Mehmet GÖKTAŞ
Seviyeli mizah toplumsal gerginliği giderir
Yaşadığımız şu ülkenin bütün kesimlerinde müthiş gerginlikler olduğunu söylememe gerek var mı? Hangimiz hissetmiyoruz bu gerginlikleri? Hissetme değil herkes alımını alıyor bu gerginliklerden.
Siyaset dünyası normalin çok üzerinde bir gerginlikle seyrediyor. Siyaseti en uzaktan izleyenler bile bundan müthiş rahatsızlar. Maalesef birbirlerini besliyorlar, birbirlerine malzeme sunuyorlar, dolayısıyla birbirlerini besleyip bu şekilde ayakta duruyorlar.
Siyaset dünyasının gerginliği yetmiyormuş gibi onlarla yarışırcasına hocalar da toplumsal gerginliğin bir başka cephesini oluşturuyor. Her ne kadar bu gerginliklerin bir takım amigo ve şakşakçıları olsa da insanımızın büyük bir çoğunluğu ciddi anlamda rahatsızdır.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi spor dünyası da toplumu germe savaşında cephedeki yerlerini almış durumda.
Toplumun tamamını gözümüzün önüne aldığımızda bu gerginliğin dışında kim kalıyor?
Belki işin kolayına kaçıyor olabilirim ama işte böylesi zamanlarda mizah kültürüne ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Bulundukları ortamı yumuşatan, gerginliği gideren mizah ve espriler olmalı değil mi?
Mesela, Mecliste yüzleri bir anda güldürebilen, kavgaları bir an için olsun durdurabilen, atmosferi değiştirecek seviyeli mizah yapabilecek milletvekilleri olmalı değil mi?
Sadece mecliste değil, büyük küçük bütün toplulukları güldürebilecek insanlara her yerde ihtiyaç vardır.
Maalesef ülkemizde bunun yokluğunu çekiyoruz. Mevcut komedyen ve mizahçılarımızı şöyle bir masaya yatırdığımızda sanki küfürsüz, müstehcensiz bu işi yapamıyorlar gibi. En büyük malzemeleri terbiyesizlik sanki. Maalesef insanımız da buna prim veriyor.
Başta da söylediğim gibi mizah ve komedi bir seviye işidir. Her konuda olduğu gibi bu işin de kolayına, beleşine gidiyor insanımız.
Nereden girdim bu konuya? Metin Akpınar ve Müjdat Gezen münasebetiyle oldu. Herkes işi siyasi ve adli yönüyle ele almış, eleştirenler, destekleyenler gerginlikteki mevzilerini almışlar. Yargıya taşınan konuşmalarının tamamının özetini ve ortamı geriden görmeye çalıştım.
Keşke bu kişiler kendilerinin asıl hünerleri olan bir mizah sahnesinde konuşsalardı, hatta mizahi anlamda eleştirselerdi.
Fakat Metin Akpınar ve Müjdat Gezen Halk TV'de, Uğur Dündar'ın sunduğu, “Mustafa Kemal'in Askerleriyiz” sloganlarıyla başlayıp İzmir Marşıyla biten bir programda söylüyorlar bu sözleri; ayaklarından asılma, dehlizlerde zehirlenme ve diğer ölüm çeşitlerini.
Bu kişiler birer mizahçı ve komedyen olabilirler fakat bu yaptıkları hiç de mizah ve komedi değildir.
Ha, ben illaki tutuklansın ve yargılansın da demiyorum, orası ayrı bir konu.