Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Türkiye'ye fren

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, çekmediyse ben getirmiş olayım. Bir süredir, CHP’nin ağır topları veya CHP’lilikle özdeşleşmiş kişilerden ziyade yeni bir kaç yüz, Hayır oylarını savunuyor konumda. Ekran önündeki konuşmalarında neden hayır verilmesi gerektiğini direkt olarak ifade etmekten ziyade dolaylı olarak dile getiriyorlar. Sanırım bu yeni yüzlerle amaç halk arasında CHPye karşı oluşan reaksiyonu minimalize etmek ve tarafsızmışçasına konuşuyor gözüken bu kişiler vasıtasıyla CHP’ye ve hayır’a sempatizan üretmek. Kılıçdaroğlu ve Baykal gibi öndeki CHP’liler bir tarafta çalışırken diğer yanda da bu yeni sınıf hayır’ı benimsetmeye gayret ediyor. Bu kişiler CHP’lilik damgasını henüz yememiş gibi, usturuplu bir dille konuşmaya özen gösterip adeta Kılıçdaroğlu’nun referandum öncesi iç eğitimde verdiği uyarılar çerçevesinde ağır ağır, yumuşak bir tonda sakin sakin Hayır’ı gerekçelendiriyorlar. Ancak biraz da komik oluyorlar. Trajikomik de denebilir. Mesela bir tanesi, 2014’ten bugüne fiili olarak bu başkanlık sisteminin uygulandığını dolayısıyla da 2014 ile 2017’yi mukayese ettiğimizde Türkiye’nin fakirleştiğini dolayısıyla hayır verilmesi gerektiğini söylüyor. Bu arada, yaşanan terör eylemlerini, darbe girişimlerini ve 15 Temmuz kalkışmasını hiçe sayarak düz bir mantık yürütüyor. Ses tonu ve mimikleriyle adeta seyirciye yalvarır konumda ikna gücünü devreye sokuyor. Aynı düz mantıkla, aynı zaman dilimi içerisinde yani 2014-2017 aralığında yapılan yatırımları, açılan yeni iş alanlarını, hain FETÖ kalkışmasına rağmen değil ayakta kalmak, ülkenin koşar vaziyette ilerleyişini hesaba katmıyor, o konuda sessiz kalıyor.

Kılıçdaroğlu’ndan daha kıvrak zekâlı ama. Eski lider Baykal’dan da öyle. Zira lafının nereye gittiğini bilmeyecek durumda değil. Semalarla, resimlerle kendini izah etmeye çalışıyor. Frenden söz etmiyor mesela. Kılıçdaroğlu’nun bugünlerde ağzına pelesenk ettiği Türkiye’ye fren olma ihtiyacı yine CHP’nin başça özelliğine atıfta bulunur nitelikte. CHP lideri aslında sadece halka partisinin ne işe yaradığını hatırlatmış oluyor. Fren olmak. İnsanımıza fren olmak, milletimize fren olmak. Yaşlıya fren olmak. Gence fren olmak. Giden arabayı durdurmak misali geriye asılmak. Engel olmak. Müşkülat çıkartmak. Kılıçdaroğlu’nu dinlerken insanın içinden “üzülmeyin Sayın Kılıçdaroğlu, zaten fren görevi görüyorsunuz CHP olarak” diyesi geliyor. Halktan yana, Hak’tan yana olan her şeye bilfiil fren olmaktır CHP’nin varlığının en temel sebebi.

Tek parti dönemindeki frenlerinden bahsetmeye gerek yok diye düşünüyorum. Daha sonra ise halkın teveccühünü tek başına kazanamayan bir CHP ve bilumum türevleri kimi zaman iktidar ortağı olmuş ve kimi zaman da muhalefet olmuştur. Ama ister koalisyon ortağı ister muhalefet olsun CHP her daim fren vazifesi görmüştür. İktidar’da yapılacağa fren, muhalefette iktidarın yapacağına fren.

İnsan hakları, sivil özgürlükler, kalkınma, hangi konu olursa olsun dönen tekere çomak sokmak CHP’nin birincil vazifesi olmuştur. Unutanlar tekrar okusunlar, Özal neler çekti bu zihniyetten. Tam bir şey geçirecek, Anayasa Mahkemesinde soluğu alan bir CHP. Tam ülkenin önünü açacak bir atılım yapacak, kollarından tutan bir CHP zihniyeti.

Bütün bunlar bilinçli bir duruşu temsil eden hal ve tavırlar. Bu toplumda yerini bulamamışlık var CHP’nin muzdarip olduğu. Sırtında ısrarla taşıdığı tarihi yükünü bırakmamakta ısrar ederken bir yandan da tehlikeli sularda yüzüyor. Tehlike yüzme bilmediğinden, yoksa suyun derin olduğundan değil. Ne üstüne vazife senin “Peygamber” üzerinden teşbihte bulunmak. Böyle yüzünüze gözünüze bulaştırırsınız sonra…. Bir taşla bir kaç kuş vuruldu ama kuşlar sizin değil. 

yeniakit

Bu yazı toplam 768 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar