Abdurrahman Dilipak
Şeytan üçgeni
Mike Pompeo’nun kim olduğunu geçen gün yazmıştım. Bu adamla ilgili yazacak daha çok şey var; ve böyle giderse, önümüzdeki günlerde daha çok söz edeceğiz gibi gözüküyor.
Öyle anlaşılıyor ki, bu iş Golan Tepeleri ile başlayıp bitmeyecek. Daha Bekaa, Ürdün, Lübnan, Mısır var.. İşgal altındaki topraklara sınırı olan ve bu işgal gücü ile ilişkisi olan herkesin başını ağrıtacak gelişmeler yaşanacak belki de bölgede.
Bu adam, 2013’de “İslamcı terörist” olarak tanımladığı kişileri eleştirmeyen Müslüman önderleri “terör saldırılarında suç ortağı” ilan etmişti. Barack Obama’nın Guantanamo Üssü’nü kapatma fikrine de karşı çıkanların başında Pompeo vardı. İnsanlık dışı vahşi işkenceleri de, “hayati bilgilerin elde edilmesi için” kullanılabileceğini savunan biri.
Pompeo denilen, “Tanrıyı kıyamete zorlama” gayretindeki bu adam, soğuk savaşta da aktifti. Bu sebeble dünyanın birçok ülkesindeki insan hakları savunucuları tarafından kınanan biri.
ABD’nin karanlık planlarını deşifre ederek devlete dair gizli belgeleri gazetecilere sızdıran eski Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) çalışanı Edward Snowden’ın “idam edilmesi gereken bir vatan haini” olduğunu söyleyen biri. Bu adamın sabıkası çok. Bingazi kentinde ABD Büyükelçiliği’ne düzenlenen saldırının “üzerini örtmekle” suçlanmıştı. Kongre üyeliği öncesi petrol sahalarına malzeme sağlayan bir firmayı yönetiyordu ve karbon salımını azaltmaya çalışan ABD Çevre Koruma Ajansı’nı da eleştiriyordu. Trump, Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ı görevden aldıktan sonra yerine CIA Başkanı olan Mike Pompeo’yu aday gösterdiğini açıkladı. Yani son dönemde CIA’nın bütün pis işlerinde parmak izi olan adam. CIA başkanı olarak ilk yurtdışı ziyaretini Şubat 2017’de Ankara’ya yaptı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la görüştü. Şu SDK, PYD, DAEŞ konusunda da şaibelerle dolu bir geçmişe sahip. Çekirdekten kripto bir eleman. Mesela Berlin Duvarı yıkılmadan önce Demir Perde’de devriye görevi yapmış. Kuzey Kore senaryosunun da onun başının altından çıktığı söyleniyor. Rusya’nın ABD seçimlerine müdahale ettiği iddiaları konusunda kilit isim yine aynı kişi. Yani tabiri caize hangi taşı kaldırsanız, altından o çıkıyor. ABD hükümetinin, GSM, sosyal media ve internet üzerinden başkalarını dinlemesini olumlu buluyor.
2016’da yayınlanan bir makalesinde, telefon görüşmelerinin kaydedilmesine yeniden başlanmasını; bireylerin mali bilgileri ve yaşamlarıyla ilgili bilgilerin yer aldığı bir veri tabanı oluşturulmasını desteklediğini belirtti.
Golan’da 20 bin civarında Yahudi yerleşimci yaşıyor. Hukuki açıdan buradaki Yahudi yerleşimcilerin varlığı kabul edilemez.. Burada ayrıca halen 25 bin civarında da Suriyeli Dürzi Arap yaşıyor. Bölge Suriye ve Filistin dışında Ürdün ve Lübnan’la da sınır.
Golan Tepeleri 1967’de 6 gün savaşları ile gündeme geldi ve hâlâ kanayan bir yara. Yani sorun yarım asrı aşkın bir süredir devam ediyor. Nerede ise İsrail’le yaşıt bir sorun.
1967: İsrail, 6 Gün Savaşında Suriye›ye saldırarak, stratejik öneme sahip Golan Tepeleri’ni ele geçirdi.
1973: Suriye, İsrail’den Golan Tepeleri’ni geri almak istedi fakat başarısız oldu. 1974’de İsrail ve Suriye, Golan Tepeleri’ndeki kuvvetlerini geri çektiler. Ardından BM barış gücü askerleri bölgeye geldi.
1981: İsrail, Golan Tepeleri’ni tek taraflı olarak ilhak ettiğini açıklasa da, uluslararası toplum bu kararı bugüne kadar tanımadı.
1999: Sorunun çözümü için Dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak ve Suriye Dışişleri Bakanı Faruk el-Şara, bir araya geldi. 2000 yılında Golan Tepeleri’nin Suriye’ye iadesi için, ABD’nin arabulucuğunda başlatılan müzakereler başarısızlıkla sonuçlandı. İsrail’in, Celile Gölü yanındaki su kaynağı olan bir yeri Suriye’ye bırakmaya razı olmaması sonucu anlaşma sağlanamadı.
2008: Suriye ve İsrail arasında Türkiye’nin ara buluculuğunda taraflar yeniden dolaylı görüşmelere başladı. Ancak İsrail Gazze›ye saldırdı ve görüşmeler kesildi. Ardından İsrail Başbakanı Ehud Barak’ın yolsuzluk davası sebebi ile istifası sonucu görüşmeler sonlandırıldı. 2009’da bu göreve gelen İsrail Başbakanı Netanyahu, Golan Tepeleri konusunda “kararlı olduklarını ve taviz vermeyeceklerini“ açıkladı.
2013: Mart 2011’de patlak veren Suriye iç savaşının ardından Golan Tepeleri tekrar pazarlık konusu oldu. Karşılıklı top atışları ile gerilim tırmandırıldı.
2016: Netanyahu, Bakanlar Kurulunu Golan Tepeleri’nde topladı. Toplantıda dünyaya burayı «İsrail toprağı» olarak tanıma çağrısında bulundu. Ancak uluslararası toplumdan destek görmediği gibi, aksine tepki gösterildi. Ve bugün Trump işgal altındaki Golan Tepeleri üzerindeki “İsrail egemenliğini tanıdıklarını” açıkladı.
Ömer Çelikdönmez bir yazısında, Mike Pompeo’nun adının kökeninden söz ettikten sonra, diyor ki, “M.Ö 5000 yıllarında kurulduğu tahmin edilen ve M.Ö 79 yılında Vezüv yanardağının harekete geçmesiyle lavlar altında kalan Pompei şehrini de çağrıştırıyor. (…) Demem o ki eğer bir gün gelir göklerden Amerikalıların üstüne taş yağarsa bilin ki bunun sebebi CIA’nın yeni patronu Mike Pompeo’udur.”
Pompeo bir dönem Williams & Connolly hukuk şirketinde avukat olarak çalıştı. Ne kadar siyasi, derin ve pis bir iş varsa Pompeo oradadır. Williams & Connolly hukuk şirketi ABD Başkanı Clinton’ın görevden alınması işini de üslenmişti. Bu firma tekin bir hukuk firması değil. Bunlar daha önce, “İrangate” olarak da bilinen İran-Contra olayının kilit ismi Albay Oliver North’un yargılanması sürecinde North’un ve Başkan Reagan’ın suikastçısı olan Jonh Hinckley’in müvekkilliğini de üstlenmişti.
Pompeo; ABD Başkanlık seçimlerinde, Küba göçmeni Marco Rubio’yu destekliyordu. Rubio kendisinden yaşça daha küçük biri idi. Bu anlamda pragmatik biri. Agresif çıkışları ile tanınan bir radikal! Bütün radikaller gibi, kendilerinden olmayanlara ılımlı olmalarını ve söz dinlemelerini öğütleyen bir kişilik. Trump, Pompeo ve Kuşner, Netanyahu’ya destek vermek için Sodom ve Gomore’ye dönüyorlar. Yeri yerinden oynatacaklar ve sonuçta tutuşturdukları ateşte yanacaklar. Bölgeden birileri de bunların peşinden koşuyorlar.
Biliyorsunuz, İsrail’de 9 Nisan’da genel seçimler yapılacak. Bu açıklamanın seçim öncesine denk getirilmesi önemli. Trump’ın da dünya Yahudi lobisine bir sadakat tazelemesi, meydan okuması gerekiyordu. Bu yeni sürecin örgütlenmesinde Pompeo’dan Kuşner’e herkesin sunduğu bir katkı var.
İngiltere karıştı. Yarın Almanya da karışabilir. İtalya da, İspanya da karışabilir.
Değil mi ki, Hak şerleri hayreyler ve görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler. Herkesin bir planı varsa, Allah’ın da bir hükmü var. Selâm ve dua ile.