İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Türkiye yepyeni bir tehditle yüzleşiyor!

Uzun zamandır Karadeniz'e ilişkin yazılar yazıyorum. Özellikle Doğu Karadeniz'in yakın gelecekte Doğu Akdeniz'i andıracak gelişmelere sahne olacağına ilişkin her gelişmeyi izliyor, mümkün olduğunca da paylaşmaya çalışıyorum. "Ukrayna ve Gürcistan'daki Kadife Devrim"lerden Ukrayna merkezli gaz krizine, Gürcistan iç savaşından Bulgaristan ve Romanya'da kurulan ABD üslerine, NATO'nun Karadeniz'e yerleşmesinden Türkiye'nin bölgesel çekincelerine kadar geleceğin Karadeniz'ini ilgilendiren o kadar temel gelişmeler oluyor ki, bunlara bakıp da önümüzdeki yıllarda neler olabileceğini anlamamak mümkün mü?

Dikkatlerin Ortadoğu'ya yoğunlaştığı, Türkiye'nin bütün ağırlığını bölgedeki krizlere verdiği, İsrail'in Gazze'ye yönelik vahşi saldırılarından sonra Irak merkezli yeni bir kriz dalgasının beklendiği bir dönemde Afganistan-Pakistan-Hindistan merkezli sıkıntı dünyanın dikkatini Güney Asya'ya çekecek gibi. Üstelik bizim için bu krizin anlamı; Pakistan'la yakın dostluk, Afganistan trajedisi ve oradaki Türk askerleri ya da Hindistan-Pakistan savaşı endişesiyle sınırlı değil.

Güney Asya krizi Karadeniz'de patlayacak gibi. Sadece Kafkaslar'daki gelişmeler, Ukrayna merkezli sorunlar ya da Balkanlar'daki güç mücadelesi değil. Çok uzaklardaki gerilimler de Karadeniz'i bu kadar önemli hale getiriyor. İşte bu yüzden yeni bir durumla karşı karşıyayız. Bu yüzden Karadeniz'e ilişkin her gelişmeyi dikkatle izlemekteyiz.

Barack Obama'nın bir yandan Müslüman dünyaya barış elini uzatıp diğer yanda İsrail'e tam destek vermesinin, aynı zamanda Pakistan'ı açık hedef göstermesinin yeni yönetimin politikalarına nasıl yansıyacağını yakında görme fırsatı bulacağız. "Pakistan'ı füzelerle vurma", "ABD için en büyük tehdidin Pakistan merkezli olacağı" söylemleri ne kadar gerçekçi sonuçlar doğuracak"

Pakistan yönetimi, Bombay'daki terör saldırısından sonra Afganistan sınırındaki askerini Hindistan sınırına kaydırırken, Hindistan Pakistan sınırlarında füze denemeleri yaparken, ABD ve NATO'nun Afganistan'a en büyük tedarik yolu Pakistanlı gruplar tarafından kesilirken, yüzlerce araç imha edilirken, İslamabad yönetimi "ABD ile terörle mücadele ortaklığına son vereceklerini" açıkladı. Daha önce, Pakistan ve Afganistan kökenli silahlı gruplar ve siyasi partiler tarafından kesilmeye çalışılan, Karaçi limanından Afganistan'a ulaşan tedarik yolunun kapatılacağının işaretlerini verdi.

Paniğe kapılan ABD, Rusya ve Orta Asya ülkeleriyle pazarlığa başladı. Hatta Özbekistan-ABD yakınlaşması yeniden başladı. "Rusya ile anlaştık" iddiası Moskova tarafından doğrulanmadı. Pakistan'dan kesilen tedarik hattı, Rusya ve Orta Asya üzerinden açılmaya çalışılıyor. Ama asıl hat, Karadeniz üzerinden, Kafkasya üzerinden Afganistan'a ulaşacak. "Taliban'la mücadele Karadeniz'de başlar" diye bu konuyu uzun uzun anlatmıştım. Öyleyse Karadeniz ve Kafkaslar'da çok önemli gelişmeler olacak demektir. Bölgenin barış denizi mi yoksa savaş denizi mi olacağını o zaman göreceğiz. Türkiye için yeni ve çok ciddi bir tehdit algılaması söz konusu.

Türkiye ile İran, Trabzon limanının İran'ın ithalat kapısı olması konusunda anlaştı. Artık İran'ın kuzeyi dünyaya bu limandan açılacak. Bölge, Kafkaslar ve Orta Asya için de aynı işlevi görebilir. Barış, işbirliği denizine dönüştürülebilir. Bölgesel ortaklıkların zemini olabilir. Ama Washington merkezli satranç oyununun getirdiği stres, barış ve işbirliğine yönelik bütün girişimleri boşa çıkaracak güçte. Bu yönüyle Karadeniz Türkiye-ABD ve Rusya arasında büyük bir jeopolitik savaş alanı olacak. Bugün İran'ın ithalat kapısı olarak belirlediğimiz Trabzon limanı o zaman savaş gemilerin demir attığı bir yere dönüşecek.

Peki, Afganistan'da başlayıp Karadeniz'e kadar uzanan bu tehlike ne? İki yıl önce NATO karargahlarında ve Washington'ın güvenlik merkezlerinde şu senaryo tartışılıyordu: Pakistan'ın nükleer silahlarının İslamcıların ya da ordu içindeki şahin grubun eline geçmeyeceği garanti altına alınacak. ABD'nin, Pakistan nükleer silahlarını korumak için hazırladığı gizli plan uygulanacak. Pakistan hattı kapanırsa Afganistan'daki ABD/NATO birliklerinin hezimete uğramadan ülkeden çıkarılması için hazırlık yapılacak.

"Afganistan'da durum kötüleşir, çekilmek zorunda kalırsak ve aynı anda Pakistan da kontrolden çıkarsa ABD ve NATO güçleri, Sovyet güçleri gibi, Afganistan'da kapana kısılır" endişesi ile başka koridorlar aranmaya o zaman başlanmıştı. O günden bu yana, terörle mücadele adı altında Pakistan'a saldırılar düzenleniyor. O günden bu yana Pakistan'a alternatif yollar aranıyor. O günden bu yana Karadeniz-Orta Asya-Afganistan hattı üzerinde çalışılıyor. O günden bu yana Karadeniz'e ABD üssü tartışmaları şiddetini artırıyor. O günden beri Türkiye, çok ciddi biçimde kuzeyinden tehdit alıyor.

Afganistan'daki NATO ve ABD birliklerinin kaderi iki ülkenin elinde. Biri Türkiye diğeri Rusya. Türkiye, Karadeniz'de Atlantik baskılarına boyun eğmek yerine bu kartı kullanabilir. Dahası, bugünlerde Ortadoğu'da hissettirdiği etkinliği Karadeniz ve Kafkaslar üzerinden Orta Asya'ya kadar uzatabilir.

Her tehdit algılaması beraberinde stratejik açılımlar da getiriyor. Bu yüzden Karadeniz'i bir Amerikan gölü haline getirmeye dönük dayatmalara boyun eğmek zorunda değiliz. Eğer boyun eğersek, Kırım Savaşı sonrasında olduğu gibi, merkez güçler arasında yem olmaktan başka bir şey kalmıyor geriye.

Türkiye, Hamas konusunda olduğu gibi, Taliban konusunda da bütün itirazlara rağmen bir açılım sunma gücüne sahip. Taliban'ın aynı zamanda bir Karadeniz, bir Türkiye sorunu olduğu apaçık ortada değil mi. O zaman yeni bir Orta Asya çıkışı, yeni bir Afganistan inisiyatifi bekliyoruz.

Savaş isteyenleri Karadeniz'e sokmayalım!

Yeni Şafak

Bu yazı toplam 1320 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar