Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Suriye: Zor, Çok Zor Denklem

Evet, Suriye’de oyuncuyuz.

“Beşşar Esed demokratik reformlar yapsın”dan yola çıktık, “Rejimin zulmü ortadan kalksın”a, oradan muhalefetin desteklenmesine, oradan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) isimli bir silahlı mücadele grubunun oluşumuna ve desteklenmesine, bu arada “Türkiye teröristleri destekliyor” kampanyasını göğüslemeye, oradan 3 milyon 600 bin Suriyeliye kapıları açmaya, oradan Suriye’de kamplarda on binlerce insanın barındırılmasına, oradan Suriye içinde güvenli bölgeler oluşturmak için Fırat’ın batısında Fırat kalkanı ve Zeytindalı gibi askeri harekat yapmaya, oradan rejimin arkasında duran Rusya ile yaşanan gerilime, oradan Rusya’yı görmezden gelerek olmuyor yaklaşımı ile yeniden iletişim kurmaya, Suriye’de başından beri rolü bulunan İran’ın da dahil olduğu Astana – Soçi mutabakatına…. sonra Fırat’ın doğusu duyarlılığına, Amerika’nın orada bir terör devletçiği kurdurma hesaplarına – hamlelerine, Amerika ile yaşanan gerilimin güvenli bölge mutabakatı ile sonuçlanmasına…

Süreç devam ediyor ve Türkiye’nin diken üstünde konumu da devam ediyor.

Suriye işi nasıl çözümlenecek, tahmin edebilene aşk olsun, demek gerekiyor.

Türkiye neyi istiyor, diye sorulduğunda şunların altı çizilebilir:

1-Suriye’de demokratik bir yapı kurulması. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle “Ellerinde yüzbinlerce insanın kanı bulunan rejimle (Esed yönetimi ile demek) olmaz bu. Demek ki Esed’siz bir yönetim istiyoruz. Bunun yanında Türkiye’nin destekleriyle oluşmuş bulunan ÖSO’nun yeni sistem içinde rolünün belirlenmesi.

 

2-Suriye’nin özellikle Türkiye sınırlarında Türkiye’yi tehdit edecek herhangi bir terör yapılanmasına izin verilmemesi. Türkiye’nin tehdit algısı, Irak sınırından Türkiye sınırına kadar uzanan bölgede PKK – PYD inisiyatifinde devlet benzeri bir yapının oluşması noktasında toplanıyor.

3-Türkiye’ye sığınmış olan 3 milyon 600 bin mültecinin yurtlarına dönmesi, bunun için onların dönebileceği güvenli zeminin hazırlanması.

Üçüncü madde, belli ki Suriye’nin yeni yapılanması imkan verdiği ölçüde gerçekleşecek. Öyleyse ilk iki maddenin Türkiye’yi tatmin edecek nitelikte gerçekleşmesi gerekiyor.

Tabii ki Türkiye Suriye’de tek başına değil.

-Bir kere Esed yerinde duruyor. Rusya’ya ve İran’a sırtını dayayarak direndi ve uluslararası platformlarda Suriye’nin meşru yönetimi rolünü oynuyor. Esed’e göre kendisinin çağırdığı Rusya ve mezhep-daşlık yaşadığı İran dışında herkes yabancı güç ve Suriye’de gayrı meşru biçimde bulunuyor. Ayrıca Esed, ÖSO’yu kendi devletine karşı silahlı mücadele veren bir terör örgütü olarak görüyor ve nihai planda yok etmek istiyor. Esed bu arada etnik bir varlık olarak Kürtlere proje çok net olmamakla birlikte göz kırpıyor.

Esed’in yanında, arkasında Rusya var. Rusya’nın kendi çıkarları önemli ve bunu Esed’le kalıcı hale getireceğini düşünüyor. Esed Suriye’nin tümüne hakim olsun istiyor. Onlar da PYD-YPG’yi saklı tutuyor. “Teröre karşı mücadele” ortak paydasında Amerika ile yanyana. Rusya için “terör örgütü” dendiğinde DEAŞ, El Kaide ile ÖSO arasında fark yok. Esed ile birlikte “Terörle mücadele”yi, Suriye’nin bütün alanlarını yeniden ele geçirmek için paravan olarak kullanıyorlar. İdlib’de yürütülen Esed – Rus bombardımanları, Türkiye’nin gözünün içine baka baka, bu maskeli politikanın ürünü. Gerek Putin gerekse diğer Rus sözcüler,  propagandada eski komünist sahteciliğinin yeni versiyonlarını sürdürüyorlar.

Not edelim: Bizim Rusya’ya karşı dilimiz, görece ilişkileri yaralamama hassasiyeti içinde “korumacı” bir mahiyet taşıyor. Siyasette de medyada da bunu görmek mümkün.

Amerika ile Fırat’ın doğusunda bir uzlaşma noktasına gelinmiş gözüküyor. Ancak Amerika’dan emin değiliz. Bir bilgi: Fırat’ın doğusundaki Kürt varlığının yüzde 80’i sınırdan 35 kilometre derinliğe kadar olan bölgede. Bu nüfus yapısı bizim için ne anlam ifade ediyor, Amerika bu konuda ne diyor? PYD-YPG kaç kilometre içeriye çekilecek ve orada kurulacak devlet türü bir yapı sınırdan uzak olduğu gerekçesiyle tolere mi edilecek?

Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Bu noktada Esed’le, Rusya ve İran’la beraberiz. Amerika PYD-YPG koruması sebebiyle farklı opsiyonlarla oynuyor.

Esed’le, Rusya ve İran’la da ayrıştığımız yerler var. Esed’i kategorik istemiyoruz, Rusya ve İran’la da Esed’in arkasında oldukları için çelişiyoruz.

3 milyon 600 bin mülteci henüz topraklarımızda. Onun sancıları düşüyor yer yer gündemimize. Esed yönetimi mültecilerin geri dönüşü ve iskanı için ne düşünüyor, bilmiyoruz.

Suriye yanıyor. Suriye’den sonra en büyük bedeli biz ödüyoruz. Ve hemen yarın bir çözüm gözükmüyor. Yazık oluyor Suriye’ye, Türkiye’ye…

Bu yazı toplam 996 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar