Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Siber siyaset

Derin Gerçekler

Amerikan seçimlerinde Elon Musk Trump’u destekliyor. Sadece desteklediğini açıklamakla kalmadı, her gün 1 milyon dolar dağıtıyor, kendi hazırladığı deklarasyonu imzalayanlar için.Bu bütün zamanların en büyük Lotaryası. Bu durumun Amerikan seçimlerini nasıl etkileyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Uzan’ın “Genç Parti”si çeyrek ekmek arası döner, bir kutu ayran, son günlerin en popüler şarkısı ve o şarkıyı söyleyen bir şarkıcısı, toplumun en çok duymak istediği ve kurtulmak istediği şeyler konusunda bir kamuoyu şirketinin hazırladığı bir sayfalık bir konuşma metni ile %7 oy aldı. Barajı geçememişti ama Genç partiye oy verenler AK Parti karşıtları idi. O kesimin %7’lik oy kaybı sonucu, AK Parti %30’luk bir oy oranı ile, Meclis’te anayasal çoğunluğa ulaştı.

AK Parti oyların %34,3'ünü almıştı ama, 363 milletvekilliği kazanmıştı. Hem de 550 milletvekili olan parlamentoda oldu bu. Meclisteki sandalyelerin %66'sını alarak, liste usulü çoğunluk sisteminin uygulandığı 1950'li yıllardan sonra TBMM'deki en büyük temsil gücünü elde etti.

Uzan, kampanyaya katılan herkese, hatta çevreden mitink alanına yolcu taşıyanlara da para yerine, diğer tüm destek unsurlarına Telsim’in kontürleri ile ödeme yaptı.

Elon Musk da son lotaryası ile aslında, Cumhuriyetçilerin olağanüstü katılım ve desteği beraberinde gelen reklam gelirleri ile aslında bu büyük lotaryanın temel maliyetini oto-finansman yöntemi ile karşılamış olacak.

Musk’un, Trump’a desteği bununla sınırlı değil. Sanırım Trump’un son Pensilveyna’daki mitingi ile ilgili idi. Mitinge gelen on binlerce kişinin cep telefonları üzerinden HTS kayıtları, GPS ve sosyal media etkileşimlerini yapay zekâ üzerinden analiz ederek, katılımcıları, yaş, cinsiyet, gelir, eğitim durumu, hangi şehirlerden nasıl ve kimlerle geldikleri, miting öncesi kendi aralarındaki yazışmaları, miting sonrası düşünceleri ve sosyal media paylaşımları üzerinden eleştirilerine varana kadar her şeyi izlediler. Kimler kimlerle beraber hareket ettiler. Kimler muhalifti ve muhalifler tek tek mi topluca mı geldiler. Miting alanında yakınlaştılar mı, dağınık mı durdular. Bakın sadece sayı değil. Sosyal Media sahiplerinin kimliklerinden, sosyal media ağlarındaki yazışmalarına kadar her şey görülebiliyor.

Aynı yöntemle seçim sonuçları seçim öncesinden çok yüksek oranda öngörülebilir. Hatta, her eyalet için ayrı, kadın-erkek seçmen, gelir ve eğitim durumu, dini ve etnik, ideolojik açıdan tercihlerine ilişkin süreç içinde değişimler adım adım takip edilebilir.

Bu daha ilk aşama, subliminal mesajlar, ipnoz yöntemi, Biorezonans yöntemi ile, özellikle BioHackerler, RF, 5G santralleri, cep telefonları, bilgisayarlar, hatta alçak irtifa uyduları üzerinden büyük kalabalıklar ya da seçilmiş kişilere yönelik operasyonlar yapılabilir.

MK-Ultra için bunlar 77 yıldır çalışıyorlar. Artık tek bu değil, Artırılmış sanal gerçeklik, Nesnelerarası iletişim, NeuraLink denilen yöntemler de var. Lucid Dream var, Astral yolculuklar var. Artık rüyaların izlenmesi, kaydedilmesi, etkileşim yolu ile başkalarının rüyaları ile eşleştirilmesi ve karşılıklı etkileşime açılması söz konusu. Siber Demokrasi hayalleri Siber Diktatörlüğe dönüşebilir mi? Siber imkanlar Siber tehdide dönüşebilir mi?

İşin kötü yanı şu: Bu işin dini, ahlakı ve hukuku yok Yasal bir zemine oturtulamıyor. Hatta yarın makine insanların kontrolünden çıkıp insanları esir alabilir mi sorusu soruluyor..

TransHumanizm ile insan din, ahlak, gelenek, tarihten ve biyolojik cinsiyetinden bağımsız bir BİREY olarak NESNE Siborg olarak, insan, hayvan ve makine üçgeninde GENOM diye tanımlanan bir NESNEye dönüştürüldüğüne, zaten sadece beynimiz okunmayacak, bilgiler değiştirilip, dönüştürülebilecek, silinebilecek. O zaman biz biz olmayacağız ki. Aynı yapay zekadan beslenen BİREY’ler olarak alameti farikamız olmayacak. Bizim varlığımıza da gerek kalmayacak bu durumda.

Sanırım bazı şeyleri düşünmek ve karar vermek için fazla zamanımız kalmadı.

Size yeni dünya düzeninin bizi zorladığı gidişat bu iken, ülkemizdeki anayasa değişikliği, Kürtlerin ulus devlet olma, İslamcıların mezhep ve tarikat tartışmalarına ve bu tartışmaların seviyesine, derinliğine bakar mısınız?

Aynı durum siyasi partiler, ideolojik topluluklar için de geçerli. Sağ-sol, Alevi-Sünni, Türk-Kürt tanımının olmayacağı bir dünyaya doğru sürüklenirken ülkemizin de, bölgemizin de, hatta dünyanın da içinde olduğu ülkelerin, partilerin, cemaatların haline bakar mısınız?

Siber teknolojinin işlemcisi ışık hızı ile hareket ediyor. Biz şu halimizle o hızı hayal bile edemiyoruz. Hayallerimiz bile yorgun düştü. Yasalar daha uygulamaya geçmeden eskiyor. Nano Chiple üretiler Kuantum bilgisayarlar Micro Chiple üretilen tüm bilgisayar sistemlerine doğrudan giriş yapabiliyor ve girdikten sonra sadece izleme ve kopyalama değil, operasyonal komutlar da verebiliyor. Bir anda o kişisel verilerin korunması, gizli bilgiler ya da telif hakları yasaları buharlaşıverdi.

Artık Deep Fake’lerin ötesine geçtik, Bio Hackerler kitleleri zombileştirebilir. Ölme ve öldürme komutu da verebilirler. Yani insanların artık tek TIK’lık canı var. Bugün bu stüdyoda, özel bilgi, ilgi ve yöntemlerle hedefe göre uygulanabilir ama, yarın bu iş sıradanlaşacak. Bu tehdidin kötü niyetli insanların ellerinde çok tehlikeli olabilir.

Düşünün ki bugün bu işin adeta tekeline sahip kişilerin nerede ise tamamı Pedefolik Satanist, Siyonist kişilerden oluşuyor. Bunlar kan banyosu yapan, insan eti yiyen, kan içen canavarlara dönüştüler ve aramızda dolaşıyorlar. VIP ve CIP statüsünde ilgi ve destek görüyorlar, korunuyorlar.

Kontrol edemediğiniz güç, güç değildir. Bu anlamda Siber dönüşüm. Cinayettir. 5G, Starlink, Neura Link, akıllı telefonlar, akıllı evler, akıllı şehirler ve vb ne varsa hepsi, Şeytani bir plan ve hedef için kurgulanmış malzemelerdir. Bu cinayet şebekesi, siyaseti, bürokrasiyi, Akademiyi, Cemaatı, Media’yı, STK’yi, adaleti, çevreyi, sağlığı, gıda-tarımı, her şeyi kullanıyor. Siber teknolojiler bugünkü şekli ile Şeytanın emeline hizmet etmekten başka bir işe yaramıyor. Ve sistem giderek her şeyi kontrolüne alıyor. Ekonomi, maliye, savunma, yerel yönetimler, eğitim büyük ölçüde bunların kontrolüne geçti. Yarın uzay, Tarım, Madencilik, ulaşım, sanayi de bunların kontrolüne geçtiğinde korkarım son çıkışı da geçmiş oluruz.

Siber Demokrasi, Siber Özgürlük, Siber Sağlık, Siber Siyaset hepsi kocaman bir yalandan başka bir şey değil. Korkarım insanlık olarak kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşuyoruz. Varmayı umut ettiğimi yer cennet olsa da korkarım cehennemin eşiğindeyiz. Hem zaten değil mi ki, cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir. Baksanıza yöneticilerimizin çoğu, dünyada olup bitenleri gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar. Hiç kimse dünyada olup-biten şeyleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir. Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 144 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar