Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Şimdi tevbe zamanıdır

Derin Gerçekler

Övünmeyi-dövünmeyi bırakalım da tevbe ederim.. Başımıza ne geliyorsa kendi yaptıklarımızın ya da yapmamız gerekirken yapmadıklarımızın, söylediklerimiz ya da söylememiz gerekirken söylemediklerimiz yüzündendir. Din ya da devlet adına biri gelip de bizi kurtaracak da değildir. Peygamberlerin de böyle bir gücü yok. O insanları kurtuluşa ermek için Allaha, resulüne ve kitaba çağırırlar.

O zaman gelin tevbe edelim. Kendimizi değiştirelim de Allah’ın rahmetin e sığınalım. Yoksa gazap kaçınılmazdır. Bu dünyada başımıza geleceklerin daha beteri, tevbe etmeyenlerin ahirette başlarına gelecek.

Ha, sahi bu gün “Dünya Su Günü” günü. Farkında mısınız havamızı, suyumuzu, toprağımızı kirlettiler. Bunlardan birini kirletirseniz, diğer 2’si de kirlenir. Hava, su, toprak kirlenirse, bitki de, hayvan da, insan da kirlenir. Hani Allah buyurmuyor mu, kendi ipini bırakanların işlerini sarp dağlara sardıracak ve onların üstüne pislik yağdıracak. Farkında mısınız, her yerden pislik fışkırıyor. Chemistrail ile gökten bağımıza zehir yağdırıyorlar. “Dilsiz şeytanlar” susmaya devam ediyorlar. Sorsan “biz ıslah edicileriz” derler, oysa onlar “bozuncuların ta kendileridir. 5G’ler, patlayan kanalizasyondan beter, her tarafa radyasyon yayıyor, oksijen atomlarının frekansını değiştiriyor. Şeytanın Humanoid askerlerinin yollarını döşüyor birileri. Bu gün “Dijitalizm” Komunizm’den de, Kapitalizm’den, Siyonizm’den de, Faşizm’den de daha tehlikeli bir hal aldı. Bu yolla hepsinin toplamından daha büyük bir tehdit sözkonusu bugün. Bu yolla hedefteki canlının tek TIK’lık canı var. Şüphesiz ki, herşey Allahın iradesi içinde. Ne var ki, Allah’ın ipini bırakıp, Şeytanın ipine tutunanlar insanlığın büyük bir çoğunluğunu oluşturuyor bugün. Eğitimle formatlanmış kafalar, Media’nın gözlerine taktığı at gözlüğü ile ve artırılmış sanal gerçeklikle üretilen çakma bir cennetin peşinden insanlar kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşuyorlar. Starlikler tepemizden görünmeyen pislikler yağdırıyor.

Dünyaya çevrecilik dersi verenler, doğrudan ve dolaylı olarak dünyayı en çok kirleten ülkeler. Mutfak, çamaşır, mekan temizliği ve endüstriyel olarak kullanılan Deterjanların neredeyse tamamını 2 ülke üretiyor. Petro kimya ürünleri de öyle, Zirai zehirleri de kendileri üretiyorlar. İlaçları ve gıda katkı maddeleri de öyle. Petrol yerine ya da deterjan yerine Bor’u kullanabiliriz, ama kullanmıyoruz. Karada denizde petrol arıyoruz. Bir yandan da gidip Paris’te fosil yakıt kullanmama taahhüdünde bulunuyoruz. Karadeniz’deki Hidrojen Sülfür hayati bir tehdit oluşturmaya başladı ama kimin umurunda. Oysa Hidrojeni petrol yerine, Sülfür’ü, Bor’la tarımda gübre olarak kullanmak mümkün. Kimi kandırdıklarını sanıyor yöneticilerimiz. Herkesi kandırsalar, Allahı kandıramazlar. Ve Allah verdiği nimetlere şükretmeyen toplumları bu dünyada mahrumiyet ve gazapla, öbür dünyada ağır cezalarla cezalandırır.

