Sivil Paşalar Ürktü

Sivil Paşalar Ürktü

Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek'in, Nokta dergisinde yayınlanan ve derginin kapatılmasına neden olan günlüklerinde “Sarıkız” olarak nitelendirdiği üniversite rektörleri...

Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek'in, Nokta dergisinde yayınlanan ve derginin kapatılmasına neden olan günlüklerinde “Sarıkız” olarak nitelendirdiği üniversite rektörleri, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmaması için organize edilen Cumhuriyet mitinglerine verdikleri desteğin ardından şimdi de sivil anayasa çalışmalarına karşı cephe oluşturdu. Cumhuriyet gazetesine konuşan rektörler, sivil anayasanın başörtüsüne özgürlük getireceğini ileri sürerek, “Üniversitede türbanın önü açılamaz” diye konuştular.

PARLAK ÖNCÜLÜK ETTİ

İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak’ın, önceki gün, “Sivil anayasayı içime sindiremiyorum” diyerek senatoya imzalattığı sivil anayasa karşıtı kararı gazetelerde yayınlamasının ardından ODTÜ, İÜ ve Ankara Üniversitesi Rektörleri de "Cumhuriyetin kazanımlarını törpülüyor" bahanesiyle sivil anayasa çalışmalarına karşı çıktı.

URAL AKBULUT ZIRVALADI

CHP kürsüsünden cüppesiyle yaptığı konuşmalarla bilinen ODTÜ Rektörü Ural Akbulut, yeni anayasa çalışmalarındaki örtü vurgusuna dikkat çekerek, “Siz dinsel bir simgeyi, simge olmayan kurumlara sokarsanız laikliğin bir parçasını zaten yok etmiş olursunuz” dedi. Akbulut, sivil anayasanın bu haliyle Türkiye’yi ortaçağ karanlığına sürükleyeceğini de iddia etti.

URAS YASAĞI SAVUNDU

Başörtülü öğrencilerin kayıt yaptırmak için bile üniversite bahçesine girmesine izin vermeyen Ankara Üniversitesi Rektörü Nusret Aras da, Türkiye’deki yargı organları ve AİHM’in başörtüsüyle ilgili “ideolojik” kararlarını hatırlatarak, yasağın kaldırılamayacağını savundu.

HİLMİOĞLU TÜRKİYE’DE YAŞAMIYOR GİBİ

Eşi başörtülü bir ismin cumhurbaşkanı seçilmemesi için darbe çığırtkanlarınca tertiplenen Cumhuriyet mitinglerine sınavları erteleyerek destek veren ve adı Sayıştay’ın yolsuzluk dosyalarında anılan İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu da, kılık kıyafet sorununun Türkiye’de sadece 5-10 bin öğrenciyi ilgilendirdiğini öne sürerek, “Bu sorun artık çözümlenmiştir, artık gündeme getirmenin bir anlamı yok” iddiasında bulundu.

PROF. DR. DURSUN: ORGANİZE BİR GÜCÜN SALDIRISI

Rektörlerin yasakçı çıkışlarını Vakit’e değerlendiren Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Şefik Dursun, 28 Şubat’tan bu yana üniversitelerde yönetimlerin siyasi ve ideolojik zeminler üzerinde oluşturulduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu: “Millet bizzat yeniden siyasi irade vasıtası ile bir anayasa yapmak istiyor da buna karşı duruyorlarsa demek ki önceden bir kale olarak burayı kullanıyorlardı, kendi güç alanlarıydı. Şimdi başkalarının güç alanı olmasından korkuyorlar. Mevcut yapının kendilerine verdiği imkânları iade etmek istemiyorlar. Bu kurumlardaki hakimiyeti bir rant meselesi olarak görüyorlar. Bugün orada burada konuşan insanların bir birinden habersiz oldukları zannedilmesin. Bunların hepsi bir birinden haberli ve ne yapacaklarına perde arkasında oturup karar veriyorlar. Dolayısıyla bu, organize bir gücün saldırı başlatmasıdır.”

BİR MERKEZDEN YÖNLENDİRİLİYOR

“Üniversiteler büyük bir güç ama bu güç, milletin iradesi doğrultusunda kullanılsın istemiyorlar” diyen Dursun, sözlerini şöyle sürdürdü: “28 Şubat’tan bu yana üniversitelerde yönetimler maalesef bu zemin üzerinde oluşturuldu. Ahmet Necdet Sezer, Kemal Gürüz, Erdoğan Teziç ve oluşturulan YÖK kurulunun sonuçları bunlar. Amaçlarının halen, siyasi ve ideolojik zeminli olduğunu görüyoruz. Ordumuzun Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesindeki tavrı ile ardından olanların belli bir şeyi ifade ettiğini görüyorum. Rektörlerin de ona yönelmelerini, sanki belli bir merkezden belli bir programı rektörler de dahil olmak üzere bir güç uygulamaya çalışıyor. Bir reaksiyonu başlatmak istiyorlar.”

Dursun, "millet varsa ordu vardır, öğrenciler varsa üniversiteler vardır. Kendi başlarına orduculuk, üniversitecilik oynayamazlar” dedi ve ekledi: “Milletin üzerindeki hâkimiyetlerini kaybetmemek ister gibi bir durumları var. Mesela YÖK izni olmadan rektörler yargılanamıyor. Bir YÖK teşkilatı var, bu tür rektörlerle birlikte bir hava oluşturuluyor ve bunların zırhını delemiyorsunuz. Niyet, milleti istediği gibi hamur etmek, iradesini bozmak olunca bu tür sonuçlar ortaya çıkıyor. Her zaman bunlar olmadı.”

Vakit