İbrahim Karagül
Suriye harita değiştiriyor..
1- Suriye'deki Birleşmiş Milletler gözlemci misyonunun, sayısı ne kadar artırılırsa artırılsın, başarılı olması muhtemel görünmüyor. Keşke olsaydı ve bu ülkeyi bekleyen kanlı geleceğin önüne geçilebilseydi. Ancak Şam yönetiminin de muhaliflerinin de plana şans verme diye bir düşüncesi yok.
2- Annan Planı'na yönelik geniş bir güvensizlik söz konusu. Bir çok ülke, bunun "son şans" olduğunu, başarılı olamaması halinde çözüm yollarının tamamen tıkanacağını, işte o zaman "farklı seçenekler"in öne çıkacağını zaten söyledi. Gerçekten de, Plan ve gözlemci misyonu hiçbir şeyi değiştirmedi. Çatışmalar, ölümler, şehirlere yönelik saldırılar bütün şiddetiyle devam ediyor.
3- Rusya ve İran, Şam yönetimini ayakta tutmayı başarabilecek mi? En önemli soru bu? İran'ın bunu varlık yokluk meselesi gördüğü, son güne kadar mücadele vereceği ortada. Rusya'nın rejime desteği dışında muhaliflerle ilişkileri de kontrol etme, inisiyatif alma, bölgede ciddi bir aktör olma çabaları, iktidar muhalefet arasındaki diyaloğu yönetmeyi amaçlıyor. Son derece kırılgan, zayıf ve başarı şansı çok az bir çaba bu.
4- Suriye'de rejim değişikliği kararı çoktan verilmişti. Üstelik bu karar, Türkiye-Suriye ilişkilerinin iyi gittiği dönemde bile belliydi. Türkiye-Suriye ortak Bakanlar Kurulu toplantılarının yapıldığı dönemlerde bile birileri Türkiye'de ve bütün bölgede organizasyonlar düzenliyor, bizlere kadar gelip destek istiyordu. Süreç ilerletildi ve bu noktaya geldi.
5- Rusya ve İran ne kadar direnirse dirensin Şam yönetiminin bundan sonra ülkeyi yönetme şansı olmayacak. Suriye'nin parçalanmasına bile yol açabilecek şeyler göze alınmış durumda. Esad yönetiminin de bu aşamadan sonra bu gerçeği gördüğü belli. "Elimizde kalana razı olalım" mantığı ile hareket edecek. Bu da "dış müdahale" olsa bile "örgütsel mücadele"nin devam edeceği anlamına geliyor.
6- Başından beri inandığımız gerçek şuydu: Şekli, yöntemi, içeriği nasıl olur bilmem ama bir "dış etki" ya da "müdahale" olmadan Suriye'de değişim gerçekleştirmek imkansız. Muhalifler üzerinden bunu yapmak ya da sistemin çöküşünü beklemek kanlı mücadelenin uzun süre devam edeceği anlamına gelir çok acı çekilir. Ancak bir dış müdahalenin bölgede nasıl algılanacağını bilmeyen yok sanırım.
7- İster inanın ister inanmayın ama süreç müdahaleye gidiyor. Fransa, Suriye'ye on beş gün süre verdi. NATO'nun operasyon hazırlıkları yaptığına dair işaretler var. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton; "ABD, Annan Planı'nın çökmesi sonrasına hazırlık yapıyor" diyor. Bunlar gibi bir dizi gelişme, Annan Planı'nın çökeceğine yönelik önkabulden hareketle öne çıkıyor.
8- Şüphesiz müdahale, Şii-Sünni dünyasında ciddi kırılmalara yol açacak. Suriye meselesi, safları netleştirecek, bölgeyi iki ana kampa ayıracak gibi. Zaten bu, büyük oranda gerçekleşti. Şam yönetiminin kendi halkıyla savaşı, bölgesel ayrışmayı keskinleştirdi.
9- Ancak pek kimsenin bundan şikayeti yok gibi. Zaten böyle bir ayrışma ve kamplaşma isteniyormuş gibi. Suriye meselesi, 20. Yüzyıl statükosunu tamamen değiştirecek güç barındırıyor ve öyle de oluyor. Bu yönüyle Irak işgalinden çok daha büyük etkilere yol açacak görünüyor.
10- Önümüzdeki dönemde "mezhep üzerinden ayrışma"nın çok daha belirgin etkilerini tartışacağız. Umarız o noktalara varmaz. Bunun dışında "yeni güç haritası"nın nasıl değiştiğini hep birlikte izleyeceğiz. Suriye'deki değişim Suriye ile sınırlı kalmayacak. Türkiye, Kürtler ve Sünni Araplar arasında çarpıcı yakınlaşma arayışları ortaya çıkacak.
11- Bu yüzden günlerdir Türk-Kürt-Sünni vurgusuna dikkat çekiyoruz. Yeni yol haritası, yeni güç haritası bu formül üzerinden şekilleniyor sanki....
yenişafak