Başbakanlığa ait olduğu söylenen bir otobüs yüzünden feribotta 20 dakika bekletildiği için AK Parti hükümetine savaş açan ünlü şovmen Mehmet Ali Erbil, Vatan gazetesine verdiği beyanatta demiş ki:

"Televizyonlarda dekolteler azalıyor. Görünmeyen bir sansür varmış gibi. 20 yıl önce bu ülkede Tutti Frutti yayınlanıyordu."

Başbakanlığa ait otobüs meselesini bilmem, ama dekolte konusunda böyle bir eleştiriyi hak etmiyor hükümet.

TRT'deki eğlence programlarına bakıyorum da, "Hanım sunucu ve sanatçılar için dekolte mecburiyeti mi var?" diye sormadan edemiyorum (AK Parti yanlısı bazı özel televizyonlarda haber sunucusu hanımlar bile dekolte giyiyor).

Dahası, dekoltenin kitabını yazan, seksi olmayı ve vücuduna baktırmayı sevdiğini söyleyen, zaten adından da en çok "seksi"liği ile söz ettiren şarkıcı Hadise, TRT tarafından baş tacı ediliyor.

'Kılık-kıyafet konusunda özgür olduğunu' bilhassa vurgulayarak, Eurovision Şarkı Yarışması'na Türkiye'yi temsilen Hadise'yi gönderiyor TRT.

Muhafazakar kadroların bir 'seks sembolü'ne elçilik vazifesi verebilecekleri 20 yıl önce kimin aklına gelirdi?

Mehmet Ali Erbil niye ağlayıp sızlıyor anlamıyorum, zil takıp oynaması lazım.

Dahanın dahası da var:

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Hadise için "yeni yüzümüz olabilir" diyor.

Yeni yüzümüz" Türkiye'nin seksi yüzü...

Daha ne olsun, Mehmet Ali Bey?

Günay'ın Hadise'yle ilgili şu sözü de dikkate değer:

"Tarkan'daki o dinamizmin, cıvıltının benzeri onun müziğinde ve fiziğinde de var."

Fizik deyince"

Hadise, "My Body" (Benim Vücudum) adlı şarkısı için çektiği klipte bir robotla 'içli dışlı' oluyormuş.

Çağ atlayan Türkiye'nin tanıtım afişleri için harika bir resim, değil mi?