Abdurrahman Dilipak
Tanrı kral AGUSTUS
Derin Gerçekler
Miladi takvime göre 8. ay olan Ağustos ayı aslında batı Roma’da Kutsal Roma imparatorluğunun kurucusu, Tanrı kıral Agustus’a adanan bir ay. Batı Romalıların Anadolu’ya gelişlerinde çok daha önce Mekadon imparatoru İskender bu topraklara gelmişti. Bazı kaynaklarda “İskender-i Zulkarneyn” diye de anılan İskenderun ve İskenderiye şehrlerinin kurucusu, Hatay'ı ve Urfa Haran’daki tıp ve astronomi mektebini de ziyaret eden İskenderi’n asıl adı 3. Aleksandros idi.
Büyük İskender M.Ö. 336–323 yılları arasındaki krallık yaptı. M.Ö. 356 yılında Pella'da doğdu ve 20 yaşında babası 2. Filip'in yerine tahta geçti ve Haziran 323’de Babil’de öldü. İskender-i Zulkarneyn aslında Yecüc-Mecüc seddini yapan kişi olarak da bilinir. İskender diye bir ayımız yok ama İskenderun diye bir şehrimiz var. Kayseri, Adana, Anadoludaki batı Roma hatıraları. Osmanlıdan Tanzimat sonrasından beri Agustos diye bir ayımız(!?) var.
Augustus, Imperator Sezar Divi Filius Augustus; (23 Eylül MÖ 63 – 19 Ağustos 14), Roma İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk imparatorudur. MÖ 27 - MS 14 yılları arasında hüküm sürmüş olan Augustus, Gaius Octavius Thurinus olarak doğmuş ve MÖ 44 yılında Jül Sezar tarafından evlatlık edinilmesinin ardından Gaius Julius Sezar Octavianus adını aldı. Sezar'ın MÖ 44 yılında öldürülmesinin ardından onun varisi olmuştur. 1 yıl sonra Octavius, Marcus Antonius ve Marcus Aemilius Lepidus'la birlikte güç birliğine giderek "İkinci üçlü hükümdarlık", triumvirlik olarak bilinen askeri diktatörlüğü oluşturdu.
Hacı Bayram Camii'nin hemen bitişiğinde bulunan, tahminen MÖ 25-20 yılları arasında inşa edilmiş olan tapınak Caesar Divi Filius Augustus adına inşa edildi. Aslında tapınağın aynı yerde daha önceki yıllarda Frig tanrıları Kibele ve Men adına yapılmış, fakat zamanla yıkılmış, daha sonra MÖ 25-20 yılları arasında, son Galat hükümdarı Amintas'un kızı Pilamenes tarafından, Roma İmparatoru Augustus adına bir bağlılık nişanesi olarak inşa etttirilmiştir.
1. Roma İmparatoru Agustus (MÖ 63,23 Eylül-MS 14-19 Eylül) MÖ 16 Ocak 27 – MS 19 Ağustos 14 yılları arasında hüküm sürdü. Kendinden önce Jül Sezar geldi, Sonra ise Tiberius geldi.
Augustus (MÖ 27-MS 14), Tiberius (14-37), Lut kavminin dönemini hatırlatan her türlü eşcinselliğin teşvik edildiği dönem) Caligula (37-41), Claudius (41-54), Neron (54-68). Roma imparatornun pagan döneminde, çoğu vahşi, ahlaksız kişilerden oluşuyordu. Pompei 24 Ağustos 79 tarihinde, Hz. Lut kavminin başına gelen felaketi hatırlatan bir şekilde, bu kez başlarına taş değil, sıcak kül yağdı ve halk taş kesildi. Şehir Vezüv Yanardağı'nın iki gün süren faaliyeti sonucu volkanik kül ve cürufun altına gömülerek yok oldu. Bu Felaket Neron’dan 10 yıl sonra yaşandı.
Daha sonra Hristiyan olunca “Pavlus” olarak anılaan fanatik bir Yahudi topluluğu olan Ferisilerden , namı diğer “Tarsuslu Saul” (MS:5-MS:64-67) yılları arasında yaşadı. Tarsusda doğdu, Romada öldü. Romaya gelişi Neron dönemine denk geliyor.
Pavlus MS 59 sonbaharı’nda başladığı yolculuğuna 60 yılının baharında Roma’ya ulaştı. ulaştı. Önce tutukladılar iki yıllık sonra serbest bıraktılar. Bu arada Girit’e kadar 62-64 yılları arasında yolculuk yaptı ve geri döndü. hizmetini 62-64 yılları arasında gerçekleştirmiştir. Pavlus Neron’un zulmü sırasında yeniden tutuklandı ve 64-65 yıllarında idam edildi.
Saul, Kudüs ve Şamdan ayrıldıktan sonra Hataya geldi, Buradan 7 kilise bölgesini dolşarak Selaniğe kadar gitti ve döndü. Kayseri, Konya ve Ankarayı ziyaret etti. Zaten kendi Tarsuslu.
Onun deniz yoluyla yaptığı yolculukta, bugünkü Anadolu topraklarında uğradığı yerler: Selefkiye Samandağ (Antakya), Perge (Antalya), Antalya, Tarsus (Mersin), Truva (Çanakkale), Efes (İzmir) Behramkale (Assos), Milet, Patara (Antalya-Kaş), Demre , Knidos (Muğla-Datça).
Saul ilk seyehatini MS 46-48 yılları arasında, Antakya, Samandağ, Kıbrısa, Anltalyaya gitti. Oradan karad yoluyla Yalvaç, Konya, Hatunsaray, Derbe, Aksuya uğradı. 2. Yolculuğunu 49-52 yılları arasından gerçekleştirdi. Kudüsten başlayan yolculuğunu Antakya üzerinden devam ettirdi. Tarsus, Derbe, Hatunsaray Konya Yalvaç üzerinden Truvaya kadar gitti. Mekadonya, Atinaya geçer, oradan Efese, Efesten Rodosa, Suriyeye ve Kudüse gider, Galatya ve Frigyadan sonra tekrar Hataya döner.
3. Yolculuğu 53-57 yılları arasında, daha önce gittiği yerleri tekrar ziyaret ettikten sonra Pataradan Kudüse gider. 4. Yolculuğu 59-69 arasında Kudüs’ten yola çıkar. Burada tutuklanır ve yargılanır.. Bazı kaynaklara göre Kayseri de tutuklanır. Demre, Datça, Girit, Malta, Sicilia), İtalya’nın Rhegium ve Puteoli kentlerini ziyaret eder ardından karadan Taverns üzerinden Roma’ya getirilir ve hapse atılır. M.S. 64 veya 67 yılında idam edilir.
Batıda, Saul’den 280 sene sonra, M.S. 306-337 arasında hükümdar olan 1. Konstantin Roma'da Milvian Köprüsü'ndeki savaşında Maxentius'u mağlup etti ve bu savaşı Hristiyanların tanrısının sayesinde kazandığını ve kendinin Hristiyan olduğunu açıkladı. M.S. 313'te “Milano Fermanı”nın yayınlandı. Böylece Hristiyanlık Roma İmparatorluğu'nun resmi dini oldu. İznik konsülü MS Mayıs 325’te olduğuna göre, Romanın Hristiyan olması İznik konsülünden 15 yıl önce gerçekleşti.
Bu batılılar’ın kutsalı yok. Saul Pagan geleneğin üzerine din giydirdi. Papalık kendi bir din icad eyledi. Protestanlar onu beğenmedi onlar da kendi kiliselerini kurdular. Papalık ruhbanlara evlenme yasağı getirince İngiliz kıralı kızdı Angilikan kilisesini kurdu. Mormonlar evlilikte sınır tanımadılar, Papada zaten bu gün LGBTLileri kutsadı. İnandıkları dinin kitabını İznik konsülünde kendiler derlediler. Museviliğin devamı olan İsevilik bugün Musevilikteki bir çok emir ve yasağa uymuyor. Zaten Museviler de daha önce kitaplarını değiştirmişlerdi. Bu gün geldikleri noktada HABAT mabedlerinde Şeytana tapıyorlar.
M.Ö. 167'de Yahudiler, Yahudi geleneklerini yasaklayan 4. Antiochos Epifanes’in başında olduğu İonia yönetimine karşı isyan ettiler. Kıralın adamları Musevilere işkence ederken onlar Allaha sadakatımız konusunda gerekirse canımızı feda ederiz ve sonuçta Rabbimizin dinine canımız pahasına şadidlik sonucunda Onun katında, Rabbimiz katından aziz olarak “diriltileceğiz” dediler. İonia dilinde onlar için ‘Anatasis’) anlamında “Hayatlarını inançları uğruna canlarını gönüllü olarak feda ettiler” anlamında bunlara “Şahidlik” anlamında “Martyr : Şehid” dendi. O günkü Mü’minler için “Şehitliğin mükafatı, Rab’bin Cennetindeki makamına anında kavuşmaktı. Daha sonra İseviler de bu kavramı” inancı uğruna ölen herkes için” benimsediler. Ama artık bugün Laikçilerin zihninde dinden önce devleti uğruna hayatını feda eden askerler için resmi bir unvan olarak kullanılıyor.
Sahi, Agustus’un bizim inancımızla ilgili ne? Hadi bu ismi, ay adı olarak aldık, peki bu adı bizi yönetenler niye aldılar. Hadi aldılar, madem aldık, bu ne anlama geliyor? Bu kişiyi tanıyor muyuz, ya da niye tanımıyoruz!
Biliyorsunuz, 12 ayın sadece 3’ü Türkçe. Onlar da: Ocak, Ekim, Aralık. Kasım Arapça, Haziran Süryanice, Şabat, March, Nissan, Maia, Tamuz, Agustus, Alul, Kimi ibranice, kimi Latince, kimi yine başka dillerden. Yani, yerli ve milli sadeece 3 ay adımız var.
Ama mesela, Hicri ay isimleri şöyle: Muharrem, Safer, Rebiülevvel, Rebiülahir, Cemaziyelevvel, Cemaziyelahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade ve Zilhicce. Muharrem erkek adı, Safer, Rebii’de öyle. Evvel ve Ahir kelimeleri de Türkçeleşmiş kelimeler. Receb, Şaban, Ramazan da bizde erkek adı. Şevval kadın adı. Geriye kaldı Zilkade, Zilhicce. Sorsanız kimse Hicri ayları bilmez. Halbuki öğrenmeleri gereken sadece Cemaziyel evvel ve ahir, geriye kaldı Zilkade ve Zilhicce.
İbrani, Süryani, Latin aylarını biliyoruz, ama onların anlamını bilmiyoruz. Hicri Takvimi de biliyoruz, ama bildiğimizi bilmiyoruz.
Neyse işte böyle!
Bugün 26 Muharrem 1446 ve Günlerden Pençşembe.
Sahi Gün isimlerimiz neydi: Bazartesi, Salı, Charşembe, Pençşembe, Cum’a, Cumartesi ve Bazar.
Pazar, Çarşamba, Perşembe Farsça, Cuma Arapça, bir de ertesi var. Pazarın da ertesi vardı. Kaldı Salı. Salı aslında Süryanice, Arapça, Farsça da ortak bir kelime olarak 3. gün demek. Ama Türkçe değil. Dilimizle nasıl oynamışlar ama, Cuma bizim bayramımız ama, Cuma namazı için bile izin yok. Cumartesi Yahudilerin bayramı tatil, Pazar Hristiyanların bayramı tatil..
Ülkemizde işler ne kadar yerli ve milli görülüyor ama, değil mi? Bugünlükte bu kadar.
Selam ve dua ile.