Hasan Karakaya
Uzman tavsiyelerine inat... Buyrun, “abur-cubur” bir yazı!
Hani, “Ramazan boyu oruç tutanlara tavsiyeler”de bulunan “uzman”lar derler ya;
“Abur-cubur yiyip de,
Midenizi bozmayın!”
Ama biz ne yaparız;
“Şeker” verilse alırız, “çikolata” tutulsa geri çevirmeyiz, “tatlı” ikram edilse, hemen kaşık-çatal batırırız...
Sofraya oturduğumuz zaman da;
“Kıtlıktan çıkmış gibi” saldırırız!..
Sonra ne olur?..
“Mide”ler yanmaya, “tansiyon” fırlamaya, “şeker” yükselmeye başlar!..
Uzman, ne derse desin;
“Abur-cubura devam!’”
AK PARTİ’Yİ KİM İTTİ?
Ben de, her “Ramazan sonrası” hepimizin yaptığı gibi “abur-cubur” bir yazı yazıp; “midelerinizi değil” ama, “kafalarınızı karıştırmak” ve de“beyin konforunuzu” biraz bozmak istiyorum!..
“Koalisyon”dan başlayalım...
Ama, bir “fıkra” ile!..
Havuz kenarında duran bir adam, bir anda kendini “havuzun içinde”bulmuş!.. Olacak ya; o anda “boğulmakta olan bir adamı” kurtarıp, çıkmış havuzdan!..
Alkış... Alkış!.. Alkış!..
“Sen büyük bir kahramansın” deyip, adamı almışlar omuzlara!..
Adam ise, sormakta;
“Beni havuza kim itti?”
AK Parti’nin durumu da bu!..
Başta Aydın Doğan medyası ve iş çevreleri olmak üzere; “CHP’ye daha yakınız” diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu alkışlıyorlar... Tam bir“kahraman” muamelesi çekiyorlar!..
Başbakan Ahmet Davutoğlu, herhalde şu soruyu soruyordur;
“Beni CHP’ye kim itti?”
Öyle ya; “AK Parti tabanı”nın istediği “MHP ile koalisyon” idi... Ama, Devlet Bahçeli, “ben yokum” dedi... HDP ise, daha 7 Haziran akşamı, “AK Partili her formüle kapalıyız” mesajı verdi!..
Dolayısıyla;
AK Parti, “Resmen ve alenen CHP ile koalisyon yapmaya itildi!”
İyi ama, bu nasıl olacak?..
AK Parti ile koalisyon yapan bir CHP; apar-topar Suriye’ye gidip; “Esed’le Şam hatırası” çektirmeyeceğini garanti edebilir mi?.. AK Parti’nin; “kendi halkının katili” dediği, “zalim” dediği, “diktatör” dediği Esed’e, CHP de aynısını söyleyebilecek mi?..
Mısır’da Sisi’nin yaptığı darbeye “darbe” diyebilecek mi?..
Daha önceleri; “Çözüm için İmralı bile muhatap alınabilir” diyen birKılıçdaroğlu; bugün, “CHP sürecin içine çekilmek isteniyor” deyip de, kendi önerileri olan “Çözüm Komisyonu” teklifini geri çekiyor ise, böyle bir Kılıçdaroğlu’na ne kadar güvenilebilir?..
Aynı Kılıçdaroğlu; bir “AK Parti-CHP koalisyonu” kurulduğunda; sırf“Beştepe Külliyesi’ne gitmemek” için, “Ben Başbakan Yardımcısı olmayabilirim” diyorsa, böyle bir adam ne kadar ciddiye alınabilir?..
Şu hâle bakın;
“MHP ile koalisyon” olursa, Devlet Bahçeli’ye, “Sen Başbakan ol” diyen bir Kılıçdaroğlu, AK Partili koalisyonda, “Başbakan Yardımcısı” olmaya bile yanaşmıyor!..
Böyle bir Kılıçdaroğlu’na;
Gel de güven!..
HİMMET PARASIYLA ATEİSTE İFTAR!
Akşam’dan Emin Pazarcı, önceki günkü yazısında, Paralel Yapı’yı eleştirip;“Himmet paralarıyla ateistleri besliyorlar” dedi...
Aydınlık’tan Sabahattin Önkibar ise, Zaman yazarı Ali Bulaç’a seslenip;“Boşuna ajan arama!.. Ajan, işte bu fotoğrafta” diyerek; Zaman Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ile “Ateist” olduğunu deklâre edenGökçe Fırat’ın “iftar yemeğindeki fotoğrafı”na işaret etti!..
Peki, Gökçe Fırat kim?..
Ekrem Dumanlı’nın, “5 yıldızlı bir otelin iftar sofrasında ağırladığı” bu ateist; Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’ne “sefil adam” diyen bir adamdır!..
Gökçe Fırat denilen bu adam;
“Ordu Göreve” pankartı açan ve o pankartın altında Kemal Gürüz veKemal Alemdaroğlu gibi adamları yürüten adamdır!..
Ekrem Dumanlı ise, böyle “ateist” ve “darbeci” bir adamı, “gariban Müslümanlar”dan toplanan “Himmet” paralarıyla, “5 yıldızlı iftar sofraları”nda ağırlıyor!..
Hele söyleyin... Emin Pazarcı; “Müslümanlardan topladıkları paraları, Müslümanlara sövenlere yediriyorlar” demekte haksız mıdır?..
Sabahattin Önkibar; “Ekrem Dumanlı-Gökçe Fırat fotoğrafından sonra, Ali Bulaç’ın, İslâmcı ajan diye orayı-burayı ima etmeye hakkı var mıdır?” diye sormakta haksız mıdır?..
Taksim’deki “Gezi kalkışması”nda “Gezi Zekâlı”lara destek veren,Validebağ Camii’nin temeli atılmak üzereyken “Ezan sesi duymak istemiyoruz” diyen “Cami düşmanları” ile elele veren Zaman gazetesi, en sonunda “Ateistlere de iftar yemeği verdi” ya, daha ben ne diyeyim!?!..
Demek oluyor ki;
Bunlar, değil “ateist”lerle, “Şeytan”la bile işbirliği yaparlar!..
Huu, Cemaat!.. Duydunuz mu?..
Siz “maklube”ye talim,
Onlar “5 yıldızlı sofralar”da!..
Hem de, “sefil adam”larla!..
GEZİ’Yİ DÜNYA KORUYOR!!!
“Paralel Yapı” demişken...
Malûm, Danıştay; “Taksim’deki Gezi Parkı’na Topçu Kışlası yapılması kararı”nı daha önce “iptal” etmişti!..
Şimdi ise;
“İptal kararını kaldırdı!”
Yani;
“Topçu Kışlası yapılabilir!”
Vayy, sen misin bu kararı alan?.. Sen misin “Topçu Kışlası” yapılmasına yeşil ışık yakan?..
“Taksim Dayanışma Platformu” ayağa kalktı!.. “Paralel’in tetikçi Taraf”ında yer alan gazetenin manşetindeki ifadesiyle; “Aklınızdan bile geçirmeyin” dediler ve eklediler;
“Gezi Parkı, sadece İstanbul ve Türkiye’nin değil, artık dünyanın koruması altındadır!”
Çok doğru!..
“Gezi, dünya korumasında!”
Niye olmasın ki?!?..
Taksim Dayanışma Platformu’nu ve “tetikçi” ve “taşeron” olarak kullanarak; “3. Köprü yapılmasın!.. 3. Havalimanı’ndan vazgeçilsin!.. Kanalistanbul Projesi rafa kaldırılsın!” dedirten, bu “dünya”(!) değil mi?..
Elbette koruyacaklar “Gezi Zekâlı”ları!.. Elbette sahip çıkacaklar!..
“Türkiye ayağa kalkamasın!.. Dizlerinin üzerine doğrulup, yürüyemesin!.. Hele hele 3. Havalimanı ile Frankfurt Havalimanı’na rakip olamasın!.. 3. Köprü ile çağdaş İpek Yolu’nu hayata geçiremesin!” diyen bir dünya; elbette koruyacak “Gezi Zekâlı”ları!..
Onlardan daha iyi;
“Dublör” ve “taşeron” mu bulacaklar!?!..
AYAKKABI KUTULARI VE REZİDANS!
Dün, Ali İhsan Karahasanoğlu kardeşim de yazdı...
“Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evinde bulunduğu ileri sürülen Ayakkabı Kutuları’ndaki para, 2.5 milyon dolardı... Hadi benden de 1 milyon dolar!.. Ne etti?.. 3.5 milyon dolar!..
Süleyman Bey’le benzer yaşlardaki sıradan bir diş tabibinin, yani Gamze Akkuş İlgezdi’nin, bir yıl önce Four Winds Rezidans’ta aldığı 3 rezidansın bedeli ne kadar?..
O da 3.5 milyon dolar!..
Dikkat buyurun..
Didim’i, Bodrum’u.. Ayvalık’ı.. Buz Rezidans’taki 40 daireyi falan katmıyorum.
Sadece 2014 Haziran’ında Taşyapı’dan satın alınan, üç rezidansı baz alıyorum...
Bir tarafta Türkiye’yi çalkalayan.. Tüm gazetelerin manşetlerinde günlerce, aylarca, yıllarca yer alan bir para.
Diğer tarafta, miktarı aynı.. Ama sadece Akit ve birkaç muhafazakar gazetenin manşetinde sorgulanan para..
Şimdi söyler misiniz, Paralel yapının gazeteleri, televizyonları.. Hürriyet’ler, Milliyet’ler, şunlar bunlar...
Halkbank’ta mı yanlış yaptılar?
Yoksa, bugün İlgezdi dosyasına uzak durarak mı yanlış yapıyorlar?”
SEN GAZETECİ OLSAN!
Aynı konu, Star’dan Murat Çiçek’in de gündemindeydi...
Murat Çiçek, önceki günkü yazısında; Ertuğrul Özkök’e soruyordu:
“Aydın Doğan’ın ceset yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, gazetecilik öğretmeye çalışıyor ya “Milli Medya”ya.
Önce kendi bi öğrensin gazeteciliği.
Devlet memuru, Diş hekimi, CHP’li bir vekil, nasıl 20 rezidans sahibi olur?
Aynı vekilin 4 yaşındaki kızı nasıl milyon dolarlık villa ve arazi sahibi olur?
Bu vekilin mensubu olduğu partinin genel başkanının kızı, “tesadüf” ki aynı rezidansta nasıl daire sahibi olur?
O parti liderinin özel kalem müdürünün kardeşi aynı rezidansta nasıl daire sahibi olur?
Yeni Akit’ten Kenan Kıran yazmış. Yolsuzluğu araştıran hakim ve savcılara nasıl ev verildiğini anlatmış.
Bunlar haber değil mi ey Hürriyet gazetesi?.. Bak senin beğenmediğin “milli medya” bunları yazarken sen adeta “buz” kesiyorsun. Sonra da kalkıp ona-buna gazetecilik öğretmeye çalışıyorsun.”
Murat, sormakta haklı...
Sahi, bizleri “magazin gazeteciliğini bilmemekle” itham eden Ertuğrul Özkök’e sorulmalı değil mi;
“Ezilenlere(!) mesaj” veren Gamze İlgezdi’nin “sol eli”ni havaya kaldırırken, bir yandan da “Rezidans Kraliçesi” seçilmesinin, hadi “haber değeri yok”(!)tur, peki “magazin” değeri de mi yoktur?..
İLLÂ FRİKİK Mİ VERMELİ?
Ne “servet”miş be!..
Ne “ayakkabı kutusu”na sığar, ne “kasa”ya!.. Meksika’daki “uyuşturucu tüccarları”nda yakalanan “bir oda dolusu para” bile, “İlgezdi’lerin serveti”nin yanında, inanın ki “çerez parası” kalır!..
Hadi, söyle Ertuğrul;
Bu da mı “magazin” olamaz?..
“Kutu!.. Saat!.. Kasa!” gibi, tümü “yalan” haberlerin “haber değeri” vardır da, “Rezidans Kraliçesi ve kocasının serveti”nin, tek sütunluk olsun haber değeri yok mudur?..
Gamze Hanım’ın, hiç olmazsa “magazin haberi” olabilmesi için; Aydın Doğan’ın ifadesiyle, illâ “frikik” vermesi mi gerekiyor?..
Zaten vermiş “frikik”ini!..
“Servet” ortada!..
“Mal” meydanda, “mülk” meydanda!..
Hâlâ niye yazmıyorsunuz?..
Kemal Kılıçdaroğlu’nun suskunluğunu anlarım da, siz niye “Buz”kesiyorsunuz?!?..
.....
Neyse... Ben, yine de “doktorların tavsiyesi”ne uyup, daha fazla “abur-cubur”la doldurmayayım beyinlerinizi!..
Bugünlük, bu kadar “haber” yeter!..
Siz, siz olun;
Yine de “abur-cubur” yemeyin!..
********************************************************
Rezidans sahibi hakim, savcı ve gazeteciler kim?
Haber Müdürümüz Kenan Kıran’ın haberlerinden; “Battal-Gamze İlgezdi çifti”nin ne kadar “rezidans”, ne kadar “villa” ve “arsa” sahibi olduklarını öğrendik!.. Artık, “4 yaşındaki kızları Turnam”ın da, “henüz 1 yaşında iken rezidans ve villa sahibi olduğunu” öğrenmiş bulunuyoruz!..
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kızı Zeynep’in de “Buz Rezidans’ta bir dairesi”nin bulunduğunu, Mısır’daki sağır sultanlar bile duydu!..
Şimdi soru şu: “Kat karşılığı arsa” verilir gibi, Zeynep’e de “Gamze Hanım’ın milletvekilliği karşılığında” mı verildi o rezidans?!?..
Kenan Kıran, son olarak; “Battal İlgezdi’nin, hakim, savcı ve gazetecilere de, sus payı olarak lüks daireler verildiğini” haberleştirdi!..
Peki, kimdir bu “hakim”ler, kimdir bu “savcı”lar?.. “Battal İlgezdi dâvâsına takipsizlik” verenler midir?..
Kimdir o, “lüks daire” sahibi yapılan “gazeteci”ler?.. O daireleri “uygun(!) şartlar”da mı aldılar, “avanta” olarak mı verildi?..
“Beslendikleri” ya da “yemlendikleri” için mi yazamıyorlar “Rezidans skandalı”nı?!?..
“Askere ilişik, askerin sözcüsü” olan gazetecilere “embedded” derler!..
Acaba, “Battal’a bitişik”lere ne denir?
yeniakit