Şehid Eşi Zehra Özkan: Eşimle Gurur Duyuyorum
Vakit Gazetesi Muhabiri Adem Özköse Afganistanda emperyalist ABD güçleriyle çıkan bir çatışmada Şehit olan Osman Özkanın eşi Zehra Özkanla konuştu.
Afganistan'a gitmeden önceki son zamanlarında yemeden içmeden kesildi. Zayıflamaya başlamıştı. Sofraya oturduğumuzda bana; "Gözümün önüne sürekli Afganistan'daki, Filistin'deki, Irak'taki çocuklar geliyor. Artık yemek yiyemiyorum" diyordu. Afganistan'a gitmeden önceki son 2 ayında eşimin bir kere bile doyasıya yemek yediğine şahit olmadım. Aklı fikri hep mazlum insanlardaydı."
SUNUŞ
Taliban'a bağlı Afgan direnişçilerle NATO askerleri arasında yaşanan çatışmalar son haftalarda iyice hızlandı. Bölgeden gelen haberlere göre Taliban'ın Afganistan'daki ilerleyişi NATO askerleri tarafından bir türlü durdurulamıyor. Amerikalı ve İngiliz yetkililerce yapılan açıklamalar , gerekli önlemler alınmazsa Afgan direnişçilerin ülkeyi ele geçirebilecekleri yönünde. Afganistan'da sıcak gelişmeler yaşanırken, geçen hafta Bursa'ya Osman Özkan'ın Afganistan dağlarında ABD askerleri ile çarpışırken şehid olduğu haberi geldi. Biz de şehid Özkan'ın eşi Zehra Özkan ile Bursa'da özel bir röportaj gerçekleştirdik. Zehra Özkan'ın sohbetimiz esnasında anlattıkları ibret verici olduğu kadar, düşündürücü de". (Adem Özköse)
-Osman Özkan'la nasıl tanıştınız? Evliliğiniz ne şekilde gerçekleşti?
Eşimle tanışmadan önce başı açık, İslami yaşantısı son derece zayıf olan bir insandım. Eşimin sütkardeşi benim samimi arkadaşımdı. Osman sütkardeşine okuması için sürekli kitaplar veriyordu ve ben de büyük bir merakla bu kitapları okuyordum. Okudukça yaşamım değişti ve belli bir zaman sonra hayatımda köklü bir değişiklik yapmaya karar verdim. Örtündüm ve namaza başladım. Ben örtündükten sonra da Osmanla kitap alışverişlerimiz devam etti. Birbirimizi birkaç kez görmüştük. Daha sonra Osman benimle evlenmek istediğine dair bana haber gönderdi. Ben de kabul ettim. Böylece 2002 yılının Şubat ayında evlendik.
- Bize Osman Özkan'ı anlatır mısınız? Örneğin nasıl bir eşti?
Osman çok iyi bir eşti. Bana karşı da çok nazikti. İnanın bir kez bile bana kırıcı şekilde davranmamıştır. Karakter olarak ta çok merhametliydi. İnsanların üzüntülerini, dertlerini kendi üzerine alırdı. Özellikle kul hakkına çok dikkat ederdi. Bana da sürekli olarak kul hakkına dikkat etmemi söylerdi.
-Şehadetle ilgili aranızda hiç diyaloglar geçer miydi?
Afganistan'a gitmeden önceki son aylarında sürekli olarak sohbetlerimizin konusu şehitlik olmaya başlamıştı. Şehitlere çok özenirdi. Eşim bana sık sık; "Ben mutlaka şehid olacağım. Rüyalarımda hep kendimi şehid olmuş olarak görüyorum. Ben şehid olduğumda senden Filistin'deki şehid eşleri gibi davranmanı istiyorum.Benim şehadet haberimi aldığında vakarlı ve dik durmalısın " diyordu. Beni şehadetine adeta alıştırdı. Ben de onun şehid olacağını hissediyordum zaten. Çünkü o şehadete aşık olmuştu.
-Afganistan'a gitmeden önceki son günlerinden bahseder misiniz?
İslam ülkelerinde yaşanan zulüm ve katliamlar nedeniyle çok üzülüyordu. Irak'ta, Çeçenistan'da, Afganistan'da, Filistin'de çocuklara yapılanlar nedeniyle kahroluyordu. Özellikle çocuklara karşı çok merhametliydi. Afganistan'a gitmeden önceki son zamanlarında yemeden içmeden kesildi. Zayıflamaya başlamıştı. Sofraya oturduğumuzda bana; "Gözümün önüne sürekli Afganistan'daki, Filistin'deki, Irak'taki çocuklar geliyor. Artık yemek yiyemiyorum" diyordu. Afganistan'a gitmeden önceki son 2 ayında eşimin bir kere bile doyasıya yemek yediğine şahit olmadım. Aklı fikri hep mazlum insanlardaydı. Bir de son zamanlarında hep benimle vakit geçiriyordu. Sürekli olarak beni gezmeye götürürdü. Beni mutlu edebilmek için bir bayanın hoşlanacağı jestler yapardı.
-Afganistan'a gideceğinden haberiniz oldu mu?
Bir sabah kalktık, bana "gidiyorum" dedi. Ben "nereye?" diye sordum. "Afganistan'a cihada gidiyorum."şeklinde cevap verdi. "Beni kime bırakıyorsun, bana kim bakacak?" deyince, "Seni Allah'a emanet ediyorum. Allah seni korur."dedi. Kapıdan çıkarken beni alnımdan öptü ve son sözleri ; "Benim şehadetim büyük ses getirecek. Yaşarken insanlara anlatamadıklarımı şehadetimle anlatacağım. İnsanlar şehid olduğumu mutlaka duyacaklar."oldu. Benden helallik aldı. Yanına hiçbir şey almadan sadece üzerindeki elbiselerle evden ayrıldı.
-Niçin özellikle Afganistan'a gitti?
Eşimin dağlara karşı büyük bir tutkusu vardı. Afganistan ilk bombalanmaya başladığı zaman da kısa bir süreliğine bu ülkeye gitmişti. Geldikten sonra hep Afgan dağlarının güzelliğinden bahsederdi. Dağlardan dünya meşgalesinin ne kadar boş olduğunun daha iyi fark edildiğini söylerdi.
-Afganistan sizi arayabiliyor muydu?
Birkaç kez aradı.
-Afganistan'ın durumu hakkında bir şeyler söyledi mi?
Özellikle son arayışında çok heyecanlıydı. Müslümanların Afganistan'da zafere yürümeye başladıklarını ve Mücahitlerin yakında Afganistan'ı ele geçirebileceğinden bahsetti. Morali de çok yüksekti. Mücahidler için dua istedi.
-Eşinizin şehadet haberini aldığınızda neler hissettiniz? O anki duygularınızı anlatır mısınız?
Bir anda içimde büyük bir boşluk hissettim. Yoğun bir şekilde yalnızlık duygusuna kapıldım. Eşimle aramızda büyük bir sevgi vardı. Ben Osman'a hayrandım. Ayrı olsak da onun hayatta olduğunu, bir gün geri döneceğini bilmek bana yaşadığım zorluklara karşı büyük bir direnme gücü veriyordu.
- Şehadet haberi geldiğinde çevrenizin tepkisi ne oldu?
Osman'ı tanıyanlar çok üzüldüler. Çünkü eşim herkese iyilik yapardı. Bir çok insan başsağlığına geldi. Gelmeye de devam ediyorlar. "Yazık oldu" diyenler de var. Fakat ben yazık olmadığını biliyorum. Çünkü eşim cennet karşılığı kendini Allah'a adadı.
-Ben birazda yaşadığınız zorlukları konuşmak istiyorum. Zaman zaman eşi cepheye giden veya şehid olan insanları ziyaret ediyorum. Ziyaretlerim esnasında bu insanların büyük bir mağduriyet yaşadıklarını gözlemledim. Aynı sıkıntıları siz de yaşadınız mı?
Bu dediğiniz çok doğru. Benim eşim 13 aydır cephede. 1-2 Müslüman'ın dışında kimse halimi sormadı. Sadece Allah'a sığındım ve ondan yardım istedim. Rabbim de beni muhafaza etti. Halimden kesinlikle şikayetçi değilim. Çünkü yaşadığım zorlukların sonunda bana cennetin verileceğini biliyorum.
-Eşiniz cepheye gittikten sonra içinizden "keşke gitmesiydi" dediğiniz anlar oldu mu?
Olmadı. Çünkü Osman Afganistan'daki kardeşlerinin dertleriyle dertlenmek için beni ve hayatı terk etti. Eşimle gurur duyuyorum. Müslümanların bütün erkekleri benim eşim gibi duyarlı olsalar, kardeşlerimiz zulüm altında olmazlar. Herkesin cepheye gitmesine gerek yok. Allah rızası için mazlumları unutmasınlar ve onlar için bir şeyler yapsınlar.
Şehidin özgeçmişi
1982 yılında Bursa'da doğan Osman Özkan, aslen Muş Vartoludur. Özkan ilköğrenimini Celal Bayar İlkokulu'nda, lise öğrenimini ise Osmangazi Lisesi'nde tamamladı. Lise son sınıfta girdiği üniversite imtihanında Erzurum Tarih öğretmenliğini kazanan Özkan, maddi imkânsızlıklar nedeniyle çok istemesine rağmen üniversite eğitimini tamamlayamadı. 2002 yılının Şubat ayında Zehra Özkan'la evlenen Osman Özkan çevresi tarafından sessiz, ahlaklı, iyilik sever bir genç olarak biliniyordu. ABD askerlerinin Afganistan'da gerçekleştirdiği zulümlere karşı koymak için 1 sene önce bu ülkeye giden Özkan, Kandahar yakınlarında ABD askerleriyle girdiği bir çatışma sonucu şehid düştü.
Vakit Gazetesi
Röportaj: Adem Özköse
SUNUŞ
Taliban'a bağlı Afgan direnişçilerle NATO askerleri arasında yaşanan çatışmalar son haftalarda iyice hızlandı. Bölgeden gelen haberlere göre Taliban'ın Afganistan'daki ilerleyişi NATO askerleri tarafından bir türlü durdurulamıyor. Amerikalı ve İngiliz yetkililerce yapılan açıklamalar , gerekli önlemler alınmazsa Afgan direnişçilerin ülkeyi ele geçirebilecekleri yönünde. Afganistan'da sıcak gelişmeler yaşanırken, geçen hafta Bursa'ya Osman Özkan'ın Afganistan dağlarında ABD askerleri ile çarpışırken şehid olduğu haberi geldi. Biz de şehid Özkan'ın eşi Zehra Özkan ile Bursa'da özel bir röportaj gerçekleştirdik. Zehra Özkan'ın sohbetimiz esnasında anlattıkları ibret verici olduğu kadar, düşündürücü de". (Adem Özköse)
-Osman Özkan'la nasıl tanıştınız? Evliliğiniz ne şekilde gerçekleşti?
Eşimle tanışmadan önce başı açık, İslami yaşantısı son derece zayıf olan bir insandım. Eşimin sütkardeşi benim samimi arkadaşımdı. Osman sütkardeşine okuması için sürekli kitaplar veriyordu ve ben de büyük bir merakla bu kitapları okuyordum. Okudukça yaşamım değişti ve belli bir zaman sonra hayatımda köklü bir değişiklik yapmaya karar verdim. Örtündüm ve namaza başladım. Ben örtündükten sonra da Osmanla kitap alışverişlerimiz devam etti. Birbirimizi birkaç kez görmüştük. Daha sonra Osman benimle evlenmek istediğine dair bana haber gönderdi. Ben de kabul ettim. Böylece 2002 yılının Şubat ayında evlendik.
- Bize Osman Özkan'ı anlatır mısınız? Örneğin nasıl bir eşti?
Osman çok iyi bir eşti. Bana karşı da çok nazikti. İnanın bir kez bile bana kırıcı şekilde davranmamıştır. Karakter olarak ta çok merhametliydi. İnsanların üzüntülerini, dertlerini kendi üzerine alırdı. Özellikle kul hakkına çok dikkat ederdi. Bana da sürekli olarak kul hakkına dikkat etmemi söylerdi.
-Şehadetle ilgili aranızda hiç diyaloglar geçer miydi?
Afganistan'a gitmeden önceki son aylarında sürekli olarak sohbetlerimizin konusu şehitlik olmaya başlamıştı. Şehitlere çok özenirdi. Eşim bana sık sık; "Ben mutlaka şehid olacağım. Rüyalarımda hep kendimi şehid olmuş olarak görüyorum. Ben şehid olduğumda senden Filistin'deki şehid eşleri gibi davranmanı istiyorum.Benim şehadet haberimi aldığında vakarlı ve dik durmalısın " diyordu. Beni şehadetine adeta alıştırdı. Ben de onun şehid olacağını hissediyordum zaten. Çünkü o şehadete aşık olmuştu.
-Afganistan'a gitmeden önceki son günlerinden bahseder misiniz?
İslam ülkelerinde yaşanan zulüm ve katliamlar nedeniyle çok üzülüyordu. Irak'ta, Çeçenistan'da, Afganistan'da, Filistin'de çocuklara yapılanlar nedeniyle kahroluyordu. Özellikle çocuklara karşı çok merhametliydi. Afganistan'a gitmeden önceki son zamanlarında yemeden içmeden kesildi. Zayıflamaya başlamıştı. Sofraya oturduğumuzda bana; "Gözümün önüne sürekli Afganistan'daki, Filistin'deki, Irak'taki çocuklar geliyor. Artık yemek yiyemiyorum" diyordu. Afganistan'a gitmeden önceki son 2 ayında eşimin bir kere bile doyasıya yemek yediğine şahit olmadım. Aklı fikri hep mazlum insanlardaydı. Bir de son zamanlarında hep benimle vakit geçiriyordu. Sürekli olarak beni gezmeye götürürdü. Beni mutlu edebilmek için bir bayanın hoşlanacağı jestler yapardı.
-Afganistan'a gideceğinden haberiniz oldu mu?
Bir sabah kalktık, bana "gidiyorum" dedi. Ben "nereye?" diye sordum. "Afganistan'a cihada gidiyorum."şeklinde cevap verdi. "Beni kime bırakıyorsun, bana kim bakacak?" deyince, "Seni Allah'a emanet ediyorum. Allah seni korur."dedi. Kapıdan çıkarken beni alnımdan öptü ve son sözleri ; "Benim şehadetim büyük ses getirecek. Yaşarken insanlara anlatamadıklarımı şehadetimle anlatacağım. İnsanlar şehid olduğumu mutlaka duyacaklar."oldu. Benden helallik aldı. Yanına hiçbir şey almadan sadece üzerindeki elbiselerle evden ayrıldı.
-Niçin özellikle Afganistan'a gitti?
Eşimin dağlara karşı büyük bir tutkusu vardı. Afganistan ilk bombalanmaya başladığı zaman da kısa bir süreliğine bu ülkeye gitmişti. Geldikten sonra hep Afgan dağlarının güzelliğinden bahsederdi. Dağlardan dünya meşgalesinin ne kadar boş olduğunun daha iyi fark edildiğini söylerdi.
-Afganistan sizi arayabiliyor muydu?
Birkaç kez aradı.
-Afganistan'ın durumu hakkında bir şeyler söyledi mi?
Özellikle son arayışında çok heyecanlıydı. Müslümanların Afganistan'da zafere yürümeye başladıklarını ve Mücahitlerin yakında Afganistan'ı ele geçirebileceğinden bahsetti. Morali de çok yüksekti. Mücahidler için dua istedi.
-Eşinizin şehadet haberini aldığınızda neler hissettiniz? O anki duygularınızı anlatır mısınız?
Bir anda içimde büyük bir boşluk hissettim. Yoğun bir şekilde yalnızlık duygusuna kapıldım. Eşimle aramızda büyük bir sevgi vardı. Ben Osman'a hayrandım. Ayrı olsak da onun hayatta olduğunu, bir gün geri döneceğini bilmek bana yaşadığım zorluklara karşı büyük bir direnme gücü veriyordu.
- Şehadet haberi geldiğinde çevrenizin tepkisi ne oldu?
Osman'ı tanıyanlar çok üzüldüler. Çünkü eşim herkese iyilik yapardı. Bir çok insan başsağlığına geldi. Gelmeye de devam ediyorlar. "Yazık oldu" diyenler de var. Fakat ben yazık olmadığını biliyorum. Çünkü eşim cennet karşılığı kendini Allah'a adadı.
-Ben birazda yaşadığınız zorlukları konuşmak istiyorum. Zaman zaman eşi cepheye giden veya şehid olan insanları ziyaret ediyorum. Ziyaretlerim esnasında bu insanların büyük bir mağduriyet yaşadıklarını gözlemledim. Aynı sıkıntıları siz de yaşadınız mı?
Bu dediğiniz çok doğru. Benim eşim 13 aydır cephede. 1-2 Müslüman'ın dışında kimse halimi sormadı. Sadece Allah'a sığındım ve ondan yardım istedim. Rabbim de beni muhafaza etti. Halimden kesinlikle şikayetçi değilim. Çünkü yaşadığım zorlukların sonunda bana cennetin verileceğini biliyorum.
-Eşiniz cepheye gittikten sonra içinizden "keşke gitmesiydi" dediğiniz anlar oldu mu?
Olmadı. Çünkü Osman Afganistan'daki kardeşlerinin dertleriyle dertlenmek için beni ve hayatı terk etti. Eşimle gurur duyuyorum. Müslümanların bütün erkekleri benim eşim gibi duyarlı olsalar, kardeşlerimiz zulüm altında olmazlar. Herkesin cepheye gitmesine gerek yok. Allah rızası için mazlumları unutmasınlar ve onlar için bir şeyler yapsınlar.
Şehidin özgeçmişi
1982 yılında Bursa'da doğan Osman Özkan, aslen Muş Vartoludur. Özkan ilköğrenimini Celal Bayar İlkokulu'nda, lise öğrenimini ise Osmangazi Lisesi'nde tamamladı. Lise son sınıfta girdiği üniversite imtihanında Erzurum Tarih öğretmenliğini kazanan Özkan, maddi imkânsızlıklar nedeniyle çok istemesine rağmen üniversite eğitimini tamamlayamadı. 2002 yılının Şubat ayında Zehra Özkan'la evlenen Osman Özkan çevresi tarafından sessiz, ahlaklı, iyilik sever bir genç olarak biliniyordu. ABD askerlerinin Afganistan'da gerçekleştirdiği zulümlere karşı koymak için 1 sene önce bu ülkeye giden Özkan, Kandahar yakınlarında ABD askerleriyle girdiği bir çatışma sonucu şehid düştü.
Vakit Gazetesi
Röportaj: Adem Özköse