Mehmet GÖKTAŞ

Mehmet GÖKTAŞ

“Yavruları için kendini ateşe atan…”

Yavruları için kendini ateşe atmak" tabirinin sadece sözde kalmadığını hepimiz biliriz. Gerçekten yavrularını kurtarmak için yangının içine dalan insanlara, özellikle annelere, anne kedilere çoğumuz şahit olmuşuzdur.

İnsanoğlu kendisi için yaşadığı kadar, yavruları için de yaşar. Kaygıların en büyüğü, çocuklar üzerine duyulan kaygılardır ve sancılardır.

Fakat Müslümanın çocukları adına çekmesi gereken sancı bir başka olmalıdır, üzerinde titrediği kaygı peygamberî kaygı olmalıdır.

Bırakın onların okul ve meslek gibi dünyevi kaygılarını öne almayı, ahlak ve terbiyeleri bile ikinci planda kalmalıdır. Çünkü onların imanı, onların tevhidi konumları dar anlamdaki bir ahlak ve terbiyeden de öne alınmak durumundadır.

Müslümanın çocukları adına yoğunlaşacağı asıl konu; bunca sıkıntı ve meşakkatle büyüttüğü, gecesini gündüzünü verdiği, uğrunda her türlü sıkıntılara katlandığı evladının kime kulluk edeceği konusudur, onların hayatını kimlerin yönlendireceği, onların Allah'a mı kul olacağı, yoksa başka başka ilahlara mı kul olacağı konusudur.

Bu yaz tatiline işte bu sancılarla girmeliyiz ve çocuklarımızın bu tatilin sonunda gözle görülür şekilde kazançlı çıkması için bir şeyleri yapmalıyız.

Diyanetle birlikte biz de diyoruz ki; haydin çocuklar camiye! Haydin veliler, çocuklarınızı camiye göndermeye!

Çünkü Müslümanca bir eğitim, Müslümanca bir öğretim ve terbiye için camilerin asla ve asla alternatifi yoktur. Cami dışındaki her yer yapaydır, yapmacıktır, sentetiktir ve sunîdir.

İnsanlar için bütün eğitim ve öğretim kurumları birer araçtır, insanlar bu kurumlarda geçicidirler. Fakat camiler aynı zamanda amaçtır, hedeftir, hayatın merkezidirler.

Camiler hem eğitim merkezidirler, hem staj yerleridir ve hem de ustalık dönemlerini yaşayacakları hayatın merkezidirler.

Çocuğumuz, yeryüzünde Allah Teâla’nın evleri mesabesindeki camilerin havasını solumalıdır. Allah Teâla’nın nurunun en yoğun bulunduğu camilerle iç içe yaşamalıdırlar.

Çocuklarımız caminin imamıyla, müezziniyle iç içe olmalıdır, onlarla samimi bir irtibat kurmalıdır. Çocuğumuz için bu önemli bir enerjidir. Başta Kitab-ı Kerimimiz olmak üzere İslam adına öğrenebileceği çok şey vardır cami imamından. Eğer cami görevlisinin bir takım eksiklikleri varsa, hatta bizim titizlikle aradığımız tam bir tevhidi şuura sahip biri değilse bile, inanınız ki bizim çocuğumuz sayesinde onlar da farkında olmadan belirli seviyeye gelecektir.

Çocuğumuz yaz tatili boyunca her gün mutlaka birkaç vakit namazı camide kılmalıdır. Böylece namaz kılmayı öğreneceği gibi, aynı zamanda müezzinlik yapmayı, hatta namaz kıldırmayı bile öğrenecektir.

Sonra, kendi akranlarıyla camide kuracağı samimiyetin dışında, mahallenin, köyün olgun insanlarıyla kuracağı ilişki, tanışıklık, çocuğumuzun sosyal hayatına çok büyük katkılar sağlayacaktır.

Yetişkin cemaat tarafından bilinmek, sevilmek ve takdir edilmek, bir çocuk için kazançların en büyüğü, en unutulmaz ve daimi olanıdır.

Kısacası, bu yaz bizim birinci tercihimiz kesinlikle camiler olmalıdır. Bu konuda bize düşen destek neyse vermeliyiz, imamların yanında olmalıyız, verimli olabilmeleri için çocuk velileri olarak üzerimize düşeni yapmalıyız. Hem Allah aşkına söyleyin, bulunduğumuz yerde imamların en yakın dostu bizler değil de kimler olacak ki.

Bu yazı toplam 1270 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar