Nureddin Şirin
Şimdi İHH'nın İşlediği Suçları Konuşmanın Zamanı
Açılımı, "İnsan Hakları ve Hürriyetleri Vakfı" olan İHH ile ilgili olarak yerli işbirlikçi siyonist medya ve sözde birtakım İslami kanaat önderlerinin sıraladığı suçlamalar ister istemez bu "suç" dosyasını biraz olsun açma gereğini de ortaya koydu.
Madem ki birileri her bir taraftan "psikolojik savaş" ve "kirli savaş" taktiklerini kullanarak İHH"yı hedef tahtasına oturttu, bari bizler de birkaç cümleyle de olsa, bu "suç dosyası"ndan bazı örnekleri aktarmış olalım.
Balkanlar"da Yugoslavya"nın parçalanma sürecinde "Slovekya" "Hırvatistan"dan sonra bilge kral Aliye İzzetbegoviç önderliğinde "Bosna-Hersek"in bağımsızlığı ilan edildiğinde, Batı"nın desteğini arkasına olan Sırplar (Çetnikler) Bosna halkına karşı tam bir soykırım saldırıları başlattığında, İHH adında bir vakıf hem Bosna-Hersek"in içine, hem de Hırvatistan"daki Boşnak mültecilere karşı insani yardım elini uzattığında, uluslar arası egemenler ve onların katil maşaları nezdinde İHH"nın üzerine bir "çizik" çekilmişti.
Bir taraftan elleri ve yolları bağlanmış Bosnalılara yardım elini uzatacak, kurtuluş ve bağımsızlık savaşının cephe gerisine insani dayanak olacak, diğer taraftan da modern dünyanın cellatlarının yüzündeki vahşeti tüm dünyaya teşhir etmeye çalışacaksın. Eğer Bosna"da kelimenin tam anlamıyla bir jenosit gerçekleştiriliyorduysa, -Srebrenica bunlardan sadece biriydi- bu barbarca katliamlar, Avrupa"nın ortasında bir "İslam devleti" korkusuyla her tür saldırı ve tecavüzü meşru gören, bundan da öte, Bosna"nın elini bağlayıp Çetnik"lere omuz veren modern dünyanın iradesinin bir neticesiydi.
Biz bugün, "Filistinliler ümmet adına Siyonistlere karşı direniyor" dediğimiz gibi, Çetnikler de Modern ve Çağdaş dünya adına, savunmasız bir Müslüman halkı katliama tutuyordu.
İHH ise bir insani yardım kuruluşu olarak bu kanlı tezgaha çomak sokunca, elbette ki, isminin karşısına bir "kırmızı işaret" konulacaktı"
İHH aynı şekilde Rus emperyalizmine karşı bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi veren Çeçenistanlı kardeşlerimizin yanında durunca, Kafkasya"nın en önemli ve kader belirleyici İslami direnişini destekleyip Çeçen halkının yaralarını sarmak isteyince, bu kez de karşısına, tarihi katliam, işgal, cinayet ve zorbalıklarla dolu olan Rusya"yı alacak, kan içici Rus şefleri nezdinde "bir terör örgütü" gibi tanımlanıp "düşman" kategorisine eklenecekti.
Bosna Hersek ve Kafkasya"nın ardından İHH"nın işlediği en büyük suç, siyonist saldırganlık ve kuşatma karşısında Filistin halkının haklı ve meşru mücadelesini destekleyerek, dünyanın en azgın ve kan içici bir rejimine karşı Filistinli kardeşlerimize omuz verince, terör rejimi, İHH"yı "kara liste"ye alacaktı.
Batı Şeria"da Siyonistler tarafından esir alınan İzzet Şahin kardeşimize yönelik suçlamalara baktığımızda, İzzet Şahin"in "insani yardım" adı altında "terör örgütleri" ile irtibatlı olduğu, Hamas hareketini desteklediği yönündeki suçlamalar, İHH"nın Siyonistler nezdinde "affedilmez suçlar" işlemekte olduğunu yansıtıyordu. Onun için siyonistler İHH için "terör örgütü" yaftasını yıllar öncesinden vurmuştu bile.
Bundan dolayıdır ki, Gazze ambargosunu kırmak için kutlu bir sefere çıkan yardım filosunun İHH tarafından organize edilmiş olması, bu girişimin proje aşamasında bile "teröre destek" şeklinde tanımlanmasını beraberinde getirmişti.
Siyonist medyaya yansıyan açıklamalarda -yani suçlamalarda- filoda yer alan insani malzemelere bakan yoktu, hatta diyorlardı ki, "eğer mesele Gazze"ye insani yardım ise, biz zaten bunu yapıyoruz, biz kendimiz de veririz, ancak İHH siyasi bir provokasyon içinde. İsrail"in egemenliğine kafa tutuyor, biz ise buna kesinlikle izin vermeyeceğiz!" Yani onlara göre, İHH kararlı bir şekilde siyonist rejimle "açık bir savaş" içine giriyordu.
Bir taraftan Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan rejimlerinin başını çektiği teslimiyetçi "Arap Birliği" diğer taraftan Mahmud Abbas"ın başını çektiği işbirlikçi çete siyonist rejimle uyumlu, barışık bir strateji uygularlarken, Türkiye"deki bir "vakıf"ın kalkıp siyonist rejimle savaş içine girmiş olması bu vakfın cezalandırılması için yeter sebep oluşturuyordu.
Kara, Deniz ve Hava güçlerine sahip söz konusu devletlerin elini öptüğü siyonist İsrail rejimine gönüllülerden oluşmuş bir vakfın "meydan okuma" girişimi, Siyonistlerin nazarında 1967 savaşından, ya da Lübnan"daki Hizbullah ile Filistin"deki İslami direniş"in Siyonistlere karşı sergilediği sarsıcı direnişten geri kalan bir tarafı yoktu. Onun içindir ki İHH yardım filosuna verilen ilk tepki siyonist rejim cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve savaş bakanlığı düzeyinde oluyordu. Peres, Netenyahu ve Barak kan damlayan ağızlarından peşi sıra İHH"ya diş göstermeye başlamıştı.
Ardından siyonist rejim ordusu ve deniz kuvvetleri komutanlığı denizaltılarını, savaş gemilerini, savaş uçakları ve helikopterlerini "insani yardım filosu"nu durdurmak için harekete geçirmiş, günler öncesinden tatbikatlarına başlamıştı bile. Bir tarafta çoğunluğu Türkiye"den olmak üzere dünyanın dört bir yanından gelmiş, aralarında gayri Müslimlerin bile bulunduğu silahsız gönüllüler, diğer tarafta ise siyonist rejimin deniz kuvvetlerinin yarısı, savaş uçakları ve helikopterleri.
Tabloya baktığımızda, "acaba İHH insani yardım filosunda gıda, ilaç ve temel ihtiyaç maddelerinin yerine "uzun menzilli füzeler, uçaksavarlar, sahra topları ve binlerce ton patlaycı mı vardı?" sorusunu sormaktan kendimizi alamıyoruz. Acaba İHH, dünyayı ve bu arada biz Türkiyelileri kandırıp "insani yardım" yerine gemileri silah ve cephanelerle mi doldurmuştu?
Aslında siyonist İsrail rejiminin İHH"ya yönelik suçlamaları yersiz de değildi... Zira gemide silahlar vardı ve bu silahlar "özel eğitilmiş İsrail komandoları"na karşı kullanılmış, Benyamin Netenyahu"nun da vurguladığı üzere siyonist rejim komandoları da kendini savunmak zorunda kalarak, gemideki gönüllüleri kurşun yağmuruna tutmuştu"
Mesela Cevdet Kılıçlar kardeşimizin elinde "tahrip gücü yüksek" bir fotoğraf makinesi olduğu için yakın mesafeden kurşunlara hedef olmuştu. Diğer kardeşlerimizin elinde ise, "kitlesel imha" amaçlı sopalar, "uçak düşüren" bıçaklar ve "zırh delici" çakılar bulunduğu için kana bulanmışlardı"
Mizah değil, gerçek bunlar. Siyonist rejim dünya basınına dağıttığı fotoğraflarda bütün bu silahlar sergilenmemiş miydi?
İHH"nın organizasyonu kelimenin tam anlamıyla "insani" bir organizasyondu.
Üç yılı aşkın bir zamandır insanlık dışı bir ambargo altında açlığa, ölüme mahkum edilen bir halka karşı şefkat, merhamet ve kardeşlik elini uzatıyordu. Ancak, insanlıktan zerre kadar nasibini alamamış "insan" görünümlü varlıklar, bu "insani yardım"ın adını "terörizm" şeklinde koymaktan geri durmuyordu. Onlara göre "insanilik" emperyalizm ve siyonizmin amentüsüne iman etmekle başlıyordu. Uluslar arası zorba düzen ve siyonist işgale karşı, mazlum ve savunmasız bir halkın yanında yer almanın "insani" hiçbir izahı olamazdı.
Şimdi ülkemizde birileri koro halinde İHH"ya karşı saldırıya geçtiler; İHH"nın "yardım" girişimlerinin "insaniliği"ni tartışıyorlar. Evet ortada bir tartışmanın olması doğal, hatta zorunludur, ancak bu tartışma, söz konusu suçlamaları yapanların ne kadar "insan" olduğunu ortaya çıkaran tartışmalar olmalı öncelikle. Hele bir de bunlar kendilerini "Müslüman" olarak, "hoca" olarak, "kanaat önderi" olarak takdim ediyorlarsa, buna karşılık bizlerin de "kendileri "insan" olmayanlar nasıl oluyor da "Müslüman" "hoca" ve "kanaat önderi" olabiliyorlar?" sorusunu sormamız gerekiyor.
Rahmetli İmam Humeyni"nin "Molla olmak kolaydır ama adam olmak zordur" sözünü hatırladığımızda, "meğer daha henüz adam olamamış ne kadar da çok kişi hoca, yazar, aydın, kanaat önderi kisvesiyle ortalıkta dolaşıyormuş?" diye şaşırmamak, yadırgamamak mümkün mü?
İHH"ya yöneltilen suçlamalar, bu suçlamaları ileri sürenlerin seviyesizliğini, arsızlığını, hayasızlığını, ruhsuzluğunu, terbiyesizliğini, insanlık ve ahlaktan ne kadar da mahrum olduklarını gözler önüne seriyor. Bunların bazılarının doğrudan siyonist odaklarla bağlantılı olduklarını bilebiliyoruz. Onların tiynetleri gereği bu alçaklığı yapmasından daha doğal bir şey olamaz zaten. , Peki ya beri tarafta olan sizler, siyonistlerin davuluna tokmak vurmayı nasıl da içinize sindirebiliyorsunuz? Bırakın kimin ne diyeceğini, Allah katında kendinizi nasıl müsterih tutabiliyorsunuz..?
İHH"ya karşı şeytanca bir kıskaç politikası sergileyenlerin nasıl da rüsva olacaklarını göreceğiz kuşkusuz"
Devam edecek
velfecr