Abdurrahman Dilipak
Şimdi tevbe zamanıdır
Ne zaman patlayacak diye, tedirgin bir şekilde bekliyordum. Bunun böyle gitmeyeceği belli idi. Geç kalındı. Son çıkışı kaçırdık mı bilmiyorum.
İstanbul’u iki büyük deprem bekliyor. Biri fiziki deprem ki, o kötü ihtimal gerçekleşirse, sadece İstanbul’u değil Türkiye’yi vurur, ikinci deprem yolsuzluk, rüşvet, torpil ile ilgili.. Bakın, bazı şeylerin şüyuu vukuundan beterdir. Bu konuda çok geç kalındı, yanlış adımlarla yanlış işler yapıldı. O şüyu bulan hadiseler, “herkesin bildiği bir sır” gibi ağızdan ağıza, kulaktan kulağa aktarılmakla kalmadı, sosyal medyaya düştü. Milletvekilleriniz, parti teşkilatlarınız, belediye başkanlarınız, valiniz, kaymakamınız, istihbaratınız duymuyor mu, bilmiyor mu konuşulanları!
Peker’in açıklamaları Wikileaks’dan daha beter vurdu. Bu süreç Ankara’yı da vurur. Bu işten sadece AK Parti değil, diğer partiler de payını alır. Bu işten Sermaye, siyaset, bürokrasi, STK’lar, Media herkes payına düşeni alır. Mafia deyip geçmeyin. Bu iş yargıya da uzanır, akademiye de, dahasını da söyleyeyim Cemaat yapılarından bazılarına da ulaşır. Cemaat denen yapılar içinde yer alan bazı gruplar eskiden beri uluslararası istihbarat örgütleri, derin yapılarla hep kol kolaydılar. Bazılarını zaten doğrudan uluslararası istihbarat örgütleri ya da derin devlet kendisi örgütlemişti. FETÖ uluslararası örgütlere örnek, Kalkancı tarikatı ise bizim yerli ve milli derin devletimizin eseri. Kalkancı tarikatının aktörleri arasında yer alan önemli isimler bugün bazı siyasi partilerimizin tepesinde, kimi bakanlık koltuğunda oturmuyor mu? Ve işleri üzerini örttükçe bu işler perde gerisinde büyüyüp gelişiyorlar. Bakın, bu işlerin zamanında önünü almazsanız, sonra onlar sizin önünüzü alır. Onlar maske takıp en yakınlarınıza, hatta ailenize el uzatırlar. Onlarla sıcak ilişkiler kurarlar. Beklentileriniz, korkularınız, meziyetleriniz, riskleriniz, ilişkileriniz not edildikten sonra mahremlerinize ulaşmak zor değildir. Bir adım sonrası onların tuzağına düşersiniz.
Bakın yarın bu iş yargıya uzarsa ne yapacaksınız? Bir ara savcıyı tehdit eden emniyet müdürlerinden, hakimi tehdit eden savcılardan, bu piyasada iş bitiren avukatlardan söz ediliyor. Yargı’yı manipüle etmek isteyen siyasiler konuşuluyordu. “Yargı borsası”ndan söz ediliyordu. Bu “17/25 metodu”nu her yere, herkese uygulamaya kalkanlar oldu. Birileri bu açılan kapıdan yürümeye başladılar.
Millete yazık, ülkeye yazık, kendinize yazık! Şu CoVID hadisesine bakın, 5G hadisesine bakın. Sentetik et, Starlik, Neuralink, vb. lobilerin arkasında kimler var. O bilim adamı kılıklı Bill’in adamları, o diplomat kılıklı, o politikacı, bürokrat kılıklı adamların kimlerle birlikte ne işler çevirdiklerini görelim artık. CHP’yi çizgi filmlerle alaya alabilirsiniz, ama bu halkın kafasında oluşan “suali mukadderlere” cevap olmaz. 28 Şubat’ta JİTEM JİTEM diye yeri göğü inlettik, bugün ne oldu peki. Kozmik oda hadisesi ne oldu? Muhsin Yazıcıoğlu cinayeti bile tam çözülemedi. 15 Temmuz hadisesi bile, belli bir yere gelince duruyor. Durduruluyor! Olmuyor arkadaşlar olmuyor.
Peker cinayetten, kokainden söz ediyor. İsim yer, tarih veriyor. “Devam edeceğim” diyor. Bir takım muteber adamların isimlerinden, ilişkilerinden söz ediyor. Bu sorulara kim cevap verecek, MİT mi; Emniyet mi, İçişleri mi, Genel Kurmay mı, Cumhurbaşkanlığı mı?
