Selâhaddin Çakırgil
Son derece önemli birkaç gelişme..
1-Cahilliğin bu kadarı ancak eğitimle olur..
Bir siyasî parti liderinin, iktidarına talip olduğu ülkenin meseleleri konusunda bu kadar yabancı olacağı herhalde tahmin edilemezdi. Başbakanlığı kaldıran, Bakan’ların, Hükûmet’in Cumhurbaşkanı tarafından belirlendiği bir sistemin getirildiği bir değişiklik yapıldığı için referanduma gidilirken, ‘Halkın konuyu anlamadığını’ bile sık sık söyleyen bu liderin, konunun en hassas tarafından hâlâ habersiz olması, ülkemiz adına gerçekten de esef edilecek bir durumdur. Eskiler, ‘Kesb (çalışmak) ile taa o kadar cehl olmaz/ Cehlin ol mertebesi sehl (yanlışlık)olmaz’diye boşa dememişler.
Kendi liderinin utanç verici görüntülerinin ortaya çıkmasından sonra, bu kişi, lider olacağı söylentilerine ‘Ben lider olamam, ancak ikinci- üçüncü kişi olurum’ diye tevâzu’ gösterir gibi yapmıştı ama bir şeyler oldu ve partisinin Genel Başkanlık koltuğuna oturuvermişti.
7 senedir partisinin başında ve ‘Partimin oy’unu arttıramazsam çekilirim..’ gibi laflar ettiği halde, girdiği her seçimden de yenik çıktı ve istifadan haber yok.. Ama, kendi partisindeki ‘şeflik, tek adamlık’ geleneğinin bir diğer örneği olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘tek adam’lığına takmış kafayı..
Dün de bir hanım kendisine ‘kuvvetler ayrılığı’ ne demek diye sormuş.. O da, ‘Yani,camiye, okula, kışlaya siyaset girmemesi demek’ diye evlere şenlik bir izah yapıyordu, ekranlarda..
Bu kişi, bir taraftan da kurnazlığı da elden bırakmıyor. ‘Referandumdan ‘Hayır!’ çıkarsa istikrarsızlık olmaz, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis yerinde olacak.. Bu seçim değil..’ diyor; yerseniz tabiî.. Hatırlayalım ki, 7 Haziran 2015 seçimlerinde kendisi yüzde 25 oy almışken, yüzde 41 oy alan AK Parti’nin meşruiyetini yitirdiğini hemen o akşam ilan eden de aynı kişiydi ve şimdi insanların istikrarsızlık korkusuyla Tayyip’e yöneleceği korkusuyla kurnazlık yapıyor.
2- Herkes kendi tarafını bilerek seçsin..
Referandum öncesinde elbette herkes, karşı olduğu tarafı kısa ve öz ifadelerle anlatmaya çalışıyor.. PKK, HDP, FETÖ, CHP, bütün laikler, kemalistler, kendi kendilerini aydın diye niteleyen kesimler, alman ve ingiliz medyası başta olmak üzere bütün emperyalist medyatik ve politik güç odakları, Erdoğan’a karşı bir ‘ortak cephe’ kurmuşken; bazılarının bu karanlık ve kirli ittifaka vurgu yapılmamasını istemesi bu politik arenada ne kadar mâkuldür? Hattâ, İran medyası bile anlaşılmaz bir düşmanlıkla Erdoğan’ı daha dün, Hitler bıyığıyla ve üzerinde ‘The DİCTATOR’ yazılı bir afiş fotoğrafıyla sahifesine taşıyordu.
O halde, herkesin tarafını belirleyeceği bir durum söz konusu.. Açık ki, bu referandumda oylanacak olan anayasa değişikliği değil, Tayyip Erdoğan’dır.
‘Sokaktaki insan’da ya Tayyip’e güvenini tazeleyecek ya da.. Onun bütün muhalifleri veya düşmanları hem de dünya çapında bayram edecek..
Ra’d Sûresi 11. âyetin meâlini tekrar hatırlayalım: ‘Bir halk kendi halini değiştirmezse, Allah onların halini değiştirmez..’
***
3- Başkalarının dümen suyuna gitmemek dikkati..
Genelkurmay Başkanı Hulûsî Akar’ın davetiyle, B. Amerika ve Rusya Genelkurmay Başkanları’nın Antalya’da bir araya gelmeleri dünya medyasını ve siyasî çevrelerini şaşırttı ve ‘dünyanın yeni siyaseti bu üç güç odağınca mı şekilleniyor?’ havasında yorumlar yapıldı.
Bu üç ordunun en üst asker komutanlarının iki gün boyunca neler konuştuklarından da önemli olan, bu inisiyatifin Türkiye tarafından kullanılmış olmasıydı.
İran’ın stratejik yorumlar sitesi ‘tabnak’, bu toplantıyla ilgili olarak iki gün önce yaptığı yorumda İran’ın denklem dışı tutulmasını tahlile çalışıyor ve kendi görüşlerinin toplantıya Rus Genelkurmayı’nca iletildiğini belirterek teselli buluyordu.
Hele de Tayyip Erdoğan’ın Moskova’da Putin’le görüşmeler yaptığı bir sırada, Amerikan Kongresi’nde de birilerinin ‘Türkiye’yi kaybetmemeliyiz!’ diye telaşlı konuşmaları, bir ayrı önemli nokta..
İnşaallah, hayırlara vesile olur..
stargazete