Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Tetikçileri de vururlar!

 

Bu işler böyledir.. Tetikçileri de vururlar..

Cemaat üzerinden iktidara karşı açık ve topyekûn bir savaş başlatıldı..

Maksat iktidarı da yıpratmak, cemaati de..

Çünkü cemaat çok yıprandı. Cemaat içinde farklı dengeler oluştu.. Dahası köksüz bir hareket olarak balon gibi büyüyor. Obez bir hareket.. Hepsinden önemlisi deşifre oldular..

Bu projenin moderatörleri, vakit geç olmadan cemaat üzerinden iktidara karşı bir operasyon yapıyorlar. Bir taşla iki kuş vuracaklar.. Hem iktidarı yıpratacaklar ve hem de iktidar eliyle cemaati bitirecekler..

Aslında cemaat konusunda derin merkezlerde de bir kafa karışıklığı hakim. Kimine göre, bu iş tek bir cemaat üzerinden yürütülemez.. O zaman diğer cemaat denilen topluluklar dışlanmış oluyor.. Onun için bu cemaat yapısının küçültülmesi, bu sorumluluğun ve imtiyazların diğer grublar arasında pay edilmesi gerekiyor..

Aslında Şerif Mardin ve Ruşen Çakır’a ABD’nin niçin bu cemaata destek verdiğini sormak gerek. Onlar o çevrelerle yakın diyalogları olan isimler..

Mesela CIA ve FBI Cemaat konusunda aynı paralelde düşünmüyor olabilir. FBI’nın cemaatin paralel eğitim grublarından birine yaptığı ziyaret dikkat çekici..

Cemaat sanıyor mu ki, sadece iktidar karşıtı bilgiler kendilerine servis ediliyor. Kendi aleyhindeki bilgi ve belgelerin de iktidara yakın çevrelere servis edilmediğinden emin mi?

Cemaat eliyle iktidarı köşeye sıkıştırmaya çalışanlar aynı şekilde eş zamanlı olarak, paralel bir operasyonla “paralel derin yapılanma”ya da ayar çekiliyor olmasın sakın..

Bir okurum şu mesajı göndermiş. Tabi anlayana sivrisinek saz! “Bir gün hali vakti yerinde, ailesiyle mutlu bir Arap vatandaşın Hindi’si çalınmış.. Babası oğlunun yanına giderek, ‘kalk oğlum bizim hindi çalınmış’ demiş. Oğul ise ‘Ya hu, şimdi bir hindi için bütün mahalleyi mi dolaşacağım boşver’ diyerek yatmaya devam etmiş.. Aradan kısa bir süre sonra bahçede keyif yapan oğlunun yanına tekrar gelerek bu defa develerinden birinin çalındığını söyleyerek bulmasını istemiş. Oğlu yine oturduğu yerden kalkmayıp, zenginliğine de güvenerek: ‘Yahu bir deve için bütün mahalleyi mi dolaşacağım diyerek, giden bir deve olsun’ demiş... Aradan bir süre daha geçince oğul canhıraş koşarak eve gelmiş.. Baba yetiş eve gelirken kız kardeşime saldırmışlar. Yolda perişan vaziyette baygın buldum eve getirdim’ demiş.. Arap yerinden fırlayarak kızının yanına koşarken: “Git o hindiyi çalanları bul’ demiş... Oğlu da ‘baba sen ne diyorsun, kardeşime saldırmışlar. Bu namus meselesi, sen hala hindi diyorsun’ demiş.. Bunun üzerine babası demiş ki: ‘Ha bu bize ders olsun. O gün yapmadın, bari bundan sonra ders olsun. Hindiyi çalanları bulmalısın ki, başkaları yüz bulup sana bunları yapmasınlar..”

Hale bakar mısınız, askeri darbelerden kurtulalım derken şimdi de polis eliyle darbe yapılma planları ortaya çıktı.. Bu olay yolsuzluk ve sex kasetlerinden çok daha vahim bir durumdur. UYAP’a girmeden, amirinden habersiz polis operasyonu yapılabiliyorsa, memleket polis devletine döner.. 7 Şubat’ta polis içindeki derin çete deşifre edilemedi. Bir kaç tayinle geçiştirildi. Bu gün bu derin yapı, yeniden harekete geçti. Bu rejime müdahale yeni bir Ergenekon davası ya da Balyoz davası gibi mütalaa edilerek Emniyet ve Bürokrasi içindeki çeteleşen kadroların tasfiye edilmesi gerekir.. Bu kadar pervasızca memurun amirini bilgilendirmeden yapılan operasyonlar küçük işletmede bile tazminatsız işten kovulma sebebi olurken, devlet kurumunda bu kabul edilemezken bakalım iktidar şimdi ne yapacak..

Bu operasyonun İsrail ve ABD ağırlıklı uluslararası derin bir müdahale olduğunu söylüyoruz.. O zaman bu cepheden gelecek atakları da izlemek gerek. Amerikan hazine müsteşarının Ankara ziyareti de önemli, bu arada Hükümeti Suriye konusunda köşeye sıkıştırmak isteyebilirler ve tabi Türkiye bölgeden gelen paraları yakın takibe almak isteyebilirler..

İsmail Nacar bu gelişmelerle ilgili olarak diyor ki “Fuller ve ekibi, daha doğru bir ifadeyle ABD ve İsrail lobisi, 1980’lerde, ‘İran’ın Türki Cumhuriyetlerindeki etkisini kırmak için’, Türkiye’nin önüne Cemaatin okul projesini koydular. Aynı zamanda bu, Büyük Ortadoğu Projesinin de bir gereği idi. Bazı askeri çevreler buna mesafeli davrandılarsa da, Türkiye’deki ABD ve İsrail lobisine hizmet eden odaklar bu projeye katkı sundular. Maalesef bu lobi, Erbakan’a ve dolayısıyla halkın milli ve manevi değerlerine karşı başlatılan 28 Şubat operasyonunun da arkasında yer almıştı. Bugün ise, yine bu aynı lobi Türkiye’deki derin çevrelerle birlikte, dershanelerin kapatılacağı gerekçesiyle Gülen hareketini devreye sokarak, AK Parti’yi yıpratma kampanyasını başlatmış durumdalar. Parti tabanını içeriden çökerterek, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesini önlemek istiyorlar. Bazı istifalarla birlikte önümüzdeki günlerde çok çirkin iftiraları da devreye sokacaklar.”

Anlayacağınız, bu operasyon terörün bitirilmesini istemeyen, yeni Anayasanın çıkmasına engel olan, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasına karşı çıkan bir lobinin başlattığı, sadece AK Parti’ye değil Türkiye’ye ayar çekmek isteyen uluslararası sistemin derin bir operasyonudur..

Sahi Kayseri lobisi istişaresini yaptı mı, bu olaylardan sonra nasıl bir mesaj aldılar acaba!

Operasyonda kullanılan tetikçileri de, operasyondan sonra vururlar.. Yarış atlarından sütçü beygiri olmaz.. Yaralı yarış atlarını yaşatmazlar!

Selam ve dua ile..

yeniakit

 

Bu yazı toplam 2092 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar