TEVEKKÜL VE TEMBELLİK
Hendek savaşını düşünelim. Rasulü Ekrem (s a v) yaptığı istişareler neticesinde hendekler kazılmasına karar verdi. Binbir güçlüklerle hendekler kazıldı o sıcakta. Açlıktan sahabeler karınlarına taş bağladılar.
Tevekkül; Allah"a güvenme , O"nun hükmünün mutlaka meydana geleceğine kesin olarak inanma , Allah"tan gelene razı olma , kendine ait vazifeyi yaptıktan sonra neticeyi Allah"tan isteme , yeis ve kederden uzak olma manalarını içerir.
İki dünyanın saadetine vesile olan tevekkülün kaynağı hakiki imandır. Çünkü iman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül de ebedi saadeti getirir. Sonsuz saadeti elde etmek yalnız Allah"a dayanmakla olacaktır. Allah"a tevekkülü hakkıyla gönlüne yerleştirmiş bir müslüman her zaman mutlu ve çok rahattır. Kendine düşeni yaptıktan sonra bilir ki; çok merhametli olan Rabbi kulunu sever , kulunu kendisinden daha fazla düşünür ve korur. Gönül huzurunu bozan ise gereğinden fazla hırstır. Gelecek endişesini taşımaktır.
Gereksiz kaygılara düşmektir.
Tevbe 51
" Bize Allah"ın takdir ettiğinden başkası ulaşmaz. O bizim mevlamızdır. Onun için müminler yalnız Allah"a tevekkül etsinler."
Necm 39
"İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır."
ayetleri bize ışık tutmaktadır. İnsan dünya işleri için elinden gelen gayreti sarfeder sonra
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler
inancıyla Allah"a güvenerek takdire teslim olur. Çalışmak tevekkülün şartıdır. Eli kolu bağlı Allah"tan medet beklemek tembelliğin ta kendisidir. Tembellik de haramdır. Hiçbir iş yapmadan Allah"tan bir şey beklemek tevekkül olamaz. Allah kuluna çalışmasını,ilim öğrenmesini, rızkını aramasını, düşmanlarına karşı güç hazırlamasını, istişare etmesini,
dua etmesini sonra da tevekkül etmesini emretmektedir.
Hendek savaşını düşünelim. Rasulü Ekrem (s a v) yaptığı istişareler neticesinde hendekler kazılmasına karar verdi. Binbir güçlüklerle hendekler kazıldı o sıcakta. Açlıktan sahabeler karınlarına taş bağladılar. O günün şartlarında kepçe yok, iş makineleri yok. Tamamen bilek gücü. Kazma küreklerle açılıyor hendekler. Tevekkül sebepsiz olsaydı herkes diyemez miydi: " ne gerek var bu kadar yorgunluğa? Nasıl olsa zafer müminlerin, Allah bize yardım eder. Ne gerek var hendeğe ?" Demediler işte. Ellerinden geleni yaptılar. Canla başla çalışıp cihad edip neticeyi öyle istediler. Sonuçta Allah zafer nasip etti.
Rasulullah (s av )"in hayatına baktığımızda tembelliğe asla yer olmadığını görürüz. Bir hadisi şerifte şöyle buyuruyor:
Hz Ömer (r a)"dan rivayet olunur:
" Allah"a gerektiği gibi tevekkül etseydiniz, kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırırdı. Onlar aç olarak sabah giderler, tok olarak akşam dönerler."
Dikkat edilirse bu hadisi şerifte kuşların yuvalarından çıkıp rızık aradıkları, çalıştıkları, tembel tembel durmadıkları beyan ediliyor. Bu da bize güzel bir örnek. Rasulullah (s a v) ümmetini çalışmaya teşvik ediyor. Miskin miskin yatmaya değil.
Mehmet Akif Ersoy bir şiirinde:
"Allah`a dayandım!" diye sen çıkma yataktan...
Mâ`nâ-yı tevekkül bu mudur? Hey gidi nâdan!
Ecdâdını zannetme asırlarca uyurdu;
Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?
Üç kıt`ada, yer yer, kanayan izleri şâhid:
Dinlenmedi bir gün o büyük nesl-i mücâhid.
Âlemde tevekkül demek olsaydı "atâlet",
Mîrâs-ı diyânetle yaşar mıydı bu millet?
Çoktan kürenin meş`al-i tevhîdi sönerdi;
Kur`ân duramaz, nezd-i ilâhî`ye dönerdi"
Yine bir hadisi şerifte şöyle buyuruluyor:
Halid`in oğulları Habbe ve Sevâ (r.a.) anlatıyor:
Rasûlullah(S A V) birşey tamir etmekte iken yanına girdik. O işte kendisine yardım ettik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Başlarınız kımıldadığı müddetçe rızık konusunda umutsuzluğa düşmeyin. Zîrâ insanı annesi kıpkızıl, üzerinde hiçbir şey olmadığı halde doğurur. Sonra Azîz ve Celîl olan Allah onu her çeşit rızıkla rızıklandırır."
Hakka tam tevekkül edip O"nu her işine vekil tayin edenler bahtiyar olurlar. Zerre kadar dünya ile ilgili kaygı çekmezler. Bütün işleri Hakkın rızasını kazanmaktır.
Dünya bir imtihan meydanıdır. Biz vazifemizi yaparız. Çalışmak, sebeplere yapışmak.
Ama sonu ne olursa olsun Allah"tan bilmek.Hayır da olsa şer de olsa. Unutmayalım ki şer bildiklerimizde hayır ,hayır bildiklerimizde şer olabilir.En doğrusunu Allah bilir. Her işte bir hayır vardır düsturuyla neticeye katlanmak, teslim olmak, müslümanın şiarıdır. Her işimizin sonu mutluluk olacak değil. Tevekkülde de bu beklenmez zaten. Ölüm olur, ayrılık olur, fakirlik olur. O zaman da sabır gerek. Güzel bir sabır.
Müminin hali ne güzeldir. Nimete şükreder belaya sabreder. Her halinde Allah"ı zikre devam eder. Tüm kalbiyle O"na yönelir. En umutsuz görünen zamanlarda bile Allah"a olan güvenini kaybetmez. Kulluğunu elden bırakmaz . Dünyanın ücret meydanı değil hizmet meydanı olduğunu aklından çıkarmaz.
"Kim Allah`tan (emirlerine uymak; yasaklarından kaçınmak sûretiyle) korkarsa, Allah ona (darlıktan genişliğe) bir çıkış yolu ihsan eder. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah`a güvenirse Allah, ona yeter. Şüphesiz Allah emrini yerine getirendir. Allah herşey için bir ölçü koymuştur." (Talâk 65/2,3)
Allah"ın kelamından daha güzeli var mı?
Zeyneb KUL