Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Şimdi sırada ne var?

Türkiye’nin en büyük sorunu ne derseniz, aslında ne terör, ne de ekonomik kriz. Ciddi, sorumlu bir muhalefetin yokluğu.. Bu son gelişmeler de bu gerçeği bir kez daha ortaya koydu.

AK Parti’deki birtakım zaafın ve keyfiliğin arkasında da yine bu muhalefet eksikliği var.. Ciddi bir muhalefet AK Parti içindeki AKP’lilerin keyfi tutumlarına fırsat vermezdi.

AK Parti bu muhalefetsizlik ortamında kendi iç denetimi konusunda yetersiz kaldı ve bazı gerçekleri görmezden geldi.. Şimdi süratle bu eksiğini telafi etmesi gerekiyor.

Bana kalırsa mevcut aday kadrosunu, hangi bölgede en iyi duruma göre kaç oy kaybetti ise oy kaybının yüzdesinin iki katı adayı tepeden tırnağa yenilenmesi gerekiyor. Tabii seçiciler kurulunu da yeniden gözden geçirmek gerek. Bu kurullara yeni üyeler katmak, bazı isimlerin yerini yeniden tayin etmek belki bazı adaylarının durumunu yeniden değerlendirmek gerekirse bir farklı bakış getirebilirler mi?. Hatta aday belirleme yöntem ve kriterlerinizi de gözden geçirin lütfen.. Buna mecbursunuz..

Güneydoğuda ve doğuda bölgeden kariyer sahibi hanımların adaylığına öncelik verin derim..

Zaman çok dar. Hızlı ve doğru karar vermek zorundasınız. “Dostlar alışverişte görsün” kabilinden yapılan kamuoyu, temayül ve mülakatlarla, STK oylamaları ile zaman kaybetmeyin bana kalırsa. Bunlar, “eli ayağı boş değil, tuttuğu iş değil” türünden işler olmasın. Birtakım il başkanlarına söylüyorum, kendinizi kandırmak için bahane ve vesile üretmeyin. Bunlar kendi teşkilatınız, tabanınızda da ciddiye alınmıyor, söyleyeyim.. Öyle, bakan, milletvekili, işadamı, teşkilat, belediye başkanı vesayetinden de kurtarın bu işi. Nasıl derseniz, ehliyet ve liyakat temelinde asimetrik sorgulama yapın. Bakın birinin “Melek” dediğine bir başkası “Şeytan” diyecektir.. İnsanlara kim olsun değil, kim asla olmamalı ve niçin diye sorun, önce “def-i mazarrat” açısından yaklaşın konuya. Kim kime niçin karşı ve onlar kimi öneriyor, başka bir gerçek göreceksiniz.. 

Derin AK Parti oluşumuna izin vermeyin.. Meseleye öfke, aşk ve ihtirasla yaklaşanlara, tehdit eden ve bir şeyler vaad ederek pazarlıkla size gelenlere karşı ihtiyadlı olun.. “Cilalı adam dönemi”nde yaşıyoruz, size her yönden tavsiye ile gelen “çok iyi” adaylar konusunda iki kere düşünün. Unutmayın “ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı” olabilir. Suret-i hak’tan gözükerek aranıza karışmak isteyeceklerdir. Bu takiyeci, münafık karakterli binbir suratlara karşı dikkatli olalım. Bu işleri yapmak, benim yazdığım kadar kolay da değil, onu da söyleyeyim.

Çevrenizdeki danışman, bürokrat, işadamı, size akıl veren, basın, strateji kuruluşu, kanaat önderi, STK şu-bu çevreden birilerinin ısrarlı empozelerine karşı dikkatli olun lütfen.. Birileri bizleri de kullanabilir.. Çevrenizin bir sürü beyaz ajanla kuşatılmış olabileceğini unutmayın. Yine çevrenizdeki bir sürü saf ve temiz insanı bu adamların çok kolay aldatabileceklerini, kullanabileceklerini de hesaba katın. Dost acı söyler.. Bu yazıyı böyle kabul edin..

Şimdi artık sizlere ulaşmak da zor. Çok meşgul olacaksınız. Müessese körlüğüne de dikkat etmek gerek. Siz her şeyi bildiğinizi zannederken, herkesin gördüğü, duyduğu, bildiği gerçekleri siz görmeyebilir, duymayabilir, bilmeyebilirsiniz.. Onun için size çok yakın birileri STK, basın çevrelerinde dolaşıp, size dışarıdan bir göz olarak bakıp, onları size aktarsa keşke.. “Ol mahiler ki, derya içredir de deryayı bilmezler”, böyle olmasın. Sonuçta sizin ne söylediğiniz, ne yaptığınız kadar, dışarıdan bakanların sizin söylediklerinizden ne anladıkları, ne yaptığınız hakkınızdaki düşünceleri de önemli.. AK Parti’de bu anlamda ciddi bir iletişim sorunu var..

Bakın, birileri AK Parti’yi çok seviyor, destekliyor ama aynı zamanda ona sahip çıkıyor ve kıskanıyor. Bakın bunlar partiyi kişisel mülkü haline getiriyor..  Başkalarına kapıları kapatıyor. Özellikle eskiden beri orada olanlar, dün bedel ödeyen ve bugüne gelirken para harcayanlar, dışarıdan gelenlere kapıları kapatıyorlar. Partiyi kişisel mülkü olarak görüyor sanki. Bunları kırmadan, eski-yeni kavgasına girmeden, ‘kökü mazide olan ati’ anlayışı ile bu badireyi aşmak gerek.. Değişen zaman ve şartlara uyum performansı gösteremeyen, fleksibilitesini kaybeden yapılar çökmeye mahkûmdur.. Hacamat başka anlama gelir belki ama, bazan siyasi detoks gerekebilir..

Siyaset dilinizi yenileyin lütfen. Daha kısa cümlelerle söyleyin ne söyleyeceksiniz. Farabi gibi düşünün ama anneannem gibi konuşun. Az ve öz.. Hitap ettiklerinizin anlayışına göre hitap edin.. Sadece mantığa değil, duygularına da seslenin.. Güzel söz ve hikmetle anlatın ne anlatacaksınız. Daha az polemik dili.. Daha sakin ve mütebessim lütfen..

Neyse, sonuçta kervan yolda düzülecek yine. Ne kadar erken, ne kadar çok şey yapabilirsek.. Sonuçta bizim kaybedecek ne bir saniye zamanımız, ne bir kuruş paramız ve ne de gözden çıkartabileceğimiz, ilgi ve himmetini reddebileceğimiz tek bir adamımız var.. Küçük ihmallerin faturası ağır olabilir..

Allah zaman içinde zaman yaratandır. Her şeye rağmen, hiçbir konuda tamamen, telafisi imkansız bir şekilde geç kalmış sayılmayız. Selâm ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1010 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar