Hasan Karakaya
Vaatler güzel, hizmet güzel... Biraz da “vatandaşın sesi”ne kulak verilm
7 Haziran seçimlerine, şunun şurasında “38 gün” kaldı... “En canlı parti, AK Parti” olmasına ve Başbakan Ahmet Davutoğlu mitingden mitinge koşmasına rağmen, toplumda bir “heyecansızlık” hakim...
Bu heyecansızlık; “Nasıl olsa AK Parti tek başına iktidar olacak... CHP de MHP de bir varlık gösteremeyecek” düşüncesinden mi kaynaklanıyor, yoksa topluma; “Paralel Yapı’nın, Türkiye’nin istiklalini ve istikbalini tehdit ettiği” gerçeği, yeterince anlatılamıyor mu?..
Açık söylemek gerekirse; “Toplumun damarı” yakalanamadı!.. “Heyecansızlık”, bu yüzden!..
Meselâ, “Paralel’in KPSS hırsızlığı” ya da “Paralelci hakimlerin hukuka sabotajı” yeterince anlatılsa ve “Paralelciler hayatta kaldığı sürece, sizlere yaşama hakkı vermeyeceklerdir” denilse, bu da “örnek”leriyle anlatılsa, millet; “tehlike ve tehdidin büyüklüğünü” herhalde anlayacaktır!..
MARDİN’DEKİ KESİNTİLER!
Sadece bu da değil; “Halkın şikâyet ettiği” konuların üzerinde de ciddiyetle durulmalı ve gerekli tedbirler bir an önce alınmalıdır!..
l Meselâ, Mardin’de sık sık “elektrik kesintileri” yaşanıyor... AK Parti Mardin adayları; neredeyse “HDP” ile değil de, “elektrik idaresi” ile yarışıyor!..
“Biz Kürt olduğumuz için mi elektriklerimiz sık sık kesiliyor?” diye soran vatandaşlara, AK Parti adayları ne desin?!?..
Trafoya “kedi” değil ama, herhalde “elektrik idaresi” giriyor!..
Acilen çözüm bulunmalı!..
BU EMEKLİ NE YAPSIN?
l Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, ekranlara çıkıp, gerçekten çok güzel açıklamalar yapıyor... Hem “Hükümet’in son 12 yılda yaptıklarını” fotoğrafları ve belgeleri ile anlatıyor, hem de “seçim öncesi, 100 bin kişiye iş vaat eden ve bunu bilboardlarda ilan eden CHP’li Başkan Mustafa Akaydın’ın, seçimden sonra; “Ben 100 bin demedim!.. 10 bin dedim... Gazeteciler 10 binin yanına bir sıfır daha koyup 100 bin yapmışlar!” sözünü çürütüyor...
Gökçek, “CHP komedisi”ni belgeliyor!..
Bunlar, gerçekten güzel hizmetler...
Ne var ki, ekranlardaki bu konuşmaları dinleyen vatandaş, ASKİ’den kendisine gönderilen “su makbuzu”na bakıyor!..
Gökçek’i dinlerken “yüreği soğuyor” ama su makbuzuna bakınca “cebi yanıyor!”
Nasıl yanmasın ki;
Adam, “30 lira 91 kuruş” tutarında “su” harcamış... Ama, gelen faturada“56 lira 91 kuruş” yazıyor!..
Niye?.. Çünkü; “15 lira 41 kuruş”u “atık su bedeli”dir, iyi mi?..
Hele söyleyin;
“Bin 70 lira emekli maaşı” alan bir gariban ne yapsın şimdi?.. “Apartman aidatı”na mı yetişsin, “elektrik ve su parası”na mı?..
Hele de, CHP; “emekliye 2 ikramiye” vaadinde bulunurken!..
Ne yani; “atık su bedeli” almasan, kıyamet mi kopar?..
Çünkü vatandaş; “önündeki ekrana” değil, “elindeki makbuza” bakıyor!.. O vatandaşı küstürmek, kime yarar?..
İETT, BARUT FIÇISI!
Bir de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bakalım... Şikâyetler hayli çok...
Vatandaş soruyor:
“Büyükşehir Belediyesi’ni Kadir Topbaş mı yönetiyor, yoksa Paralelciler ve Geziciler mi?”
Meselâ, “İETT’de büyük sıkıntı” var!.. Bu sıkıntının “seçim öncesi” artması da, hayli manidar!..
“Talep ve sıkıntılarını” anlatan “sendika temsilcileri” ve “işçi”lere;“Sokağa çıkın, eylem yapın!” diye “kışkırtma”da bulunan “daire başkanları” varmış, iyi mi?..
“İşçileri sokağa dökmek!”
Lütfen dikkat, hem de “seçim arefesi”nde bunu söyleyen adamlar, hâlâ“İETT’de Daire Başkanı”dır!..
Ve bunlara dokunulmuyor!..
“İETT Filosu”nda, “Araç Takip Sistemi” diye bir birim varmış...
Bu birimde, daha önce “168 kişi” çalışıyormuş!..
Şimdi, kala kala “8 kişi” kalmış!..
Bu 8 kişi; o kadar otobüsü nasıl yönlendirsin?..
Bütün dert; “Sistem iyi çalışsın!”
Sistem çalışsın çalışmasına da, “vatandaşın mağduriyeti” ne olacak?.. “Ara durak”larda “otobüs” bekleyen vatandaşa bu zulüm niye?..
ŞOFÖR, HACETİNİ GİDEREMİYOR!
Tamam, “Hareket Büro Amirlikleri” kaldırıldı ve “otobüslerin hareketleri”Merkez’den idare edilmeye başlandı da, yolda “gasp”a uğrayan, “saldırı”ya maruz kalan, zaman zaman “dayak” yiyen şoförle kim ilgilenecek?..
“5 milyon dolar” verip, “Araç Takip Sistemi” kurdunuz da, “otobüs şoförleri”ni niye düşünmediniz?..
Söyleyin hele;
O şoförler, sıkıştıklarında “hacet”lerini nerede ve nasıl giderecek?. Bazı şoförlerin; “pet şişelerde hacet gidermek” zorunda kalmaları, onlara bir“zulüm” değil mi?..
Çoğu filoda görevli 770 kişi, “ihtiyaç fazlası” denilerek İETT’den alınıp,Büyükşehir bünyesine gönderildi... Ki, aralarında “İETT’nin belkemiği”sayılan “Tamir-Revizyon işçileri” de var!.. “Kritik görevdeki” bu adamları Büyükşehir’e almak, kime ne kazandıracak?..
KADİR BEY BİLMİYOR MU?
Gerek İETT’de, gerek Belediye’de “bazı daire başkanları” var ki; kendilerini“İsrailli” görüyor, çalışanlara ise “Filistinli” gözüyle bakıyor!..
Kadir Bey’in, tüm bu olup-bitenlerden haberi var mı acaba?..
Ben, buradan uyarayım kendisini:
“İETT işçileri patlamak üzere!”
Bir an önce bu soruna el atmalı ve “stres biriktiren bu fay hattı”na gerekli müdahaleyi yapmalıdır!..
Ama önce;
“Paralel’le içli-dışlı olan en yakınındakiler”den işe başlamalı, sonra da“daire başkanları”nı gözden geçirmelidir!..
“Hizmet”ler güzel...
Ama, o hizmetleri yapan işçiler, idarecilerin “baskı”larından bunalmış durumdalar!..
Bu “umursamazlık” devam ederse;
Korkarım, “fatura AK Parti’ye” çıkar, bedelini de “AK Parti” öder!..
Kadir Bey; “30 Mart seçimleri” öncesinde, “Mustafa Sarıgül’le boy boy hatıra fotoğrafı çektiren Paralelcileri” herhalde biliyor olmalıdır!..
Bilmiyorsa da, araştırsın!..
Çünkü, Büyükşehir Belediyesi;
“Paralelci kaynıyor!”
“Onlar kim” diye sorarsa;
Derim ki, “En yakınındakilere bak!..”
YİNE ŞEHİR TİYATROSU
Yine “Büyükşehir”den devam edelim ama bu defa “İstanbul Şehir Tiyatrosu”na bir göz atalım...
Biliyorsunuz;
13 Mart 2015 tarihli yazımda da, “İstanbul Şehir Tiyatroları”nı masaya yatırmış, tiyatronun “Gezi’cilerin işgalinde” olduğunu yazıp, Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen’i uyarmıştım...
Ama, görüyorum ki;
Değişen hiçbir şey yok!..
Meselâ, Erhan Yazıcıoğlu konusu...
Abdurrahman Şen, hiç sormaz mı;
l Şehir Tiyatroları Yönetmeliği, “Genel Sanat Yönetmeni olacak kişilerin fakülte ve dengi okul mezunu olmalarını” şart koşarken, Erhan Yazıcıoğlu, ne mezunudur?..
“İlkokul” mu, “lise terk” mi?
l Grafiği, Naz Erayda tarafından yapılan logo, “Büyükşehir Belediye Meclisi’nin onayı” alınarak mı kullanılmaktadır, yoksa “ben yaptım, oldu”mu denilmektedir?..
“Sarı renkte basılan yeni çanta”ya; gelenekte olmadığı halde, niye “Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu’nun adı” yazıldı?..
Yazıcıoğlu, görevden gittiğinde bu “belge”ler ve “çanta”lar ne olacak?.. Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu’na, niye “station minibüs” alındı, kaça alındı?.. Yazıcıoğlu, “kamuya ait” bu minibüsü “rol aldığı dizilere gidip-gelirken” de kullanıyor!.. Çekimler, bazen saatlerce sürüyor... Peki,“minibüs şoförünün fazla mesaisini” kim ödüyor?..
FATURA KİME ÇIKACAK?..
Yazıyı; şimdilik, Erhan Yazıcıoğlu ile sınırlı tutuyorum... Ama, sırası geldiğinde; Engin Alkan’dan, Yiğit Sertdemir’den, Arif Akkaya’dan, Aslı İçözü’nden, Cem Yılmazer’den ve Aliye Uzunatağan’dan da söz edeceğim!..
Abdurrahman Şen; Belediye’deki bazı yöneticiler gibi, “burnundan kıl aldırmayan” tavırlarıyla, belki “muhalif sesleri” kısabilir ama, bilsin ki, bu“başına buyruk” uygulamalar, en büyük zararı AK Parti’ye veriyor!..
Bir gün, “fatura” kendine çıkabilir!..
Ama, olan; AK Parti’ye olur!..
ÜST AKIL’A HİZMET Mİ?
Demem o ki;
Kim, hangi görevde olursa olsun, eğer “burnu büyümüş” ve hatta“Pinokyolaşmış” ya da “burnundan kıl aldırmaz” hâle gelmişse, bu demektir ki; “muhalefetin ekmeğine yağ sürüyor!”
7 Haziran’daki seçim;
“Türkiye’nin var olma-yok olma savaşı” olacaktır... Bu seçimde; “AK Parti’yi iktidardan düşürmek” ve “Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak” isteyen“Üst Akıl” öyle plânlar yapmakta, öyle “senaryo”lar yazmaktadır ki;“CHP’nin, MHP ve HDP ile koalisyon yapması” bile gündemdedir!..
Böyle bir “koalisyon” kurulsun ki;
Türkiye, yeniden “70 Cent’e muhtaç” hale gelsin, yeniden “IMF’den borç”istesin!..
Şunu herkes iyi bilsin;
“Türkiye ne zaman ki IMF’ye borcunu ödedi, ne zaman ki IMF’ye borç verecek hale geldi; işte o günden bu yana, IMF başta olmak üzere dünyayı yöneten 5’li çete, AK Parti’ye ve Tayyip Erdoğan’a diş bilemeye başlamıştır.
Çünkü artık;
Türkiye’yi yönetemiyorlar!”
İşte bunun içindir ki, “AK Parti ve Erdoğan’dan kurtulmak” istiyorlar!.. Hiç şüpheniz olmasın ki; Kemal Kılıçdaroğlu da bir “proje”dir, Selahattin Demirtaş da!.. Her iki parti de, “koalisyona dünden razı”dırlar!..
Tabii; “paralel” de, destekçileri!..
Hal böyle iken;
Herkes, aklını başına toplasın!..
Kim hangi “koltuk”ta oturuyor, kim hangi “makam”da bulunuyorsa, bilsin ki; “vatandaşın taleplerine, işçinin şikayetlerine” kulak tıkamak, sadece ve sadece “AK Parti’ye ihanet” olmaz, “Türkiye’ye de ihanet” olur!..
Zaman, “entel-dantel” zamanı değil!..
******************************************************************************
Bunları söyleyenler ne “vatandaş”tır, ne de “insan!”
Bir insan ki;
“Bana ne Suriyeli 2 milyon mülteciden?.. Hükümet onlara ödediği 5 milyar doları bana verseydi” demek noktasına gelmişse, “insanlık ölmüş”demektir!..
Çünkü, yarın bir başka insan da çıkar ve der ki;
“Bana ne senin hastalığından?.. Hükümet, hastalara harcayacağı paraları, niye sağlamlara vermiyor?”
Ya da, bir başkası çıkıp; “Hükümet, topladığı vergilerle niye köprü, havaalanı, tank, top, savaş gemisi, helikopter, füze ve uydu yapıyor?.. Onlara harcayacağı parayla, emeklilere niye 2 maaş ikramiye vermiyor?”diyebilir!..
Daha başka bir vatandaş da, çıkıp, diyebilir ki; “Benden kesilen vergilerle Duble Yol’lar yapılıyor!.. O yolun vergisini, gitsin otomobili olanlardan alsın!.. Duble Yol yapacağına, benim maaşıma zam yapsın!”
Hiç kimse kusura bakmasın ama, bunlar “kahve muhabbetleri”dir ve bu muhabbeti yapanların ne “vatandaşlık”la ilgisi vardır, ne “millet”likle, ne de “insanlık”la!..
“Devlet” dediğin; hem “mülteci” ile, hem de “hasta”larla ilgilenmek zorundadır!.. Devlet, “savaşa hazırlık” da yapacak, “yol, su, elektrik” de getirecektir!.
Ne yani; sen “sağlam”sın diye “hasta”lara, senin “otomobil”in yok diye“yol”lara bakmasın, “barıştayız” diye “tank, top, füze, uçak” yapmasın mı?..
Sen nerede yaşıyorsun arkadaş?..
“CHP’nin 1940’lı yılları”nda mı?..
yeniakit