Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Sömürge Valisi Söylemi

Sömürge valisi söylemi
Birdenbire "bağımsızlık, sömürge valisi, ulusal onur" söylemlerinden geçilmez hale geldi. Meğer ne kadar ulusal onur düşkünü vatandaşımız varmış. Avrupa ile birlikte olup "çağdaş yaşam" adına milleti döverken kimsenin aklına "ulusal onur" falan gelmemişti

"Batılılaşmak" neyin nesiydi? Millet, "Dün onlarla savaştık, bugün onların kültür değerlerini almak ne oluyor?" diye sorduğunda milletin adı "irticacı" lıktan başka bir şey miydi? Bugün Avrupalı Barroso gelse, "Siz fazla İslamlaştınız, hadi onları biraz dövün de hizaya getirin" dese, bu buyruk karşısında ulusal onurları harekete geçer mi, yoksa "Emriniz olur" der, çığlıklara aldırmadan sopaları sallamaya başlarlar mı?

Leyla Şahin davasında AİHM "yasak" kararı verdiğinde ya da aynı AİHM, Refah'ı kapattığında, sayın Baykal'ın aklına, ulusal onur adına şimdi "Ulusalcı" diye yandaş çıktığı Refah'ı desteklemek ve "Bu karara isyan ediyoruz" gibi bir çıkış yapmak gelmiş miydi? Avrupalı temsilcilerin şimdiki adı "demokrasi ukalaları!" Niye? Çünkü Avrupalılar "demokratik laiklik" gibi bir söz ürettiler. Acaba Baykal, Allah'ın bir günü de çıkıp "Laiklik ukalaları" ifadesini kullanır mı? Avrupalı temsilciler, "Laiklik her şeyi meşru kılar, gerekirse askeri ve hukuki darbeleri bile" gibi bir açıklama yapsalardı, yine de kalkıp "Bu kadarı fazla" diyen bir jakoben - laik vatandaşa rastlanır mıydı? Bazı köşelere bakıyorum, Avrupa'nın genlerinde var olduğunu düşündükleri İslamofobi'ye oynuyorlar. İslamofobi yeniden harekete geçsin ve Türkiye'nin İslam'la ilişkisini terbiye edici bir fonksiyon icra etsin.

-Hani sizin bir islamofobiniz vardı, nereye gitti o? Avrupa'nın laik damarlarını zorluyorlar. Laik vatandaşlara yönelik baskı iddiaları hep, AB'deki o laik damarı harekete geçirmeye yönelik kışkırtmalardan ibaret. Ah bir inandırabilseler! -Bu AKP sizin bildiğiniz gibi değil. Sizi aldatıyor, takıyye yapıyor. Sormak isterim: İlkesel olarak Avrupa'nın sömürge siyasetine karşı mıdırlar?

AB'nin bir sömürge siyaseti güttüğü düşüncesinde midirler? Türkiye'nin AB ile ilişkisini ilkesel olarak gözden geçirme eğiliminde midirler? Yoksa; "-Biz ezelden beri Avrupacı idik, çağdaşlık olarak onu bellemiştik, Türkiye'yi çağdaş Batı değerleriyle bütünleştirmek için neleri göze almıştık, milletle kavga bile etmiştik, şimdi AB'nin yaptığı oldu mu? Bizim Batı çağdaşlaşması adına kökünü kazımaya azmettiğimiz şey üzerinde onlar şemsiye olmaya çalışıyorlar" mı deniyor? Avrupa ne yapsın?

Belki Avrupa'da da bir çoğu, tıpkı bizdeki jakoben laikler gibi Türkiye'nin İslam'la ilişkisinin çok daha radikal yöntemlerle terbiye edilmesinden yanadır. Ama bir de "somut kriterler" var. O kriterlere ters düşmek nasıl izah edilecek? AİHM'nin başörtüsü ve Refah Partisi ile ilgili kararı birer çifte standart örneği olarak tartışılıp duruyor. Avrupa'nın inanç özgürlüğü alanındaki kriterleri belli. Avrupa'nın hiçbir ülkesinde üniversitelerde başörtüsü yasağı yok, ama Türkiye söz konusu olduğunda AİHM, "Orada yasak olabilir" gibi bir acayip karar veriyor.

Bunu kaç kere tekrar edebilir? İnsanın yüzüne "Bu ne çifte standart" diye vurmazlar mı? Asıl o zaman Türkiye'yi ikinci sınıf demokrasi diye nitelemek gerekmez mi? Bugün, bağısızlık nutukları atanlar, o gün, İslam söz konusu olduğunda ikinci sınıf demokrasi, ikinci sınıf özgürlük standardı uygulanması karşısında seslerini neden çıkarmadılar?

Laikliğin "Türkiye'ye özgü" bir uygulamasını talep etmek de, ikinci sınıf bir laiklik uygulaması talebi değil midir? Avrupa'nın parti kapatma kriterleri belli. Bir de Türkiye'ye özgü parti kapatma çerçevesi olsun! Bunların hepsi, "ikinci sınıf kriter" talebinden başka bir şey değil,. Avrupa'yı İslam söz konusu olduğunda böyle "ikinci sınıf kriterler" uygulamaya zorlarsanız, asıl o zaman Avrupa, karşınıza, başka konularda da ikinci sınıf uygulamalarla çıkar. "Avrupalılar hukuka saygı göstersinler!" Bundan daha haklı bir talep olabilir mi? Ama bir sorun var. Avrupalılar ya şunu derlerse: -Bize hukuku gösterin saygılı olalım. Bu ülkede hukuku bu ülkenin insanları olarak biz arıyoruz, Avrupalının sorgulamasına ne hacet!

bugün

 

Bu yazı toplam 1724 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar