Abdurrahman Dilipak
Tekrar İş Bankası
Yıllardır İş Bankası’nı yazıp konuşuyorum. Defalarca bu konu ile ilgili yargılandım. Gelinen noktada çok şükür Erdoğan bu işe el attı. Bana kimsenin bir şey sorduğu yok ama yine de ben bildiklerimi, düşündüklerimi bir kez daha kısaca yazayım: Bu konuda Meclis Başkanı, Başbakan, Maliye Bakanı, Diyanet İşleri Başkanı, Merkez Bankası yetkilileri çalmadığım kapı kalmadı. Nasip bugüneymiş. İş Bankası meselesi, sadece Hindistan Hilafet Fonundan gelen paraların Mustafa Kemal tarafından İş Bankasına aktarılması ve bu hisselerin kendi ve arkadaşlarının üzerine tescilinden ibaret değil. Bu işi takip edecek kişiler, bu konuda Hindistan’daki ve Pakistan’daki büyükelçiliğimizden Hindistan Hilafet Fonunda bu konu ile ilgili kayıtları bulup göndermeleri sağlanmalı. Bu işin içinde bir de İttihat Terakki tarafından kendi kurdukları İtibarı Milli Bankasına hazineden aktarılan paralar var. Bu konu iyi incelenmeli, çünkü İş Bankası, İttihatçıların İtibarı Milli Bankası modeli üzerine kuruldu. İtibarı Milli Bankası’nın nakid ve emvali de İş Bankasına devredildi. Hazine’ye ait olan pay bu olmalı. Burada özel kişilerin hissesi varsa onlar da ayrıca hesap edilmeli. Bu bankanın kurucuları Malta’ya sürüldü, sonra geri gelmelerine izin verildi. Bunlar döndükten sonra, Afyon Terakki Bankasını kurdular. O bankanın da para ve malına el konuldu ve İş Bankasına devredildi. Yani o akıl, İş Bankasını bugünkü TMSF gibi kullandı. Daha bitmedi. Bir de Anadolu’daki CHP teşkilatları marifeti ile Anadolu’daki iş adamlarından paralar toplandı. Hem bu bankaya ortak olacaklar. Hem de bu banka onlara kredi verecekti. Bu paraların bazıları CHP il yöneticilerinin üzerinde kaldı ve onlar adına hisse olarak tescil edildi. Bazıları sahiplerine hisse olarak verildi ise de, bunların bazıları banka kasasında muhafaza edilirken, adamlar öldükten sonra bu hisseler birilerinin üzerine geçirildi. Bu konuda doktora yapan arkadaşlar var. Bu konu ile ilgili bir “Finansal Tetikçilikle Mücadele Platformu” var. Onlardan bazıları da sanık oldu. Devam eden davaları var. “Finansal Tetkçilikle Mücadele Platformu”nda, son değerli bir bankacı var. Hem kamu bankacılığını biliyor, hem özel bankacılığı, kredi kartını Türkiye’ye ilk getiren kişi, hem de Katılım Bankacılığını bilen, artık emekli olan bir isim: Demir İnal. Kamudakiler ya da özeldekiler, neden bu arkadaştan yararlanmazlar bilmiyorum. Bankacılık konusunda kendinden en çok yararlandığım kişi bu. Platformla ilişki kuran, İş Bankası ile ilişkili birçok kişi var. Benim bildiği İtibarı Milli ve Afyon Terakki Bankası ile ilgili ellerinde hisse senetleri olan 2000 civarında kişi var ve bunların açtıkları dava devam ediyor. Bu işi takip edecek arkadaşlar, mutlaka bu kişilerin avukatları ile görüşmeli. Bu konuda mağdur edilen CHP’liler de var. Mesela, Mersin’de yaşayan Burhan Ocakoğlu da bunlardan biri. Durumu çok farklı. Madem İş Bankası’na el atılıyor, tarihi gerçekler ortaya çıkartılmalı ve herkes hakkını almalı. Kesinlikle konu hukuki bir zemine oturtulması, bu konuda taraf olan, görüşü olan herkesten görüş alınmalı. CHP de dahil. Mesela, 12 Eylül sonrası İş Bankasının sermaye tezyidi sırasında, Kenan Evren tarafından Hazineden İş Bankasına aktarılan para da var. 1960 darbesi öncesi, Menderes döneminde İş Bankası ile ilgili yapılan bir düzenleme var. Bu düzenleme ile ilgili belgeler de ortaya çıkartılmalı. Efradına cami, ağyarına mani bir iş yapılmalı. İtibarı Millideki Osmanlı hazinesinin payı hazineye aktarılmalı. Afyon Terakkinin payı hak sahiplerine verilmeli. CHP’lilerin payı CHP’lilere verilmeli, Hilafet Fonundan gelen paralar Diyanete aktarılmalı. Diyanet hisseleri kesinlikle ayrı hesaplanmalı, önce Hazineye aktarılsa bile, Hazine bu payı daha sonra sahibine iade etmeli. Yoksa bu konu ileride yine sorun olur!? Hazineye aktarılacak yayın neması yine Dil ve Tarih Kurumuna verilebilir. Bu iki kurum da belki bir devlet üniversitesi ile ilişkilendirilebilir. Ama bu iki kurum tepeden tırnağa yeniden yapılandırılmalı. Kesinlikle bu konuda İş Bankası ile davalı olanların avukatlarının dinlenmesi ve dava dosyasının incelenmesi gerek. Bu konuda Türk Tarih Kurumu da bir araştırma yapsın. Kesinlikle İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı da dinlenmeli ve İş Bankası arşivleri de incelenmeli. Bu konu aceleye getirilmemeli, geç de kalınmamalı. Belki acil olarak, bankaya yönelik bir tedbir uygulanabilir. CHP de sorun çıkarmamalı. Bu tartışmanın devamı, seçim öncesi CHP’yi tahminlerinden çok daha fazla üzebilir. Öte yandan; Diyanet ve dini vakıflarla ilgili Vakıflar Genel Müdürlüğü de kendi pozisyonları açısından konuyu değerlendirmeleri gerekir. Bana kalırsa, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başkanı olacağı, Yargıtay ve Sayıştay üyeleri ve ihtiyaç duyulan uzmanların da katılımı ile bir muhakkik heyeti, inceleme yapmak ve rapor sunmak üzere tayin edilebilir. Konu ile ilgili bir sivil uzman olarak Demir İnal’dan yararlanılabilir. Diyanete devredilecek hisse ile ilgili bir sorun var. Diyanet dini hassasiyetleri olan bir kurum. Bir riba kurumunun ortağı olamaz. Bu hisselerini nakit ve gayrimenkul olarak alıp, Diyanetin büyük ortağı olacağı ya da tek sahibi olacağı yeni bir katılım bankası kurularak, Müslümanların hukuki statüye sahip olduğu 110 ülkede örgütlenebilir. İş Bankası’nın iştiraki olan kuruluşlardaki payını da muhafaza edebilir. Bu Türkiye için de önemli bir hizmet olur. Tabi, geçen süre içinde dağıtılan kâr paylarından mahrum bırakılmış olduğu için Diyanete ayrıca, enflasyon farkı da gözetilerek bir tazminat da ödenebilir.. Bu hak Hazine ve diğer hak sahipleri açısından da önemli. Selam ve dua ile. Yeniakit