Merve Kavakçı
Tüketici toplum
Önceki tesbiti bir kere daha hatırlayalım. Demokrasinin olmazsa olmaz şartı olarak görülen ekonomik sistem serbest piyasadır. Bu bir anlamda da şu demektir: halkın kendi kendini idare ettiği, idari konularda toplumla alakalı kararları tek başına aldığı, beğenmediği zaman değiştirebildiği bir yönetim anlayışı nasıl var olabiliyorsa, benzer bir anlayış ekonomik sistemde de var olmalıdır, bunun için de kişilerin diledikleri gibi ekonomik ortama katkı sağlamaları, ektiklerini biçebildikleri, emeklerinin karşılığını yine kendilerinin aldığı bir arenanın oluşturulması şarttır.
Burada asıl odak noktası devletin değil de tüzel ve birey olarak kişilerin ekonomik pastadan pay alabilmeleri, bütün katılımcıların masaya eşit şartlarda oturması, devletin kimin nereye oturacağı konusunda insiyatif alamaması, belirleyici olmamasıdır. Bugün kendi serbest piyasa ekonomisi ile övünen, böbürlenerek diğer ülkelere gösteren kaç ülke gerçekten eşit şartlarda başlatılan bir rekabet oyununu sergilemektedir, bu tartışılır.
Ayrıca serbest piyasa denen alan ne derece serbesttir, ne oranda eşitlikçi veya eşitlikçi değilse adildir, bunlar da tartışılır. Bir an için bu sorunları bir kenara bırakıp gözlemlediğimizde gördüğümüz tablo serbest piyasanın konsumurist yani tüketici toplumu fişeklediğidir. Amerikan ekonomik sistemi bunun en çarpıcı örneklerinden birini teşkil ediyor bugün. Amerikalılar bu haftayı tatil ile geçiriyorlar.
Bizde nasıl ki bayram tatili, önünden arkasından biraz biraz uzatılır ve sonunda ortaya neredeyse on gün süren resmi tatiller ortaya çıkar, benzer bir durum ABD'de de mevcut. Şükran Günü'nün etrafında gelişen tatille haftanın başından itibaren ve hatta geçtiğimiz haftanın sonu itibariyle insanlar seyahat etmeye, çoğunlukla da aile büyüklerinin yanına gitmeye başlarlar. Açıkçası bizdeki gibi bayram tatilini eş dost akraba ile geçirmek yerine tatil köylerinde geçirmek adeti de henüz çok gelişmemiştir.
Olsa olsa bu ülkede yaşayan akrabası pek olmayan, muhacirler belki bu ikincisini tercih edebilirler. Onun dışında Amerikalılar zaten yılda çok az sayıda gördükleri akrabalarını bu vesile ile biraraya getirmiş olurlar. Şükran Günü'nde Hindi yer, kendilerince dindar bir toplum oldukları da göz önüne alınınca, onlara bahsedilen nimetler için "teşekkür" ederler. Şimdi gelelim bunun serbest piyasa ekonomisiyle alakasına"
Şükran Günü, şükretme günü olmaktan çıkmış durumda şu anda. Eğer bir sıfat aranacaksa daha çok israf günü halini almış durumda. Öyle ki normalde bu günün ertesi günü başlayan indirimler, promosyonlar daha da öne çekilip tüketiciye daha makul gösterilmek istenmekte. Resmi tatil olup her yerin kapalı olduğu, insanların zamanlarını aileleriyle geçirdiği Şükran Günü'nde eskiden bu indirimlerden istifade etmek için bir gün beklemek gerekiyordu.
Ancak şimdi öyle kampanyalar yürütülüyor ki yüzde yetmişbeşe ulaşan indirimler bu günün akşamında başlatılıyor mesela. Öyle olunca da insanlar hindi sofrasından tabiri caizse 'haydi bize Allah'a ısmarladık' diyerek AVM'lerin yolunu tutuyorlar. Amerikan halkı her fırsatta tüketmeye yönlendiriliyor. Karadan havadan, bilinçaltına verilen mesajlarda "al! al! al!" deniyor. Aldıklarının ne kadarını tüketiyor o da ayrı bir sorun.
Belki tüketici yerine satın alıcı toplum demek daha doğru olurdu ama, işin bu boyutunu bir kenara bırakırsak, zamanını en çok aldım-verdimle geçiren bir insan güruhuyla karşı karşıya olduğumuzu farkediyoruz. Amerikan hayat tarzı; alışveriş yapmakla özdeşleştiriliyor ve bu da bir devlet politikası olarak gün be gün insanlara işleniyor. Tüketici toplum kendini tüketen toplum anlamına da geliyor.
yeniakit