İbrahim Karagül
Suriye üzerinden İran'ı vuracaklar..
İsrail ile Hamas arasındaki esir değişimi, nisbi bir yumuşama, azıcık umut veriyor gibi görünse ve genel itibariyle olumlu karşılansa da, birileri sevinirken aslında arka tarafta endişe verici gelişmeler de oluyor.
"Arap Baharı" dediğimiz dalga, Suriye'de hızla "iç savaş" görüntüsü alırken birkaç gündür yeni ve sıcak bir gerilim hızla büyüyor. İran-Suudi Arabistan arasındaki terör komplosu, ABD Başkanı Barack Obama'nın en üst düzeyde savaş tehdidiyle hepimizi şaşırtan bir hal aldı. Hepimizi diyorum çünkü, bu bölgede benzer gelişmeler hemen her gün olur ve kesinlikle bu boyuta ulaşmazdı.
Ayrıca, S. Arabistan'ın Washington Büyükelçisi'ne suikast iddiası ve İran bağlantısı, bizzat ABD güvenlik birimleri tarafından bile inandırıcı bulunmazken, nasıl oluyor da bir İran-Suudi savaşı hatta ABD'nin İran'a saldırı atmosferine girmesine neden olabiliyor? Bazı çevreler, suikast yapacağı iddia edilen kişinin (sadece CIA'nın iddiası, başka kimse inandırıcı bulmadı) İran değil aksine ABD ve İsrail bağlantılarının bulunduğunu bile iddia ediyor.
Başından beri bir tiyatro oynanıyordu. Birazcık bölgeyi izleyenlerin asla inanmayacağı, son derece zayıf bir iddiaydı bu. Dolayısıyla ciddiye bile almadık. Ama yeni ve dikkat çekici gelişmelere bakınca, "neler oluyor" diyecek hale geldik.
Esir takası ile gündemi izlerken, Suriye'deki iç savaş halinin Türkiye ve bölgeyi nasıl etkileyeceğini öngörmeye çalışırken ABD'nin İran karşıtı tavrı, kuru bir meydan okumanın ötesine geçti. Amerikan donanması, bütün Akdeniz'e kapsayan hava tatbikatları başlattı. Kızıldeniz'den Basra Körfezi'ne kadar bütün Ortadoğu semaları ABD savaş uçaklarının manevra alanı oldu. Olası bölgesel savaş halinde ABD Hava Kuvvetleri'nin yeteneklerini geliştirmeyi amaçlayan ve Cuma gününe kadar devam edecek olan tatbikat çerçevesinde uçaklar, İsrail ve S. Arabistan'daki üsleri kullanıyor.
Zamanlama tam da esir değişimine denk geldi. Ama bu olayla bağlantılı olduğunu sanmıyorum. Son hazırlıklar doğrudan İran-S. Arabistan çatışmasına endeksli gibi görünüyor.
Peki İran'a doğrudan askeri müdahale olur mu? Bu bir çılgınlık olur. ABD ve Avrupa, şu günlerde, Suudi elçisine suikast iddiasıyla İran gibi büyük bir ülkeye saldıracak lükse sahip değil. Ama nükleer mesele unutulmuş gibi görünse de İsrail için bir ölüm kalım meselesi. İran, en az İsrail kadar S Arabistan için de tehdit oluşturuyor. En azından Suudi güvenlik algısı böyle inanıyor. İsrail ve S. Arabistan, ABD'yi böyle bir müdahaleye mecbur bırakabilir mi? İki ülke, ellerinden gelse bugün savaşı başlatacaklar. Ama şu ana kadar Washignton'ı ikna edebilmiş değiller.
Peki İran'a saldırı zor görünüyorsa, aylardır devam eden askeri hareketliliğin sebebi ne?
Aklımıza Suriye geliyor? Dar anlamda iç savaş halinde olan, Arap ülkelerinin ortak tavır aldığı ve dışladığı, ABD ve Fransa gibi ülkelerin bir an önce müdahaleyi kafasına koyduğu Suriye'yi önümüzdeki günlerde ne bekliyor? Son on yılın en yakın dostu Türkiye bile Suriye yönetimini devirmeyi kafasına koymuş ve muhalefeti Türkiye'de örgütlemeye başlamışsa Şam yönetimi için tehlikeli süreç başlamış demektir.
Suriye'ye müdahale ve Şam yönetimini devirmek aynı zamanda İran'a müdahale anlamına gelecektir. Hizbullah'ı etkisiz hale getirecek, İran-Suriye aksını yok edecektir. ABD'nin de İsrail'in de işine gelen bu hesap Suriye-İran ittifakının direncini aşabilir mi? Böyle bir müdahale, İran'ın Suriye'yi cephe olarak kullanmasının, Hizbullah-İsrail savaşının da başlangıcı olacaktır.
Bu da, Kızıldeniz'den İran'a kadar bütün bölgenin etkileneceği anlamına gelir. İzlediği kanlı yöntemler nedeniyle en büyük desteğini kaybeden Şam yönetimi, artık tüm kartlarını İran'dan yana oynuyor. Başka da seçeneği kalmadı. Bu durum; PKK saldırılarının tırmanmasından İran-Türkiye gerilimine kadar Türkiye için de endişe verici gelişmelere yol açabilir.
Şu durumda ABD ve Avrupalı ülkelerin Suriye üzerinden İran'a müdahale projesinden etkilenmeyecek iç bir bölge ülkesi yok. Ancak karar alınmış gibi. Türkiye'nin, S. Arabistan'ın pozisyonu ve ABD'nin İran'a karşı zoraki sertlik gösterisi buna işaret ediyor.
İran ve S. Arabistan zaten Suriye'de çatışma halindeydi. Irak ve Lübnan'da da bu böyle. Ama son yıllarda İran bu iki ülkede pozisyonunu güçlendirdi. Suriye'de ne olacak, bilmiyoruz. İran'ın bütün hesaplarını bozmaya ayarlı bir Suriye projesi var sanki. Bu sefer Türkiye, hiçbir zaman olmadığı kadar işin içinde ve ön sırada.
"Gilat Şalit efsanesi"yle uğraşırken bu tehlikeyi izlemeye fırsat bulabiliyor muyuz? Tehlike, Suriye'ye Libya benzeri müdahaleyi içeriyor. Ama Şam Libya kadar yalnız değil. Böyle bir şey yaşanırsa, Basra Körfezi'nden Kızıldeniz'e kadar her yer cepheye dönüşebilir. Ama karar alınmış galiba.. O zaman müdahalenin zamanı ve niteliği üzerine düşünelim...
yenişafak