Yaşasın Halkların Kardeşliği

Yaşasın Halkların Kardeşliği

Van'da 63 haftadır düzenlenen başörtüsü eylemlerinde bu hafta halkların kardeşliğine vurgu yapılarak Kürt sorununun çözümünde sivil anayasa çalışmalarının iyi değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.

Van Hak ve Özgürlükler Platformu’nun düzenlemiş olduğu basın açıklamalarının 63.’sü yine büyük bir katılımla gerçekleşti. Başörtüsü yasağının gayri hukukiliği ve adalete aykırı yönüne vurgu yapıldı. Kürt sorununun çözümü için sivil anayasa çalışmalarının iyi değerlendirilmesinin gerektiği vurgulanarak Kürt halkının varlığının kabul edilmesi gerektiği belirtildi. “Tevhid Adalet Özgürlük”, “Yaşasın Başörtüsü Direnişimiz” ve “Yaşasın Halkların Kardeşliği” gibi sloganların atıldığı eylem alkışlarla sona erdi.

Platform adına İnsan-Der üyesi Ferda Uğurlu’nun okuduğu açıklamanın tam metni:

YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ

Devam eden başörtüsü zulmünü protesto ettiğimiz basın açıklamalarımızın 63.sü ile karşınızdayız. Zulüm niteliği taşıyan bu yasağın gerekçelerinin hiçbiri hukuki değildir. İlahi/tabii hukukun evrensel düzeyde kabul görmüş iki ilkesi vardır. Adalet ve Dürüstlük; “aleyhinize de olsa hakkı ayakta tutan adil şahitler olun” temeline dayanan bir dürüstlük… bu yasağın hukuki yani adil olmadığı ortadadır. Çünkü bireyin temel haklarından olan düşünce, düşünceyi açıklama, inanma, inandığı gibi yaşama hakkı ihlal ediliyor. Bu ise hukuksuzluktur. Hukukun olmazsa olmazı adalet ilkesini çiğneyen bir adaletsizliktir. Hukuksal olarak durum bu..

Mağdurların yaşadıkları maddi ve manevi sıkıntılar da bu yasağın zulüm olduğunu, adalet ilkesinin ihlali olduğu ve insani hiçbir dayanağının olmadığını göstermektedir. Bu yasak sadece bireyi değil; ailesini, akraba ve arkadaş çevresini, inancının ve kültürünün asli bir unsuru olması hasebiyle tüm toplumu hedefleyerek mağduriyeti üçe, dörde, beşe… katlamaktadır. Bu da gösteriyor ki, yasağın sebebi sadece başörtüsü değil, başörtüsüne kaynaklık teşkil eden İslam’a ve İslam inancına dayanan yaşam şekline duyulan kindir. Bunun içindir ki kitle düzeyine mağduriyete sebep olmasına rağmen çözümü istenmemektedir.

Hukukun adalet ilkesini çiğneyenler, dürüstlük ilkesini de çiğneyerek yaptıklarına mazeret bulmaya çalışmaktadırlar. Kendileri yıllarca yasaklarla ve şiddet kullanarak toplum üzerinde baskı uygularken, “mahalle baskısı” safsataları ile zalim/baskıcı/vahşi yüzlerini gizlemeye çalışmaktadırlar. Kamuoyu araştırmaları “mahalle baskısını” değil, “mahalleye baskı” yapıldığını ortaya koymaktadır.

Geçen hafta Antalya ilinde yapılan başörtüsüne özgürlük konulu basın açıklamasına müdahale edilmiştir. İnsanı insan kılan asıl özelliği, düşünme ve düşündüğünü açıklama hakkına yapılan bu müdahaleyi kınıyoruz.

Ayrıca yasağın hukuk ve insanlık dışı olduğunu ortaya koyan trajikomik bir olay da 7 Kasım 2007 tarihinde Konya da Cumhurbaşkanının eşinin de katıldığı bir programda yaşandı. Programda 112 acil servis Ambulansında görevli hemşire başörtülü olduğu için hakkında soruşturma açıldı. Ne garip! Cumhurbaşkanının eşi başörtülü; ona herhangi ani bir sağlık problemi durumunda müdahale etmek üzere görevlendirilen memurun başörtüsü takması ise yasak Bu trajikomik durumu şiddetle kınıyoruz.

Son zamanlarda bölgemizde artan şiddet olaylarını hiçbir şekilde tasvip etmiyoruz. Çünkü şiddetin sorunun çözümü olduğuna inanmıyoruz. Şiddet, şiddeti doğurur. Sorunun aslına inilmeden, sorunu doğuran hukuksuzluk ortadan kaldırılmadan soruna çözüm bulunamaz.

Bu sorunun çözümü teskereler, sınır ötesi ve berisi operasyonlar değil, yeryüzü ailesinin bir üyesi olarak Kürt halkının varlığı kabul edilerek, bin yıldır birlikte yaşayan iki halkın HUKUK çerçevesinde bir arada yaşama şartlarını/ortamını oluşturmak gerekmektedir. Hazırlanmakta olan yeni “sivil anayasa” çalışmaları bunun için bir fırsattır. Şiddetin mağdurları mazlum halktır. Yüreği dağlananlar analardır. Bu kanın bir an evvel durması için halkları birbirine düşürecek söylem, üslup ve eylemlerden kaçınılmalı, aklıselimle, tabii hukuk çerçevesinde çözüm mutlaka bulunulmalıdır. Bu çözüm, farklılıklarını koruyarak, bu farklılıkları Allah’ın birer ayeti görerek, halkları bir arada tutan tabii, fıtri İslam inancıdır.

Halkımızı haksızlıklara karşı duyarlı ve tepkili olmaya davet ediyor, haksızlık karşısındaki duruşumuzu, direnişimizi sürdüreceğimizi tekraren teyit ediyoruz.

Basına ve kamuoyuna saygılarımızla…

Van Hak ve Özgürlükler Platformu

haksöz