Tarassut Köpekleri görevlerini yapıyor mu?




Yargıtay Başkanlar Kurulu ve hemen ardından "başkanını seçemediği" halde, "Başkanlar Kurulu" adını kullanan Danıştay tarafından yayınlanan "siyasî bildiri"ler tartışılmaya ve eleştirilmeye devam ediyor...

Yargı tarafından yayınlanan bildirileri; "Kabileci bir zihniyet"i yansıtan "cübbeli isyan" olarak yorumlayanlar da oldu, Yargıtay"ın "kurucu iktidar" gibi davrandığını söyleyenler de...
Olayı "demokrasi karşıtlığı" olarak görenler de vardı, "laiklik" kılıfıyla "çıkar kavgası" yapıldığını söyleyenler de!..
Devlet yönetiminin "Kuvvetler Ayrılığı" sistemine göre yürütüldüğünü, yani "Yasama, Yürütme ve Yargı"nın birbirlerine üstünlük taslamadan iş yapması gerektiğini, ancak "Yargı"nın; "Ben daha üstünüm" havalarında bir "Yargı Partisi" gibi "Yargı İktidarı" kurmaya çalıştığını söyleyenler de vardı, yargının, bu "siyasî bildiri"yi yayınlayarak "tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirdiğini" yazanlar da!..
BU YARGI, ŞEMDİNLİ"DE NEREDEYDİ?
Yargıtay ve Danıştay Başkanlar Kurulu tarafından "siyasî bildiriler" üzerine; "fikir namusu" bulunan "duyarlı kalemler" tarafından, en çok şu sorular soruldu geçen hafta boyunca:
- Şemdinli olayında Yargıtay ve Danıştay neredeydi?..
- Şemdinli ve Adana savcısının görevden alınmasına niçin destek verdiler?..
- Sarıkız olayında neden sustular?..
- Çeteler konusunda neden sessiz kalıyorlar?
- Neden, darbe anayasasının değiştirilmesine karşı çıkıyorlar?..
- Neden insan hakları ve hukuk devletine ilişkin talepler konusunda rejim müdafaasını gerekçe göstererek karşı çıkıyorlar?..
- Neden darbe tehditleri karşısında sessiz kalıyorlar?..
- Neden derin devlet ve çeteler konusunda seslerini yükseltmiyorlar?..
- Neden yolsuzluklar konusunda sessiz kalmayı tercih ediyorlar?
BAŞBAKAN ERDOĞAN"DAN YARGIYA CEVAP
Malûm, Yargıtay ve Danıştay tarafından yayınlanan "siyasî bildiriler"e gerek "Hükümet" tarafından, gerek "AK Parti kurmayları" tarafından "anında cevap" verildi ve bu bildirilerin "hukukî" değil, "siyasî" olduğu ifade edildi...
Yargıya verilen cevaplar "tatmin edici" olsa da, kamuoyu Başbakan Tayyip Erdoğan"ın ne diyeceğini merak ediyordu.
Bugünkü "manşet" haberimizde de yer aldığı gibi, Başbakan Tayyip Erdoğan, "siyasî bildiri"lere yönelik cevabını, partisinin ASKİ Spor Salonu"nda düzenlenen Kadın Kolları 2. Olağan Büyük Kongresi"nde verdi ve özetle dedi ki:
- "Bir kapatma süreciyle, hakkında kapatma davası açılmış bir siyasi partiyle ilgili bir bildiri yayınlanırsa kusura bakılmasın, onu cevapsız bırakmak 16 milyon seçmenime ihanettir. Bunu cevapsız bırakamam."
- "Yargıtay Başkanlar Kurulu böyle bir açıklamayı ne Anayasa"dan ne de kanunlardan aldığı yetkiyle değil, durumdan vazife çıkarmak suretiyle yapıyor. Böyle bir yetki olamaz ve bu konuda bizler eğer 16.5 milyon seçmenin oy verdiği hak sahibi olarak, idareciler olarak eğer burada suskun kalırsak o zaman sessiz yığınların sesi olarak biz de, sessiz yığınlar olarak kalırız. Herkes işini yapmalı."
- "Yasama görevini yapıyor... Yasamaya, kalkıp da müdahale edilemez. Yürütme yasamaya müdahale edemez, yasama da yürütmeye... Kuvvetler ayrılığı diyoruz. Herkes birbirine saygı gösterecek. Ve bunu, saygıyı da kuralları içerisinde götüreceğiz.
- 138. Anayasa maddesinden dolayı atıfta bulunulurken ne yazık ki kendileri, 138"i çiğniyorlar.
Ve Bunun neticesi ne olursa olsun buna katılmak mümkün değildir."
- "Eğer Tayyip Erdoğan söylerse tu kaka, filanca söylerse alkış!.. Yok öyle bir şey. Hukukta bu yok. AK Parti söylerse tu kaka, CHP söylerse alkış!.. Yok böyle şey... Sayın Baykal maşallah ayetler, hadisler okur, Tayyip Erdoğan bırakın onu, "Bunların gözleri var, görmezler" diyor, dosyaya koy.. Yok böyle şey. Biz ne söylediğimizi çok iyi biliyoruz.
Ve inanarak da yolumuza devam ediyoruz."
- "Ola ki; bu tartışmalardan kaygıya kapılıp yaşam biçimlerini tehdit altında hisseden, "Acaba ne olacak" diye endişeye kapılan vatandaşlarım olabilir. Unutmayın, biz birbirimize emanetiz. Benim yaşam biçimim, benim tercih özgürlüğüm sizlere emanettir. Sizin tercih hakkınız da bizlere emanettir. Hiçbirimiz tercihlerimizi birbirine dayatma hakkına sahip değiliz. Hepimizin güvencesi, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan cumhuriyettir."
Görüldüğü gibi; Sayın Başbakan, "söylenmesi gerekeni" söyledi... Öyle umuyoruz ki; Yargı, "alması gereken ders"i almıştır!.. İnşaallah, bundan böyle, "üzerine vazife olmayan işler"e kalkışıp da, "gerilim odağı" olmayı sürdürmez!..
Sayın Başbakan"ın dediği gibi;
"Herkes kendi işini yapar"sa, ülkenin "huzur" ve "istikrar"ı devam eder!..
"TARASSUT KÖPEKLERİ İŞBAŞINDA!"
Sizlerin de dikkatini çekmiş olacağı gibi; geçen hafta "Siyasallaşan yargı" ile ilgili çok geniş ve çeşitli haberlere yer verdik.
Önceki hafta başlayıp, geçen hafta da devam ettirdiğimiz haberlerden birisi de; "Ertuğrul Özkök"ün yalısı"ydı...
Biliyorsunuz, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök"ün eşi Saliha Tansu Özkök adına kayıtlı olan Muğla/Akbük"teki yalı, "kaçak"tı!.. Üstelik, deniz de "işgal" ediliyordu!..
Dahası, "Hürriyet antetli dilekçe"lerle hem "nüfuz istismarı" yapılıyordu, hem de dönemin Yerkesik Belediye Başkanı üzerinde "mahalle baskısı" kuruluyordu...
Hemen herkes gibi, biz de Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök"ten bu konuda bir "açıklama" bekledik...
Gelin, görün ki;
Adeta "ironi" yaparcasına, geçtiğimiz Cumartesi günü şöyle bir yazı yazdı Özkök;
"Kendi payıma, bugünden itibaren tam anlamıyla tarassut köpeği oluyorum.
Hemen üzerine atlamayın.
Köpekleşmiyorum, sadece "watchdog" oluyorum.
Kelimesi kelimesine çevirirseniz, "gözlem köpeği" oluyorum.
Bir nevi "tarassut" elemanı.
Kim ne yapıyor, kanunu nerede ihlal ediyor?
Bakacağım ve teşhir edeceğim.
Ve işe Türkiye Büyük Millet Meclisi"nden başlayacağım."
(...)
"TBMM, kapalı yerlerde sigara içmeyi yasaklasın.
İçenlere para cezaları getirsin.
Ama bu kanun için kalkan eller, cepten sigara paketi çekmeye, çakmağı çakmağa devam etsin.
"Ele verir talkını, kendi yutar salkımı" nizamı devam etsin.
Buna önce bizzat Meclis"in "tarassut köpekleri" karşı çıkmalıdır.
Toplumdaki bütün tarassut köpekleri, rezervuar köpeklerinden bile daha gaddar şekilde görevini yapmalı, yapmalıyız. Meclis"te olsun, başka yerde olsun, bu kanunu ihlâl edenleri hepimiz ihbar etmeliyiz.
Medyanın tarassut köpekleri de, ihlalcileri, köşelerinde, sayfalarında, ekranlarında teşhir etmelidir.
İlk hedefimiz, sigara yasağını önce Meclis çatısı altında uygulatmak ve bu konuda Yüce Meclisimizi "rol modeli" olmaya davet etmek."
TARASSUT KÖPEĞİ Mİ, SAHİBİNİN SESİ Mİ?
İtiraf edelim, Özkök"ün bu yazısını okuyunca, acı acı güldük... Bir insan ki; ancak bu kadar "zeytinyağı" olabilir!.. Bir insan ki; "hem suçlu, hem güçlü" sözünü doğrulamak için ancak bu kadar çırpınır!..
"Tarassut köpeği" olup, "sigara yasağını ihlal" edenleri gözleyecek ve deşifre edecekmiş!..
"Yasaları ihlâl" edenleri hepimiz "ihbar" ve "teşhir" etmeliymişiz!..
Bu iş, bu kadar basit mi?..
Bir insan, "sigara yasağı kanunu"nu ihlâl etse ne olur, etmese ne olur?.. Hele de, "iskele" kurup, "denizi işgal eden" bir adamın yanında!..
Tamam "sigara yasağı yasası" ihlâl edilmesin de, "içki reklâmı yapma yasağı"nı ihlâl eden kim?..
Sayfalarında "içki reklâmı" yayınlayıp, kitleleri "sarhoşluğa teşvik" edenleri ne yapacağız?..
Onları kim ihbar edecek, onları kim teşhir edecek?!?
Hürriyet"in ve dolayısıyla Ertuğrul Özkök"ün yaptığı, tam da "Ele verir talkını, kendi yutar salkımı" türünden bir çifte standart değil midir?..
Hele soralım;
İşgal ettiği 26 dönümlük belediye arazisi için faiziyle birlikte 3 milyon YTL ceza ödemesi kesinleşmesine rağmen henüz tek kuruş ödeme yapmayan Aydın Doğan"ı kim yazacak, bu vurdumduymazlığı kim ihbar ve teşhir edecek?
Hem "Belediye"nin verdiği cezayı ödememek, hem de aynı Belediye"ye 92 milyon YTL"lik motorin satmak nasıl bir şeydir?.. "Tarassut Köpekleri"nin bu konuda söyleyecekleri bir şey var mıdır acaba?..
Yoksa onlar, "TBMM"yi gözetlemeye" devam mı edecekler?.. Evet, TBMM"yi gözetleyecekler, "sigara yasağını ihlâl" edenleri ihbar ve deşifre edecekler ama, "bağlı oldukları yasaları" paspas gibi çiğneyip "siyasî bildiri" yayınlayan Yargıtay ve Danıştay mensupları ile "Ergenekon terör örgütü" mensuplarını görmezden gelecekler!..
Hiç kimse kusura bakmasın; böyle bir "hedef saptırma" metoduna "Tarassut köpekliği" denmez...
Bunlar, "Sahibinin Sesi"dirler!..
Ve maalesef; medyadaki "tarassut köpekleri"nin çoğu, aslında birer "Sahibinin Sesi"dir!.. Bu yüzden de; "Sahip"ler malı götürmekte ama "köpek"ler başkalarına ve farklı noktalara havlamaktadır!..
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...

Bu yazı toplam 1014 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar