Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Sen neymişsin be abi!

 

“Müdür müdür müdür?”

Cemaat sadece “cemaat” mıdır?

Söz konusu olan, din, para, kadın, koltuk ve güç/silah ise kendi nefsine bile güvenmeyeceksin. Bunların şakası da olmaz..

Siyaset velayet değil vekalet makamıdır. Siyasette güven değil, denetim esastır.. Kamu ile sıradan ilişkilerde  şeffaflık, devletin stratejik karar mekanizmalarında gizlilik esastır.. Onun için istihbarat yapılanmaları vardır, onun için diplomasi vardır..

“Cemaat”, cemaat değildir.. Emniyet, İstihbarat, Yargı, ekonomi, her şeyi birbirine karıştırarak Türkiye’yi Ukrayna’ya benzetmeye çalışan güç, “cemaat”den ibaret bir güç değil.. “Özgül ağırlık”ları, kendi öz güçlerinden değil, arkalarındaki güçlerin baskılarından kaynaklanıyor..

Ortada Cemaat adına kim var. Bir iki media organı ve bir iki dernek temsilcisi.. Peki perde arkasındakiler..

Birileri bu işi “dershane” işi sanmıştı..

Ortada hayalet gibi dolaşan gizli bir yüz var!

O yüzün kime ait olduğunu biliyoruz:

CIA, MOSSAD, MI5 ve VATİKAN’ın TAPINAKÇI!ları

Cemaat maskesi takarak aramızda dolaşıyorlar.

KOÇ gibi dolaşıyorlar ortada..

Devlete karşı isyan ediyorlar.

Hükümeti ele geçirmeye çalışıyorlar..

Bunlar mı demokrat? Yasama, yürütme, yargı bunların elinde ne hale gelmiş görmüyor musunuz? Peki bunların peşine takılıp giden tatlı su liberalleri ne yapıyorlar..

Bunların peşine takılıp bugüne kadar bunlara alkış dağıtanlar, bunları paraları ile destekleyenler..

Türkiye, uluslararası sistemin  topyekûn bir saldırısı ile karşı karşıya.

Bu defa kalenin içinden değil sadece, savunma hattının içinden saldırıyorlar..

Aslında iyi oluyor iyi.

Bakmayın bu kriz havasına.

Bu da geçer ya hu!

Her şey olacağına varır.

Müslümanların bir kendi içlerine bakmaları gerekiyordu. Bu “Cemaat” yapılarının her biri saatli bomba gibi.. Suriye’de olan ortada. Cahil bir sürü adam din pazarlamacısı haline gelmişti. Bu vesile ile bütün bunları tekrar sorgulayacağız inşallah.. Lider, örgüt ve şeyhlere göre bir din değil, Kur’an ve Sünnete göre bir hayat, bir lider, örgüt ve şeyh bulacağız kendimize.. Din büyüklerimizi İlah ve Rab edinmemeyi öğreneceğiz.. Kafamızı kiraya verip, gözümüze at gözlüğü takmayacağız.. “Musalla taşında meyyit” olmayacağız!

AK Parti de Türkiye’yi geleceğe taşıyacak bir misyon üslenecekse, bu belalarla mücadele etmeyi öğrenecek.. Siyasi bir detox yapıp, bağırsaklarını, karaciğerlerini bir boşaltacak.. Kendi içine de bakacak..

İyi oluyor iyi! Gecikmişti bu hesaplaşma..

Birileri bunlara yazınca hemen komplocu yaftası yapıştırıyordu.. Kendilerinden çok emindiler.. Hemen şimdiden bir makam, 3 kuruşluk servet sahibi oluverince ayakları yerden kesilivermişti..

Birileri Mavi Marmara’nın, “One minute”nin , içi boşaltılan BOP’un hesabını sorulması için fırsat kolluyordu.. İşin ilginç yanı o birileri sahaya inip saldırıya geçtiklerinde, AK Parti’yi BOP’çulukla suçlayanlar karşı safa geçtiler hemen! Bazan cahillik, bazan öfkenin akılları zail etmesi sonucu insanlar nerelere savruluyorlar!

Gelişmeler karşısında paniklemeyin. Korkmayın.. Sabırlı olun. Bu işlerin bir sahibi var. O olup bitenleri görmekte, duymakta ve bilmektedir.. Ve hüküm sahibi olan O’dur.. Siz şunu düşünün: “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım”.. İşler bu noktaya gelene kadar biz ne yapıyorduk, nerede yanlış yaptık!

Tek yanlış bu “cemaat” de değil, daha bunun gibi bir sürü var! Sizi dininizden şüpheye düşürmek, atomize etmek, notralize etmek ve agnostik hale getirmek için, Mehdi – Mesih tartışmaları, Şii, Sünni/Sufi, Selefi tartışmaları.. Daha ne gördünüz ki!

Bakın panik yapmaya gerek yok. Takdir edilen neyse o gerçekleşecek.. İmtihan oluyoruz.. Çile çile büyüyen Yusufi bir zafer de olabilir bu işin sonunda, gecenin en koyu anı aydınlığa en yakın olduğu zamandır.. Kuyudaki Yusuf’u Mısıra sultan eden Allah, aydınlığı gecenin karanlığından sıyırıp çıkartan Allah, bizi ve bizim ellerimizle mazlumları aydınlığa çıkartacaktır inşallah..

Yeter ki, biz sabredenlerden, şükredenlerden ve direnenlerden olalım..

Aylar önce yazdım bu adamların serbest bırakılacaklarını. Ben kâhin değilim. Tepede bir mutabakat sağlandı. Ergenekon ve Balyoz, ABD’nin söz dinlemeyen çocuklarını, ılımlı İslamcıların sisteme entegre ve enjekte edilmek istenenlere karşı çıkan kanadın tasfiye operasyonu idi. Derin devleti tasfiye değil, Tahkim operasyonu idi.. Şimdi Paralel ve Derin yapı müttefik oldular..

2 gün sonra bakalım ne olacak, 15 Mart diyorlardı. Sonra 20 Mart’ı göreceğiz.. Hesaplaşma şiddetleniyor.. Bu hesaplaşma Erdoğan’la Fetullah Gülen’lerin, ya da AK Parti ile Cemaat’ın hesaplaşması değil. Bu hesaplaşma daha önce de dediğim gibi uluslararası sistemle İslam ümmetinin hesaplaşmasıdır ve bu günden yarına da bitmeyecek.. Siz üzerinize düşeni yapın, şüphesiz ki Allah her şeyi en iyi bilendir ve hüküm sahibi olandır..

“Görelim mevlam neyler / Neylerse güzel eyler. Hak şerleri hayreyler / Sen sanma ki gayreyler, Arfi adı seyreyler / Görelim Mevlam neyler / Neylerse güzel eyler”

Selam, sabır  ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 976 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar