Sürgünü Biz Yaşıyoruz

Sürgünü Biz Yaşıyoruz

Türkiye'de cumhurbaşkanlığı üzerinden tartışılan başörtüsü dünyada da birçok ülkede tartışılıyor.

Reuters'ın yaptığı haberde çalışan başörtülü kadınlara en az müsamahanın Türkiye'de olduğu belirlendi.

Hürriyet yazarı Bekir Coşkun'un densizce ifadelerine tepki gösteren Başbakan Erdoğan, kartel gazetelerine çöreklenen "yargısız infaz çetesi"nin linç girişimlerine maruz kaldı.

Bu ülkede yıllarca Müslümanlar için “Mollalar İran"a” sloganları atıldı. Tarafsız olması gereken cumhurbaşkanı, okumak isteyen başörtülü kızlara yer olarak Suudi Arabistan"ı gösterdi. Katsayı adaletsizliğiyle milyonlarca genç mağdur edildi. Binlerce genç kız Müslüman kimliklerinden dolayı, yurtdışında okumak zorunda bırakıldı. Müslümanlar öz vatanlarından sürgün edilirken kılını kıpırdatmayanların, şimdi veryansın etmesi, “timsah gözyaşları” olarak değerlendirildi.

SÜRGÜNÜ BİZ YAŞIYORUZ

Ayrımcılığa Karşı Kadın Derneği (AK-DER) Yönetim Kurulu Başkanı Refia Kızılhan “Bu vatan sevdalısı binlerce genç kız, okumak için başka ülkelere gidiyor, bu mağduriyet niye karteli ilgilendirmiyor.” dedi. Ben ve birçok arkadaşım başörtüsü nedeniyle kendi ülkemizde okuyamadık sevdiklerimizi ailemizi arkamızda bırakarak, yurtdışına gitmek zorunda kaldık” diyen Kızılhan, “Ama bizim çektiğimiz acılar hep görmezden gelindi, bize ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapanlar şimdi timsah gözyaşları döküyor” dedi. Halen okumak için ülke dışına çıkmak zorunda kalan genç kızların olduğunu belirten Kızılhan, “Kartel neden bu sorunu gündemine taşımıyor?” dedi.

MÜSLÜMANLARA YAPILANLARI UNUTMADIK

Aksa Eğitim ve Dayanışma Vakfı (AKDAV) kurucularından ve Mütevellit Heyeti üyelerinden Davut Güler de “Müslümanları bu ülkeden kapı dışarı edenlerin, söyleyecek sözü olmaması gerektiğini düşünüyorum” dedi. Müslümanları rencide eden ve her fırsatta aşağılayan çevrelerin kopardığı fırtınanın arkasında başka şeylerin olduğunun altını çizen Güler, “Müslümanları yıllarca parya olarak gördüler, gelinen noktayı içlerine sindiremiyorlar” dedi. Müslümanlara yapılan hakaretleri, hâlâ hafızamızda diyen Güler, “Onlar unutmuş olabilir ama, biz bu ülkede Müslümanların nasıl ve ne şekilde linç edilmek istendiğini unutmadık” dedi.

MEDYA İŞİNE GELDİĞİ GİBİ YAZIYOR

Sağlık-İş Genel Başkanı Mustafa Başoğlu da, “Herkes düşünmeden konuşuyor. Demirel"in başörtülüler hakkında söylediklerini çabuk unuttular, binlerce genç kız okumak için yurtdışına giderken, akılları neredeydi” dedi. Medyanın işine geldiği gibi yazdığını söyleyen Başoğlu, “Bu ülkenin aydını, medyası yıllardır tek tip insan yetiştirmek istiyor ve kendisi gibi olmayana hayat hakkı tanımıyor” şimdi de bize demokrasi dersi veriyorlar dedi. İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği (ÖNDER) Başkanı Yusuf Ziya Sula ise, medyada süren tartışmalara dikkat çekerek “Bu ülkenin öz evlatları dünyanın dört bir yanına savrulurken neredeydiniz” dedi. Bu ülkenin kayıp yıllarından Süleyman Demirel"in sorumlu olduğunun altını çizen Sula, “Demirel ile aynı zihin yapısına sahip çevrelerin ruh halini anlamak zor değil” dedi.

Kavakçı"ya demedİklerİnİ bırakmadılar

Bugün, Gül"ün cumhurbaşkanlığını kabul etmeyeceklerini söyleyenlere “o zaman vatandaşlıktan çıkın” diye cevap veren Başbakan Erdoğan"ın bu tavrının “demokrasiye, ifade özgürlüğüne ve uygarlığa sığmadığını” savunan çevreler, dün, başörtüsü mağduru Merve Kavakçı"yı Türkiye"yi terk etmeye zorluyorlardı. DSP'liler, milletin oyuyla seçilmiş ve "Milli iradenin tecelligâhı" olan Meclis'e gelen Merve Kavakçı'yı alkışlarla protesto edip, "dışarı, dışarı" diye tempo tutmuşlar, Ecevit de, "bu hanıma haddini bildirin" diye höykürmüştü!..

KENDİLERİ DEYİNCE İYİ

Bekir Coşkun, 8 Mayıs 1999 tarihli Hürriyet"teki “Küflü karanlık…” başlıklı yazısında “Merve Kavakçı"nın Türkiye"den gitmesini” istiyordu. Coşkun"un yoldaşı Emin Çölaşan da aynı günkü yazısında “Go Home MERVE” başlığı altında “Go home canım, go home!” diyordu. Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de, katıldığı bir televizyon programında, başörtülü üniversite öğrencileri için “Suudi Arabistan"a gidip okusunlar” demişti. ÇYDD, ADD gibi dernek ve kurumların düzenlediği “Cumhuriyet Mitingleri”nde de yine inançlı kesime yönelik “İran"a gidin!.. Mollalar İran'a” sloganları atılmıştı.

BAŞBAKANLIK SÖZCÜSÜ BEKİ'NİN AÇIKLAMASI

Bu arada; Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Erdoğan'ın katıldığı bir televizyon programında, cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin tartışmalarda dile getirilen bazı görüşleri eleştirdiğini hatırlattı.

Erdoğan'ın bunu kişiselleştirmeden ''bir anlayışın eleştirisi'' şeklinde yaptığını kaydeden Beki, ''Sayın Başbakanımızın kişiselleştirmemesine, herhangi bir şahsı işaret etmeyen çoğul özne kullanmış olmasına rağmen, Sayın Bekir Coşkun'u bizzat yazarı olduğu Hürriyet gazetesi bu eleştirilerin hedefi haline getirmiştir'' dedi.

Beki, Başbakan Erdoğan'ın ''Ya sev, ya terk et'' anlayışını hiç bir zaman tasvip etmediği gibi bugün de şiddetle reddettiğini ifade etti.

Beki, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Sayın Başbakanımız; seçilmiş bir cumhurbaşkanını reddetmenin vatandaşlık hukuku bakımından mümkün olmadığı, saygı göstermenin de demokratik ve yasal bir zorunluluk olduğu gerçeğini hatırlatmıştır... Sayın Başbakanımız, 'Benim Cumhurbaşkanım değil' sözünün vatandaşlık hukuku bakımından anlamsızlığını ortaya koymuştur."

Vakit