Televizyon ve gazetelerdeki haberlerin “şifre”leri!

"17 Ağustos 1999 depremi"nden önceydi... Bir ara, adeta "kampanya" başlatılmıştı "bazı televizyon kanalları ve bazı gazeteler"de... Beylikdüzü için "kayıyor" diyorlardı... Orasının "heyelan bölgesi"nde olduğunu iddia edip, "riskli" olduğunu söylüyorlardı...
Bununla da yetinmeyip, "uzmanların görüşleri"ne yer veriyorlardı... Onlar da "riskli" diyorlardı; "Orası heyelan bölgesi!.. Milim milim denize kayıyor!"
Ne yalan söyleyeyim;
8-9 yıl boyunca "kooperatif taksidi" ödemiş ve "kiracılık"tan kurtulup, nihayetinde "başımı sokacak bir ev sahibi" olmuş ben bile, paniğe kapılmıştım.
Öyle ya;
"Ya, ev başımıza yıkılırsa!"
"Medya bombardımanı" devam ediyordu;
"Beylikdüzü riskli!.. Kayıyor!"
Hiç unutmam;
O günlerde, "ev"lerini "ölmüş eşek fiyatı"na satıp, kaçanlar oldu... "Emlâk" ve "arsa" fiyatları o kadar düştü ki; "emlâkçı"lar adeta sinek avlamaya başladılar!
Ne gelen vardı, ne giden!..
O kadar "perişan"dılar ki, birbirlerinden "sigara dilenmeye" bile başlamışlardı.
Derken; "deprem"le birlikte bir "darbe" daha yediler... Çünkü, 7.4"lük deprem, herkesi korkutmuştu!..
Kaçan kaçana!..
BİRİLERİ KÖŞEYİ DÖNDÜ!
O dönemin parasıyla "90-100 milyarlık ev"ler, "30-40 milyar lira"ya satılır olmuştu!..
Adeta boşalmıştı Beylikdüzü!..
Sonra, ne mi oldu?..
"Aynı televizyon ve gazeteler"de, bu defa başka bir "kampanya" başlatıldı.
Deniliyordu ki;
"Beylikdüzü temiz çıktı!..
Ne heyelan riski var,
Ne de deprem riski!"
Bu kampanya ile, bu defa "tersine göç" başladı... Gidenler geri dönüyor, "deprem"den korkanlar Beylikdüzü"nü tercih ediyordu!..
Tabiî, biraz "pahalı" bir dönüştü bu!..
Çünkü birileri, "yüreklere korku" salarak boşalttırdığı evleri bedavaya kapatmış, şimdi onları "3-4 misli fiyata" satıyorlardı!..
"Arsa"lar da öyle!..
"Ölmüş eşşek fiyatı"na kapatılan arsalar, şimdi "altın" değerindeydi!..
Adeta para basıyorlardı!..
Köşeyi, birkaç defa dönmüşlerdi!..
Hele bir gazetenin patronu!..
O günlerden sonradır ki;
"Televizyon" ve "gazete"lerde bir "kişi", bir "yer" ve bir "konu" hakkında "kampanya"ya dönüşen haberler yer aldığında, hep düşünürüm;
"Altında ne yatıyor?..
Bir bit yeniği var, ama ne?"
Çünkü bu medya; "üzerine binmeyeceği eşeğin önüne ot atmaz!"
Mutlaka bir "hedef"i vardır,
Mutlaka bir "çıkar"ı vardır!..
Bazen "gaz" verir, bazen "korku!"
Ama, işin ucunda mutlaka bir "rant" vardır!.. Bu rant; bazen "maddi" olur, bazen de "siyasi!"
Bazen "kendi çıkarları" vardır, bazen "birileri"ne "tetikçilik" yaparlar!..
Tabiî, buna da "halkın çıkarlarını savunma" kılıfı geçirirler!
EMEKLİLERE TEZEL KAZIĞI!
Bilmem, hatırlar mısınız;
Bir zamanlar, yine böyle bir "kampanya" başlatmışlardı...
Televizyon ve gazeteler, halka "gaz" verip, bağıra bağıra diyorlardı ki;
"SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşları yanlış hesaplandı!.. Gidin, dâvâ açın!.. Eğer dâvâ açarsanız; hem 2000 yılından bu yana biriken 50 bin liralık zam farkını alır, hem de 600 lira olan emekli maaşınız 1.200 liraya çıkar!"
"Medya"nın ve "CHP"li Ali Tezel"in verdiği bu "gaz" üzerine "emekli"ler büyük bir hayale kapıldı ve başladılar "dâvâ" açmaya!..
Ne yalan söyleyeyim;
Bir "SSK emeklisi" olmama rağmen, "Hükümet"in, bu yükün altından nasıl kalkacağını" düşünmüştüm o günlerde... Öyle ya; hem "milyonlarca emekli" vardı, hem de söylenen rakamlar "astronomik"ti!..
Hem, bir emekliye "50 bin lira zam farkı" ödenecek, hem de maaşları "1.200 lira"ya çıkacaktı!..
Hükümet, "bu kadar para"yı ödeyebilir miydi acaba?.. Ödese bile, "icraat"a para kalır mıydı?..
Ama, "kartel"in ve Ali Tezel"in öyle bir derdi yoktu ki!.. Onlar, "hükümet zor durumda kalsın", iktidara yönelik "destek" ortadan kalksın istiyorlardı!..
Al sana "muhalefet" yöntemi!..
Emekliler "dâvâ" açacak, yargı "lehte" karar verecek ve "Hükümet ile emekli karşı karşıya gelecek"ti!..
Yani, amaç; "emeklilere sahip çıkmak" filan değil, "hükümeti sıkıştırmak"tı!..
Ne var ki; "kapalı kapılar ardında yapılan" hesaplar "yargı"ya uymadı!..
İzmir"de bir emekli, "1.100 lira tutan mahkeme harcı"nı ödeyip, dâvâ açtı!.. Mahkeme, "hayır" dedi... Bu defa Anayasa Mahkemesi"ne gidildi, o da "hayır" dedi!..
Dâvâ açan emekli;
"1.100 lira tutan mahkeme masrafını SGK ödesin" dedi... Bu talep de Yargıtay tarafından reddedildi!..
Ne oldu sonunda?..
"50 bin lira zam farkı, 1.200 lira maaş" hayaliyle dâvâ açan "100 bini aşkın" emekli, "hayal ettiği para"ya kavuşamadığı gibi, "1.100 liralık mahkeme masrafı"nı da kendi cebinden ödemiş oldu!..
KARISINI ALDATAN ADAM!
Kim "kârlı" çıktı bu işten?..
En başta "gazete"ler!.. Çünkü, verdikleri "gaz"larla hem "tiraj"larını arttırdılar, hem de Hükümet"e karşı bir "muhalefet" havası oluşturdular!.. Tabiî, "avukat"lar da kârlı çıktı bu işten!..
"Trilyonlar" kazandılar!..
Karanlık "mahfil"ler ve "odak"lar ise; bir süreliğine de olsa, hükümet aleyhinde "muhalefet rüzgârı" estirdikleri için; ağızları kulaklarına vardı!..
Haa, "CHP"li Ali Tezel"i de unutmayalım... Hani, Kemal Kılıçdaroğlu"nun "Yoksul ailelere 600 TL maaş" projesinin mimarı Ali Tezel vardı ya!.. Hani, "eşini baldızı ile aldatan" ve ona "nafaka" vermemek için "her türlü numaraya" başvuran Ali Tezel vardı ya!.. İşte, "emeklilere gaz" veren ve onları "mahkeme"lere koşturtan da, işte bu Ali Tezel"di!..
"Ali Tezel"in buluşu"(!) ile ümitlenen ve sonunda "hüsran" yaşayan "emekli"ler, "yoksul ailelere 600 TL palavrası"na inanırlar mı, onu bilemem. "Karısını bile aldatan" bir adam, hiç "emekli"leri aldatmaz mı?..
Bildiğim şu ki;
Bu işten bir "kârlı" çıkan da Ali Tezel oldu!.. Çünkü efendim, bu "parlak(!) proce"lerin sahibi Ali Tezel, sonunda "CHP"den aday" olmayı başarmış!..
Tek kaybeden "emekliler" oldu!..
Herhalde, "bir daha Ali Tezel"in gazına gelmeme" konusunda yemin-billah etmişlerdir!..
Ama, geçti Bor"un pazarı!..
Emekliler "nanay" oldu,
Ali Tezel ise "aday" oldu!..
YGS"DE ŞİFRE İDDİASI!
Son günlerde, "malûm basın" tarafından sürdürülen bir "kampanya" daha var!..
Beylikdüzü ile ilgili kampanyanın amacı "halkın hayatını korumak"(!)tı!..
Köşeyi dönen kendileri oldu!..
"Emekliler"le ilgili kampanyanın amacı, "emeklilerin cebini doldurmak"(!)tı!..
Cebini dolduran başkaları oldu!..
Ali Tezel de "aday" oldu!..
Şimdiki "kampanya"nın amacı da, "öğrencilerin haklarını korumak"(!) şeklinde özetleniyor!..
Neydi olay?..
"YGS"de şifreli soru" sorulduğu ve bunun da "bazı öğrenciler" tarafından önceden haberdar edilerek çözdürüldüğü ve böylece "yüzbinlerce öğrenci"nin geleceği ile oynandığı!..
Tam "Ali Tezel"lik bir kafa!"
O, nasıl ki "emeklilerin haklarının gaspedildiği"ni iddia edip onlara "gaz" verdi ise; şimdi de "öğrenci"lere "gaz" veriliyor ki, sokaklara dökülüp "hak" arasınlar!..
Elbette duvara tosladılar!..
Çünkü, sözünü ettikleri "şifre"yi; bir öğrencinin değil "3 saatte" çözmesi, "3 yılda" çözmesi bile mümkün değil!..
Neymiş;
Soruların cevapları "A-1, B-2, C-3, D-4" diye gidiyormuş da 5 sorudan sonrası "A-2, B-3, C-4, D-5" olarak devam edip, yukarı doğru çıkıyormuş!..
Bunu, her öğrenci anlayabilirmiş!..
İyi, hoş da, sormazlar mı adama;
Bu öğenciler "soru" çözmek için mi giriyor sınava, yoksa "şifre" çözmek için mi?..
"Sinüs-kosinüs, tanjant-kotanjant" ve "Logaritma" hesapları yapan "uzman"lar bile "9 saatte" çözmüşler "şifre"yi!..
O da, "iddia"lardan sonra!..
"2 kere 2"nin 4 ettiğini" öğrendikten, yani "sonucu" bildikten sonra, işlemi ben de yapar ve bir şekilde 4"ü bulurum!..
Önemli olan, "şifre"nin varlığını bilmeden o sonuca varmaktı... Şimdi; "40 sorudan 37"sini çözdük" diyorlar. Belli ki, biraz "geri zekâlı"lar... Eğer "normal zekâlı" olsalardı, "şifre"ye göre işaret koyup, "40"ta kırk" yaparlardı!..
HEPSİ DE CHP"YE ÇALIŞIYOR!
Size bir şey söyleyeyim mi;
ÖSYM Başkanı Ali Demir"in "bıyıklı" olmasından hareketle, "şifre"yi çözüp; "Bu iş, Fethullahçıların işidir" deme eblehliğini sergileyenler var ya, hiç kuşkunuz olmasın ki, asıl amaçları "cemaat üzerinden hükümete vurmak"tır!..
Hani, bir "sarı öküz" taktiği vardır...
Bunun "siyaset"teki yansıması şöyledir: "Adam iyi ama etrafı kötü!"
Yani, "adama gücü yetmeyen"ler, onu "etrafı" ile vurmaya çalışırlar!..
Son olayda da bunu yaptılar: "Tayyip Erdoğan iyi ama ÖSYM Başkanı, dolayısıyla cemaat kötü!"
Amaç, araya "nifak" sokmak!..
Şahsen ben, "YGS"de şaibe" olduğuna veya "birilerinin kayırıldığına" kesinlikle inanmıyorum!..
İddialar, "deli saçması"dır!..
Ve hatta, diyebilirim ki;
Daha önceki ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan döneminde "çark"larını döndürenlerin çarklarına "çomak" sokulduğu için, böyle "cayırtı" kopartıyorlar!..
Merak ediyorum;
O zamanki "sınav yolsuzlukları"nda kaç "Beyaz Türk"ün çocuğu" beleşten sınav kazanıyordu acaba?!?
Değilse, bu cayırtı niye?..
Şimdiden söyleyeyim, hazırlıklı olun;
"Seçime 2 ay var" ya, daha nice "iddia"lar atılacak ortaya, daha nice "şaibe"ler uçuşacak havalarda!..
Amaç, "CHP"yi iktidar yapmak" ya, seyreyleyin çıkarılacak "gürültü"leri!..
Size "3 olay" anlattım.
Haberlerde gizli "şifre"leri çözerseniz, "medya"yı da tanımış olursunuz, amaçlarını da!..
Bilmem, anlatabildim mi?!?


BDP, neyin nesi?
"Kilisenin haçına pisleyen karga"yı bir türlü yakalayamayan "papaz" efendi, bir "tavsiye"ye uyup, "karga"nın önüne "peynir" ve "bir kâse rakı" koymuş da, peyniri yiyince içi yanan karga, "su" diye "rakı"dan içince "sarhoş" olmuş da uçamayıp, yakalanmış ya!.. Papaz da ona şöyle demiş ya; "Hıristiyan olsan kilisenin haçına pislemezsin!.. Müslüman olsan rakı içmezsin!.. Söyle be karga, nesin sen?"
Aynı soruyu "BDP"liler"e de sormak lâzım... "Resmî itaatsizlik" eylemlerine devam eden BDP"liler; "Diyanet imamlarının arkasında namaz kılmayın" çağrısı tepki görünce; hem "özür" dilemişler, hem de önceki gün, "kadın-erkek karışık Cuma Namazı" kılmışlar!..
Acaba "hangi imam"ın arkasında namaz kıldılar diye sormayacağım... Hayır, "abdestleri var mıydı?" diye de sormayacağım...
Cevabını merak ettiğim tek soru şu: "BDP Marksist-Leninist bir parti midir, İslâmi duyarlılıkları olan bir parti mi?"
Eğer "İslâmî duyarlılık"ları varsa; başta "imam"lar olmak üzere "insanların canına kıyan" PKK"ya niye gıkları çıkmıyor?..
Eğer "Marksist-Leninist" bir parti iseler, niye "namaz" kılıyorlar?.. Geçen yıl da; "Ya Allah, ya Bismillah önderimiz Abdullah" diye slogan atmışlardı!.
"BDP"liler"e sormak lâzım: "Kimsiniz siz?.. Marksist-Leninist olsanız namaz kılmazsınız!.. Müslüman olsanız, cana kıyanlara alkış tutmazsınız!.. Nesiniz siz?!?"

 

 
akit

Bu yazı toplam 1481 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar