Abdurrahman Dilipak
Yarın çok geç olmadan!
Geçen gün şu haberi okudum, yine yüreğim cız etti: “Olası İstanbul depremi meclisin gündeminde DHA. 15 Kasım 2016 Salı. Bilim insanlarının İstanbul’da olacağını öngördüğü deprem İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ne taşındı. İBB Meclisi Kasım ayı toplantılarında İBB AK Parti Grup Başkan Vekili Yardımcısı Faruk Aydın meclis üyelerine ‘İstanbul›da deprem riski ve İBB tarafından yapılan çalışmalar’ konulu sunum yaptı.”
Bu konuyu bu güne kadar anlatmadığım hemen hemen hiçbir yetkili kalmadı. Ama kim neyi bekliyor bilmiyorum. “Akacak kan damarda durmaz” evet bunu biliyorum, ama bir kez daha uyarmak istiyorum. Olmayacaksa olmayacak. Demek, bu milletin/devletin ödemesi gereken bir bedel var! Ben söylemekten vazgeçmeyeceğim, dilimde tüy bitse de!
Bakın, “sadece yaptıklarınızdan değil, yapmanız gerekirken yapmadıklarınızdan da hesaba çekileceksiniz.” Ben “söylemem gerekirken söylemeyenlerden olmamak” için bunu yazıyorum. Bakın, depremde can, mal ve bilgi enkaz altında kalacak.. Tamam kentsel dönüşümle can ve malın kurtarılması için ciddi çalışmalar yapılıyor. Ne kadar tedbir alırsanız alın, can ve mal kaybı belli ölçüde olacak.. Ama bilgi kaybını çok büyük ölçüde koruma altına alabiliriz.. Zaten, deprem olmasa da bugünkü durum iç açıcı değil. Türkiye giderek HW, SW, bilgi çöplüğüne dönüyor ve saldırıya açık durumdayız.. Kesinlikle, hani şu “National Date Base” denilen sisteme, “Milli Bilgi Bankası”na çok acil ihtiyacımız var.
Üstten atom atılmadıkça, alttan mağma püskürmediği sürece fiziki anlamda zarar görmeyeceği bir yapıya ihtiyacımız var. Bu o kadar büyük olmalı ki, sadece Türkiye’nin değil, bölgedeki dost devletlerin de ihtiyacını karşılamalıyız.. Bunun 7 coğrafi bölgede Back-up’ları / Mirör’leri olmalı. Biz kendi iç haberleşmemizi ABD üzerinden değil kendi intranetimiz üzerinden yapabilmeliyiz..
Türkiye bir an önce bigdata konusunda altyapısını kurmak zorunda.. Bu, devlet, yerel yönetimler, Oda ve STK’lar, özel kuruluş, basın ve kişilerin ihtiyacına cevap verecek kapasitede olmalı.. Kendi VOİP ya da Sosyal Media ağlarımız bu yapıdan destek almalı.
Süper bilgisayardan söz ediyoruz. Bu yapıların artık yeraltında mobil nükleer santrallerden destek alması gerek.. Megatron saldırılarına karşı Faraday kafesi gerek.. Tarayacağı verileri depolayacağı sistemler gerek.. Bunları oraya buraya dağıtırsanız, yarın toplamanız da sorun olacak.. Eğer uluslararası pazara çıkacaksanız, dünyadaki HW, SW ile eş zamanlı test edilebilmesi gerek. Daha önemlisi, dünyada kim ne yapıyor, bilmeliyiz ki, global pazara ürün verebilelim.. Yani güçlü bir arşive, güçlü bir test laboratuvarına ihtiyacımız var..
Zaten dışarıya ciddi bir hosting parası ödüyoruz.. Streetwiev render’lerinidışarıda yapıyoruz. Bakın deprem, yangın, herhangi bir tabii afet ve terör saldırısında ciddi bir bilgi kaybı sözkonusu. Bunların ağır bir faturası çıkıyor daha sonra. Ve bu sistemler arasında ciddi talking sorunları yaşanıyor.. Bugün pahalı bir bedel ödüyoruz. Bu ağır maliyetle bile bu işin finansmanı sağlanabilir.. Her gün bu maliyet ağırlaşıyor. Zararın neresinden dönülürse kârdır.
Web tabanlı yazılımların kullanılması ya da global erişimli sistemleri taşıyacak bir altyapıya ihtiyaç var.. Bunların çok güçlü siber güvenlik altyapısı ile korunması gerek.
Gel gör ki, bizim bilgiler, her kuruluşun kendi serverinde, şifreleri bilgi işlem müdürlerinin elinde. Zaten ihale ile alınmış serverler, firewalleri de öyle, yazılımları da öyle. Hepsi dışarıdan destek alıyor.. Bu bilgilerin bu şekilde güvenliğini sağlamanız mümkün değil..
Peki o zaman niye kimse bu işe el atmıyor.. Bu alanda ciddi bir başıboşluk var..
Bu konuda yıllar önce Eskişehir’de bir proje başlatıldı. Bir el bunu engelledi. Oysa Kanun Hükmünde Kararname de çıkmıştı. Ama olmadı. Sonra kamunun ihtiyacına dönük Konya’da bir proje hayata geçirildi. Ama bu sadece miror olabilir ve olması gerekenin yanında çok küçük.. Bunun olacağı yer İstanbul. Pendik. Size lokasyonunu da söyleyeyim: Göçbeyliarazisi.. Öyle Gebze, İzmit falan da olmaz.. Orada HW üretim tesisi kurun. İleri siber teknoloji parkı kurun, buralara çok daha fazla yatırım yapılabilir ama NDB/MBB olmaz.. Bunun 40 sebebi var.. Artık e-devlet, e-belediyeyi unutun e-demokrasi geliyor.. E-eğitim, e-iş, e-medya geliyor. Bilgisayar insan bedenine sızmaya başladı. Sızmadığı yer yok ki!
Haberiniz olsun, günlük gazete satışı 3 milyona düştü. 1 milyon kamu, 1 milyon kurumsal, bir milyon bireysel gazete alımı var. Okur internete gidiyor. En çok satan gazeteniz 300 bin satıyor. Avatar’lar geliyor ya hu! Hümanoid’ler geliyor! Bulut eskidi, Glass’ı geçtik, Nöronikler geliyor.. Şoförsüz otomobiller geliyor.
İnternet balta girmemiş orman gibi. Sıra toplumların din ve tarih algısını şekillendirmede.. Misyonerliği, ticareti geçtik, ipnoz ve subliminalmesajlarla insanlar sürüleştirilmeye çalışılıyor.. Sanal evlilikler, sanal cemaat yapıları, yepyeni bir dünya kuruluyor. Peki biz bu işin neresindeyiz? Bunun ahlakı, hukuku ne olmalı? Bunun sadece bilimi değil, felsefesi de önemli.. Bunun sebeb olduğu sorunların çözümü için de bir fikrimiz, hazırlığımız olmalı değil mi? Sahi biz bu şekilde JIA ile, Watsonile nasıl rekabet edeceğiz. Bu alanda yeni projelerimizi nasıl hayata geçireceğiz..
Bakın, Alibaba’nın bir günlük cirosu 18 milyar dolar.. FOREX klasik borsayı solladı gidiyor.. Derin Web (Deep Web) ile nasıl başedeceksiniz.. Daha Raspberry Pi’yi anlayamadık daha, Arduoni’yi anlayamadık.. Derin Web’de uyuşturucu da satılıyor, silah da, beyaz kadın ticareti de yapılıyor. Kara para işi de. Yok yok, anlayacağınız..
Siber güvenlik, siber savunma, siber istihbaratı nasıl hayata geçireceğiz..
Belki diğer yatırımların hepsinden daha hayati, daha önemli ve daha önceliklidir bu konu..
Hadi bunu, varsayalım dün Paralel Yapı engelliyordu. Onlar bilgi işlem alanında köşe başlarını tutmuşlardı. Peki bugün hâlâ niçin bu konu öncelikli bir konu olarak ele alınmıyor?
Ben sordum, cevap bekliyorum. Selam ve dua ile..
yeniakit