Ne az tevbe ediyor, ne az şükrediyoruz. Her anlamda dünyanın en zengin coğrafyasında yaşayan bir halk olarak şu halimize bakın. Cahillik diz boyu. Zulüm almış başına gidiyor. Zulüm Adaletin yokluğudur. Unutmayalım ki Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet etmez.

Dün CoVID yalanı ile insanları ne idüğü artık belli olan mRNA ile, maske, mesafe, PCR, HES kodu yalanları ile ölüme sürüklediler. Şimdi aynı Şeytanın varisleri, yeni planlarını devreye sokmak için Karbon ayak izi, İklim, yeni salgın, gıda, sağlık üzerinden yeni yalanları ile kapımızı çalmaya hazırlanıyorlar.

Bakın bu yalanlara inanıp onların peşine düşenlere sakın kanmayın. Direnenler için Allah bir kurtuluş yolu gösterecek. Elinizle ne yapabiliyorsanız onu yapın, dilinizle ne söyleyebiliyorsanız onu söyleyin, En azından kalbinizle buğzedin onlara. HABAT’tan, AGARTHA’dan söz etmeyenlere, Gazze için yalan söyleyip ya da bahaneler uyduranlara oy yok! Bizden görünenlere de oy yok, açıkça bize karşı olanlara da. Bizden görünüp, ötekilerden farkı olmayanlar daha tehlikelidir. En azından daha geniş halk kitleleri bizden olmayanlara karşı daha kolay ve çabuk harekete geçebilirler. Bizden gözükenlere karşı bizimkiler kolay harekete geçmiyor.

Bizden kavramını da biraz genişletelim isterseniz, önce bize yalan söyleyenler bizden değildirler. Rachel’in dediği gibi “Onlar bizdense ben o ‘bizden’ değilim” zaten. Değilse zaten onlar münafıklardandır. O taifeden bir takım insanların parmakları ile gösterdikleri yöne değil, ayaklarının gittiği yere bakın. Onlar “iman ettik” demekle yakalarının bırakılıvereceğini mi sanıyorlar. “Islah edicileriz” diye aramıza dalanlar, gerçekte “bozguncuların ta kendileri” de olabilir. Bizimle bir araya gelince bizden gibi gözükenler, eğer Şeytanları baş başa kalıca başka şeyler söylüyorlarsa, onlar insanların en tehlikelileridir. Biz din kardeşlerimizle İttihad, erdemli insanlarla İttifak, değer üreten ve başkalarının temel haklarına karşı açık ve yakın bir tehlike üretmeyenlerle İtilaf içinde olalım. Global tehdide karşı evrensel bir erdemliler cephesi, İnin Şeuytanları na karşı “İnsanlık cephesi” oluşturalım. “Biz insanız” diyelim ve elele verelim. “BelhumAdal” topluluğuna karşı “EşrefiMahlukat”, “EkmeliMahlukat” olduğumuzu gösterelim. Bu HılfulFudul hareketi aynı zamanda bir MüellefetülGulub hareketine dönecektir. Gazze’nin ruhaniyeti ve manevi bereketi ve belki şehitlerimizin duası ile uyanışımıza vesile olur ve bir rahmete dönüşür.

İstişare ve şuradan vazgeçmeyelim. Çok dua edelim, halimize şükredelim. Bakın Allah bize merhamet ediyor. Bu kadar Cahillik ve Zulm’e, Riba’ya, Tefrika’ya, Fahşa’ya karşı aslında halimiz layık olduğumuzdan çok daha iyi. Önce itiraf edelim ki, biz AGARTHA’cıların, HABAT’çiların, GlobalResetçilerin peşine düştük ve zalimlerden olduk. Şimdi tevbe zamanıdır.

Hayırlı Ramazanlar, hayırlı dualar efendim. Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 199 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar