Merve Kavakçı
Türkiye'de olsa...
Ne ilginç değil mi diyorum içimden... Yer İngiltere. News International, tercüme edersek Uluslararası Haberler adı verilen medya grubunun kendi başına açtığı işler ile çalkalanıyor. Dünya basını da onunla beraber. Olan kısaca şu:
Robert Murdoch'a ait bu medya grubunun sahibi olduğu News of the World adlı gazetede çalışanlar yaptıkları haberleri, hukuki olmayan yollarla edindikleri bilgiler ile hazırlıyorlarmış. 2005 senesinde haklarında başlayan soruşturma iki sene sürdü. Sonuçta müfettişler gazetenin siyasetçilerin, meşhur kişilerin ve İngiliz Kraliyet ailesinin telefonlarını dinlediğini, bu yolla bilgi edindiğini belirledi. Fakat daha sonra, 2011'in temmuz ayında başka gerçekler de ortaya çıktı. Meğer gazetenin telefon dinlemeleri bununla da sınırlı değilmiş. Bir cinayete kurban giden Milly Dowler adındaki küçük kızın yaptığı görüşmeleri de dinlemişler. Amerika'daki 11 Eylül olaylarının İngilizler için benzeri, muadili gibi görülen 7 Temmuz saldırıları -ki hatırlarsanız 11 Eylül'den yaklaşık bir sene sonra Londra metrosundaki patlamalar İslam'a yaftalanmıştı da İngilizler milletçe yas tutmuşlardı. Tabii bu olay ABD'de olmadığı için 11 Eylül saldırıları kadar dünyaya benimsetilmemiş, tanınırlığı ulusal çevrenin dışına çıkmamıştı-nın mağdurları durumunda olan aileleri de dinlemeye almışlar. Ayrıca Afganistan'da, Irak'ta vesair yerlerde olan İngiliz askerlerinin ailelerinin telefonlarını da dinlemişler. Olayların patlak vermesiyle gruba ait birçok gazete kapatıldı, Murdoch'un yapmaya hazırlandığı yeni iş antlaşmaları da iptal edildi. İngiliz başbakanlığının da desteğiyle derinleştirilen soruşturmalar sonucunda medya-siyaset-emniyet üçgeninden art arda istifalar geldi. Dow Jones'un başındaki kişi, gazetenin baş sorumlusu, hukuk danışmanının yanısıra, Londra Metropolitan emniyet müdürü de istifa etti. Uluslararası Haberler yetkilileri tutuklandı. Medya patronu Murdoch ve oğlu ifade vermeye çağırıldı. Devam eden süre içerisinde eski başbakan Tony Blair ile Murdoch'ın yakınlığı ve dolayısıyla başbakanlığı döneminde çıkan haberlerle ilgili medyayı yönlendirip yönlendirmediği gündeme getirildi. Tony Blair de bu amaçla ifade vermeye çağırıldı, sorgulandı. İfadeye gelmesinin ardından çıkışta toplanan halk tarafından protesto edildi. Bu yazıyı kaleme aldığım dakikalarda da bir önceki başbakan Gordon Brown İngiliz Yüksek Mahkemesi tarafından sorgulanıyordu. Brown'ın görevde olduğu dönemde henüz üç aylık olan oğlunun kronik bir hastalıktan muzdarip olduğunu Murdoch'ın gazetesi halka duyurmuş, Brown ailesi daha kendi akrabalarına, yakınlarına bile bu durumu açıklamamışken haberlerin medyada yayınlanmasından dolayı zor duruma düşmüştü. Meğer gazete Brown'ın çocuğunun tedavisinde görev alan bir sağlık görevlisini rüşvet karşılığında konuşturmuş. Şimdi Brown kimsenin özel hayatına böyle bir müdahalede bulunmasını kabul edemeyeceğini söylüyor.
Ne ilginç değil mi... İngiltere bütün bunlarla çalkalanıyor. Dünya medyası olayları takip edip bildiriyor. Orada istifalar... Ama Türkiye'de çıt yok. Bütün bunlar bir de İngiltere'de değil Türkiye'de olsa -ki oluyor ki oluyor yıllardır on yıllardır oluyor- hiçbir şey değişmez. Çünkü çok normal. Çünkü sanki olması gereken bu. Ahlaki olmayan tavırları bu derece içselleştirmiş bir sistemimiz var. Belki de İngiltere'de olanlar onun için ilgimizi çekmiyor. "Ne var ki bunda" diyenler az değil. Ne üzücü.
Not: Değerli şair, gazetemiz yazarı Sayın Abdurrahim Karakoç'u ebediyete uğurladık. Mekanı Cennet olsun. Entüm lena selef ve inna inşaallahü bikum lahikun.
yeniakit