Abdurrahman Dilipak
Semboller!
“İstanbul sözleşmesi”nin savunanların çoğu, oltaya takılan yeme bakıp, oltayı yutuyorlar. Altın kase içindeki bala katılan zehirden söz ediyorum. “Toplumsal cinsiyet”, “cinsel deneyim”, “cinsel yönelim”, “cinsel tercih” konusunu “es” geçiyorlar. “Gender” ve “Birey” konusunu da! Sözleşmenin arkasına saklanarak getirilen vahiyle çelişen onlarca düzenlemeyi de.
Sahi Meral Akşener niye kendine “MOR” bir maske taktı! O rengin ne anlama geldiğini biliyor mu?
Sema Maraşlı, “İstanbul sözleşmesi en ağır şekilde uygulandığı halde yine de ‘Sözleşmeyi Uygula’ diyorlar. Sözleşmeden sonra cinayetler arttığından ‘kanlı sözleşme’yi savunuyor görünmemek için uygulanmadığını iddia ediyorlar. İddianızı ispatlayın” diye bir twit atmış. Evet evet, Akşener nasıl oluyor da bu kadar yakınmadan habersiz böyle davranabiliyor?.
Sahi Akşener o “mor maske”nin ne anlama geldiğini biliyor mu? “İstanbul sözleşmesi”, “CEDAW” ya da “Lanzarote” konusunda da bir farkındalık sahibi olduğunu sanmıyorum.
“Mor çatı” niye kendini “Mor” olarak tanımlar. “Mor” yani “Erguvan” rengi. “Erguvaniler” kimlerdi. “Mor” Yahudilerin ve Masonların rengidir. Mor hakkında “Hristiyanturk” sayfasında size bir özet: Pers kültüründe kutsal renk olarak kabul edilen mor, Ortaçağ’da asaletin rengi olarak tanımlandı. Piskoposlar, bu rengi çok beğenmişlerdi. Ortaçağ’ın başlarında başpiskoposlar, kendi sınıflarına uygun olarak mor rengi seçmişlerdi, bu seçim hâlâ önemini sürdürüyor.
Roma İmparatorluğu’nda yalnızca kraliyet ailesi mensuplarının kullanabildiği mor; başa geçmek, imparator ya da Sezar olmak anlamına geliyordu. Katolik kilisesinde bir din adamı, hiyerarşide ne kadar yükselirse, cüppesindeki mor tonlar ve beneklerin sayısı da artıyordu. Piskoposlar leylak rengi giyinirken, erguvan giysili kardinaller, ayrıca mor ametist taşı olan bir yüzük takıyorlardı. Yas rengi eflatun, Katolik inancına göre, büyük perhiz sırasında ve Noel’de, “tövbe ve pişmanlığı” simgeliyor. Doğru yola dönüş ve pişmanlığın rengi, daha sonra kadın hareketinin de simgesi haline geldi. Kadın hareketinin üyeleri, eylemlerine kilisenin de desteğini alabilmek için ayin günlerinde eflatun bir boyun bağı ya da papazların boyun atkılarından takıyorlardı. Kilisenin dışındaysa, bu kadın hareketinin üniforması eflatun askılı pantolondu. Feminist kadınlar hareketlerinin simgesi olarak, neden özellikle de eflatun rengi seçmişlerdi?
Muharref Tevrat’ta Havva’dan önce Adem’le aynı anda ve Havva gibi Adem’in kürek kemiğinden değil Adem gibi topraktan yaratılan ancak Adem ile kendini eşit konumda görmediği için (eşitlik duygusuyla) bilerek Tanrının ağza alınmayacak ismini anıp yok olan Lilit isimli kadının ten rengi mor’du. “Tevrat Ms 9.” (Tevrat’taki bu ifadeyi oldukça yumuşatarak alıntıladım. Lilith, Musevilik ve Hristiyanlık muharref inançlarında Âdem’in ilk eşidir. Talmud’da yer alan Yaratılış bölümünün 1. Bab’ında Âdem ile beraber bir dişi yaratıldığından, 2. Bab’ında ise Âdem’in kaburga kemiğinden bir dişi yaratıldığından bahsedilmektedir.)
İlahiyatçı ve psikanalist Ingrid Riedel’e göre, bu konuda asıl referans “hermafroditler”. Hermafrodit, Yunan mitolojisinde yarısı kadın yarısı erkek bir tanrıydı ve çift cinsliliği simgeliyordu. Hırçın erkeğin rengi kırmızı ile sakin kadının rengi mavinin bireşimi olan bu renk, daha Ortaçağ’dayken, “zıtlıkların birleşme noktası”nın simgesi sayılıyordu.”
Ve, o “LİLİTH” denilen kadın, Muharref Tevrat’a göre, “Hz. Havva” değil, Hz. Adem’in cennetten çıkarılmasına sebeb olan “Şeytanın kandırdığı bir kadın” idi ve daha sonra Hz. Adem’den ayrılarak Sina’da Şeytan’la buluştu ve onunla evlendi! Evet işte o MOR RENKLİ derisi olan kadının hikayesi böyle. Kadıncılar da, bu işi Hz. Adem’in şahsında Vahye ve Erkeğe isyanın rengi yaptılar.
O halka ve “+” sembolüne gelince, o sembol, Haç, artı ve aynı zamanda mitolojide (Aşk tanrıçası) “Venüs”ü temsil eder. Cinsiyet logoları mitolojik ve astrolojik sembollerdir. Ucunda ok olan Mars erkeği, artı bulunan Venüs simgesi de kadını ifade eder. Bu sembol de dinlere ve etnik kimliklere göre farklılıklar gösterir. Yukarıda “Müslüman feministler”in logosu da var (Haşa sümme). Bizimkiler daha çok batıcı oldukları için Hristiyan Feminist logosunu kullanıyor. Renk olarak da Judeo-Grek ve Hristiyan karması. İç içe geçmiş bir kadın ve bir erkek figürü heteroseksüelliği ifade eder. İç içe geçmiş iki erkek simgesi homoseksüelliği, iç içe geçmiş iki kadın simgesi, lezbiyenliği, iç içe geçmiş 3 Venüs simgesi kadın eşcinselliği. Cinsiyet değiştiren “birey”ler ok ve artı işaretlerini bir halkada buluştururlar. Ve kendilerini Merkür’e nisbet ederler. Çünkü Merkür’ün astrolojik simgesi, geleneksel olarak cinsiyet değiştiren kişilerin sembolü olarak kabul edilir. Yunan mitolojisindeki Hermes nam-ı diğer Merkür / Zeus’un, Aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit / Venüs ile beraber olur ve Hermafroditus adını verdikleri bir çocuk sahibi olurlar. Bu çocuk, çift cinsiyetlidir.. Öte yandan; Afrodit, Okeanos kızı Dione ile Zeus’un birlikteliğinden meydana gelmiştir. Hermes, mitolojiye göre yolcuların, tüccarların, muhbirlerin, kumarbazların ve hırsızların tanrısıdır. Tanrılar tanrısı Zeus (!) ve yağmur perisi Maia’nın oğludur. Paris (Aleksandros), Troya Kralı Priamos’la karısı Hekabe’nin oğludur. Bu arada Afrodit / Venüs’e göre, “Helen” Leda’nın Zeus’un kuğu kılığına girerek gerçekleştirdiği gayrimeşru birlikteliğin sonucu olarak dünyaya gelmiştir. Hermes yani Merkür, Tanrı Zeus yani Jüpiter ve Maia’nın oğludur. Kim kimle birlikte anlaşıldı mı? Artık herkes bir karar verin, kim kimin kızı! “Yeşil Feministler” hem burada, hem orada olamaz. Havva’nın, Haacer, Meryem, Asiye’nin, Hatice’nin, Ayşe’nin, Fatıma’nın kızı mısınız, yokta Afrodit’in ya da Lilith’in kızı mı? Kime benziyorsunuz. Logonuzu ona göre seçin!. Yanlış seçim yapmayın! İlk logo toplumsal cinsiyet olarak “kadın”ı ifade eder, Ayyıldız’lı olan Müslüman Türk Feministi (!). Portakal gibi olan Roman, Kılıç’lı Suudi, iki boynuzlu olan cinsiyet değiştirip kadın olan feministti.
Tamam, Akşener’i geçtim. CHP’de birileri cinsiyet değiştirmeyi SGK kapsamına aldırma derdinde. HDP zaten malum. AK Parti ve MHP de İstanbul sözleşmesine ve aile yasasına başından itibaren destek veren ittifak içinde. Peki Deva ve Gelecek Partileri bu konuda ne düşünür ya da neden suskun! Nasıl oluyor da böyle bir konuda bu kadar güçlü bir ittifak kurabiliyorlar! HDP ile Anayasa taslağı için ittifak kurmak suç oluyor da, İstanbul sözleşmesinde durum böyle olunca niye kimsenin sesi çıkmıyor? Bu sorunun cevabını bilen var mı? Selâm ve dua ile.