Kime dokunsanız birileri “yukarıyı” işaret ediyor. Doğru mu yanlış mı, kimse bunu sorgulayamıyor, kontrol edemiyor. “Yukarı” diye bir mevhum söz konusu. Bu Erdoğan’ın istismarıdır, makamın istismarıdır. “İstanbul Sözleşmesi” de başımıza böyle bela edildi, son “çek yasası” da! “Ben yaptım oldu”, olmuyor işte. “İstanbul Sözleşmesinden çekildik” diyorsunuz biri çıkıyor, “değişen bir şey yok, kanunda hepsi var” diyor, bir bakıyorsunuz bu fikirde olan biri Aile Bakanı olmuş!? “Ankara kriterleri” filan unutulmuş.
Anayasa reformu, yargı reformu, İnsan Hakları Paketi açıklandıktan sonra görüş isteniyor. Bu işlerin bir yerlerde bazı sahipleri var. Bunu gördük. Onların akademi, medya, uluslararası ilişkiler konusunda belli bağlantıları var. O mahrem yapı her şeye hâkim. CoVID ve 5G konusunda bir yıldır bağırıyoruz, Ankara’da duyan var mı ki! Akıllı şehirler kuruyor, tam gaz Chip’lemeye hayvanlardan başladık, İklim Konferansı’na gitmeden programa uyum için mevzuat çalışmalarına başladı bile birileri. Grobal Reset’in tetikçisi, Neuralink’in sponsoru Elon Musk ile uzay yarışına çıkıyoruz. Kim nasıl yapıyor bunları. Tek bir Pelikan yapısı yok. Reisi Pelikan karargahına kim, niçin götürdü? Bunları Checking projesi ile kim entegre etti? Bu kadın politikalarının pazarlanmasında bunların rolü neydi.
Hatta şu “AKP’nin Papatyaları” başlıklı yazıya karşı eylem planı hazırlayanlar, medya lincini örgütleyenler, trolleri saldırtanlar kimlerdi! Kimler, “kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” kabilinden, benim üzerimden birilerine gözdağı vermek için 81 ilde, suç duyurusu gibi gösterilen böyle bir eyleme kimleri nasıl ikna ettiler?.
Bu “Pelikan” hadisesinin ucunun nereye uzandığına bakın. Bunların yargı üzerinde nasıl bir baskı kurduklarına da bakın. Basında birilerini hedef gösterenler, bunun yargı ayağını da örgütlerler. Konuşunca mangalda kül bırakmayan birileri bir takım hukuk büroları üzerinden ne operasyon çekmişler/çekiyorlar bir bakın bakalım. Ve karşı cenahtan kimlerle nasıl kapalı kapılar arasında kol kola hareket ediyorlar.
Bazı siyasilere göre “uluslararası sistemle uyum konusunda hızlı bir geçiş yapalım derken bazı sorunlar yaşandı”. İşin bu noktası da önemli. Tehlikeye dikkat!
Bu işlerin varacağı yer burası idi, ama birileri görmek istemedi. FETÖ de böyle yapardı, 28 Şubat’ın o Atatürkçüleri, Ulusalcıları da! Bunun sağı, solu, liberali, dincisi de yok. Hepsi aynı kapıya çıkar. İşin üzücü yanı, zaman içinde cemaat yapılarının siyaset üzerinden bu işe bulaştırmaları. “Devlet kapısından uzak durma” öğüdünü dinlemediler ve gırtlaklarına kadar bu işlere battılar. Hakk’ın ve halkın sözcüsü olmak yerine iktidarın sözcüsü oldular ve halktan uzaklaştılar ve onları susturmaya çalıştılar. CHP’nin Alevilere yaptığının benzerini biz de kendi cemaat yapılarımıza yaptık. Bu AK Parti ile başlamadı, AK Parti döneminde sürdürülmek isteniyor.
Bu konuşanları susturmak çözüm değil artık. İddiaların üzerine gitmek gerek, üzerini örtmek değil.
Hani derler ya doğru söyleyeni 9 köyden kovarlar. Birinin bunları söylemesi gerekiyordu. Olay ve kişiler üzerinden gitmiyorum. Ne dediğimiz kimleri kastettiğimi bilen bilir. Eğer temizlik istiyorsak kendi nefsimizden, en yakın çevremizden başlayacağız.
Kendi nefsimizdeki kirlerden arınmadan başkasına öğüt vermenin bir anlamı yok. Bu Allah’ın gazabını artırır, eğer bu uyarıya dikkat etmezsek düzeltmeye çalıştıkça daha da bozulur. Allah kendi adını kullanarak kendi günahlarını izleyerek yoluna devam etmeye çalışanların işlerini sarp dağlara sardırır. İş adamı, gazeteci, siyaset adamı, bürokrat, akademisyen, cemaat mensubu fark etmez.
Kadir Gecesi öncesi, Ramazan ayındayız ve şimdi tevbe zamanıdır.
Selam ve dua ile.