Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Teklif

Bana kalırsa kamu binaları, Meclis, adliyeler, hastahaneler, altgeçitler ve insanların yoğun olduğu her yer nano gümüş ile dezenfekte edilebilir. Bu konu 9 Eylül Üniversitesinin rektörü Prof. Dr. Erdal Çelik’le görüşülebilir.

Mesela, bizim Hekimzade, Muammer Yıldız’ın da bir sisleme yöntemi var. Ayrıca Yalçın Koçak’ta, kekikten elde edilen bir buhur sistemi var. Kayseri’de Prof. Dr. Abdullah Çoban’ın geliştirdiği bir serum var bu Koronavirüs için.

İlle de ABD, İngiltere, İsviçre’nin onayını bekleyeceksek vay halimize. Bade harabul Basra. Kılavuzu karga olanın burnu pislikten çıkmaz. Ya hu Amerikalılar, batılılar bile, bizim batıcılar kadar Amerikancı-Batıcı değiller. Bunlar batıya iman etmiş sanki! Onlar “Keler deliğinden girin” deseler, bizimkiler girecek. Bakın, Amerikalılar bile, bizim örnek aldığımız kendi tıplarından şikayetçiler. Birçok eyalet kendine göre çözüm arayışında. Amerikan tıbbının pahalı, hantal ve başarısız olduğunu yazıp çiziliyorlar. “Amerikan’ın sesi” sayfasına girin “ABD›de Sağlık Sistemi Başarısız”..

“28 Nisan 2014 Carol Pearson” yazın aratın bakalım, görün ne yazıyorlar. Tek haber de bu değil.

Bir an evvel, Anglosakson tıbbına bir yandan devam ederken, kontrollü bir şekilde geleneksel tıp ve ürünlerinden yararlanalım. Türkiye’de üniversitelerde, sektörle ilgili birçok kuruluşta, sağlık ve farmakoloji alanında çok önemli çalışmalar var. Bunları belli merkezlerde dinleyelim, ellerindeki imkan ve stokları değerlendirelim. Yoksa yarın çok geç kalırız.

Bakın Kore günde 20.000 kit test ediyor. Biz bugüne kadar ancak bu kadar test yaptık. Test bekleyen çok sayıda başvuru var. Bu testlerin ortalama sonucu belli. Bu sonuçlar istatistiğe dahil edilmediği için rakamlar düşük gözüküyor. Bu kitler test edilmediği için de ölüm sebebleri başka hastalık üzerinden kayda geçiyor. Onun için bu kitlerin bir an önce aile hekimliklerine gönderilip, bekleyerek zaman kaybedilmemesi ve hastahanelerdeki yığılmaların önüne geçilmesi gerek. Hastahaneler böyle giderse çözüm olmaktan çıkar.

Bakın, hukuka uygun olmayan yasa suç aletidir. “Kamu yararı”na hizmet etmeyen yasa, varlık ve meşruiyet temeline aykırı bir düzenleme olur.

Mesela araç muayene merkezlerinde yığılma var. Bu konuda zorunluluk 3 ay ertelenebilir ve ceza uygulaması kaldırılıp randevu sistemine geçilebilir. Yığılma merkezleri virüslerin en kolay yayılma alanlarıdır.

Burada her şeyi devletten beklemeyelim. Valilikler ve kaymakamlıklar, bölgelerindeki STK’larla işbirliğine giderek, en azından aç-yoksul, işsiz, yalnız yaşayan insanlara insani yardım konusunda bir şeyler yapılması gerek. Cami ve muhtarlıklar, bu konuda imkanı iyi olanlarla yoksulları kardeş aile şeklinde eşleştirebilirler. Esnafımız da yoksullarla ilgili ellerinden gelen kolaylığı sağlamalı. 

Sağlık çalışanlarına ek ödeme yapılmalı. Onlar hep risk altında ve ailelerine yardımcı olamıyor olabilirler. Onların aileleri için ayrıca sosyal destek sağlanmalı. Dostlarla konuşuyoruz da, mesela, kredi kartı borçları bankalarca makul süre ertelenebilir. Esnafın borçları ertelenip, onlara faizsiz ve 6 ay sonra geri ödemeli kredi imkanı sunulabilir. Küçük esnafa doğrudan para desteği yapılabilir (ABD’nin herkese 1000’er dolar dağıtması gibi). (Gıda satan ayakta kalır ama berber, tamirci, terzi vs kalamaz).. Tüm kira, elektrik, su, doğalgaz vs ödemeleri ertelenebilir. (Bunun karşılığında ev sahibine/elektrik-gaz şirketlerine faizsiz kredi sağlanabilir ya da devlet karşılıksız maddi destek sağlayabilir)(Kanada hükümeti bu konuda karşılıksız yardım yaparken, ABD faizsiz kredi ile destek sunmakta), Salgın süresince, işten çıkarmaları en aza indirmek için SGK prim borçları ve vergisi devlet tarafından üstlenilebilir. İşverenlerin işten çıkarma, ücretsiz izin, ücret düşürme vb. uygulamalara başvurması sınırlandırılabilir. Çalışanlara ücretli izin verilebilir. Ücretli izin verilenlerin maaşlarının bir kısmı devletçe karşılanabilir. İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yararlanma koşulları yeniden değerlendirilebilir, fon sadece işsiz kalanlara yardım için kullanılabilir.

Bakın önümüz ekim mevsimi, ne nerede ne kadar ekilecek ciddi bir planlama lazım. İhracaat yok, iç tüketim için özellikle ciddi bir gıda üretim politikasına ihtiyacımız var. Kenevir ekimi ve kenevir tohumundan elde edilecek yağ ve ekstratlar konusunda Allah rızası için gümrükte bekleyen tohumlara izin verin. TİGEM’in kontrolünde, üniversite gözetiminde kooperatifin denetiminde bu tohumlar ısıl işlemden geçmeden içeri girdirilsin. Bu THC ve CBD yasağından vazgeçilsin. Kenevir ekim alanları genişletilip, ekimi teşvik edilsin.

Övünmenin ve dövünmenin alemi yok. Bazan sivrisinek mermer sütunları, hanümanları yerle bir edebilir, tıpkı ebabil kuşlarının fil ordularını yenmesi gibi. Gazab gelirse, hiç kimse ve hiçbir tedbir çekirgelerle, rüzgar ya da yağmur damlaları ile bile başedemez. Kimse kimsenin gücünü test etmemeli.

Sabır, dua ve tevekkül.

Bu yazı toplam 792 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar