Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yeni bir 17 Aralık mı?

Sahi, ABD’deki Zarrap iddianamesi, Türkiye’deki 17/25 davasının iddiasının kopyası mı ya da Türkiye’deki davanın iddianamesi zaten ABD’de hazırlanıp burada Türkçe’ye tercüme edilip  mahkemeye mi sunuldu.

İnsaf be kardeşim, birbirinin ancak bu kadar birbirine benzer.

Türkiye’de sonuçlandıramadıkları davayı şimdi ABD’de Zarrap üzerinden açmaya çalışıyorlar.

Bakın, Zarrap da, Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı da daha önce defalarca ABD’ye gelip gitmişler. Bunları gitmeye kim ikna etti? Gidip-gelmeleri sağlanmış ki, 17/25’de doğrudan ve dolaylı olarak adı geçen kişiler de “bir şey olmuyor” diye ABD’ye gideceklerdi. Güya lobi yapacaklardı. Beklenen isimlerin bir şekilde ABD’ye gelmeleri sağlanacak ve bu kişilerin bir şekilde ABD’de bulundukları bir gün düğmeye basılacak ve hepsi tutuklanacaktı. Hatta başka isimler de var. Bazı siyasiler, bürokratlar, işadamları, gazeteciler, STK temsilcileri.  Asıl hedefler Erdoğan ve yakın çevresi ile  bazı STK’lar, şirketler.. Daha doğrusu Türkiye!

Bu dava da ABD’de başlayacak ama burada bitmeyecekti. Bu dava, oradan Uluslararası Ceza Mahkemesi, yani Lahey’e gönderilecekti.

Birileri Erdoğan’ı Noriaga’ya benzetmesi bundan. Miloseviç’e benzetmek istiyorlardı. Terör, kara para, yolsuzluk, ne kadar tanık, belge üretebilirlerse o kadar suçlama yapacaklardı. Fabrikasyon suç, suçlu, tanık, bilgi, belge üretmede bunların üzerinde birini bulmak zor. Daha yakın zamanda Ergenekon, Balyoz davasında neler yaptıklarını biliyoruz. 2015’de Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir için de benzer bir şeyler yapmamışlar mı idi!

FETÖ’nün kimin tetikçisi olduğunu biliyoruz. Bunlar her şeyi yüzlerine gözlerine bulaştırınca derin Amerika doğrudan meseleye el koymuş gözüküyor. Ya bu soruşturma burada bitirilir ya da bundan sonra her şey mümkün! Türkiye’deki birtakım holdinglerin, bankaların dışarıdaki paralarına el koymaya kalkabilirler.. Kimin dışarıda ne kadar parası varsa hemen getirsin, yarın çok geç kalabilirler. İsterse CHP’li olsun, fark etmez.

Bunları geçmişini biliyoruz. Bugün de dünden farklı bir tavırları yok. Hatta en başa, Kızılderilileri yok ettikleri, karaderilileri köleleştirdikleri, sarı ırkı sömürdükleri günlere geri dönüyorlar. Demokrasi, insan hakları, liberalizm, çevrecilik oyunu bitti. Maskeler fora! Korkuyorlar, onun için çok daha fazla öfkeliler.

Birilerine ibreti alem, “kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” kabilinden bir ders vermeleri gerekiyor ki, başkaları da bunlara “Hayır” deme cür’et ve cesaretini bulmasın. Bunlar global köyün çağdaş eşkıyaları!

15 Temmuz, onlar için bir milad olacaktı, bir felaket oldu! B planları yoktu. Şimdiye kadar olduğu gibi, vuracak ve alacaklardı! Çeyrek asırlık bir proje bir anda berhava oldu. Bunun şok’unu henüz atlatabilmiş değiller.

ABD’nin, AB ülkeleri, NATO ülkelerinin FETÖ ile ilgili kanıt istemeleri tam bir komedi! FETÖ onların taşeron örgütü değil mi?. PYD de öyle, DHKP-C de öyle. DAEŞ de. İncirlik’ten kalkan hava petrol ikmal uçaklarını kim havalandırdı unuttuk mu? Strafor’un hedef göstermesini, ABD’den gelen o geceki ilk açıklamaları unuttuk mu?

MİT TIR’ları hadisesinde DAEŞ terör örgütü ile ilgili olarak AK Parti hükümetini suçlayacaklardı, o gün başarsalardı. Ama o da olmadı. Oysa tanıklar, ses kayıtları, fotoğraflar, videolar, hepsi hazırdı.

FETÖ ile CIA arasındaki bağı bilmeyen var mı? Ne utanmaz adamlar bunlar!

Bu konuda her geçen gün yeni bilgiler geliyor. Batıda vicdan ve akıl sahibi kişiler ve onların yönelttikleri kurumlar, derin uykularından yavaş yavaş uyanıyorlar.. En azından ilk bakışta göze çarpan çelişkiler konusunda birileri birtakım sorular soruyor artık!

Gelişmeler, FETÖ’cüler için olduğu kadar, onların arkasındaki ülkeler, örgütler ve kişiler açısından bir felaket. Onlar için her gelen gün, geçen günleri aratıyor bir bakıma. Batılıları tanıyoruz, yakında birbirlerini suçlamaya başlarlar.. İçimizdeki batının tetikçiliğini yapan, politikacı, STK temsilcisi, aydın, Media aktörü, patron, her kimse, yarın o da bütün o karanlık ve kirli ilişkileri deşifre olursa şaşmamak gerek. Devlet her ne kadar bu işin uluslararası ayağı konusunu yargıya taşımasa da, bu konuda elinde çok ciddi ve kapsamlı bir arşiv var. İş o noktaya geldiğinde içimizde gizlenmiş, kendilerinin dokunulmaz olduklarını sanan yerli ve yabancı Pensilvanyalılara da dokunulması sürpriz olmayacaktır. “Eden bulur”!

Türkiye’nin bu tavrı, batılılar arasında da kafa karışıklığına sebeb olmuş durumda. Türkiye konusunda batılılar gırtlaklarına kadar pisliğe batmış durumdalar. Eğer bu rezalet patlayacak olursa, bu kendi içlerinde çok ciddi sorunlara yol açabileceği gibi, dünya da da ABD ve AB ülkeleri açısından tam bir felaket olur!

Zaten Suudi Arabistan operasyonu da istedikleri gibi gitmiyor. Evdeki hesaplar çarşıya uymuyor. Ve her gün bu konu içeride ve dışarıda daha çok kişinin bazı cevap bulamadığı sorular üzerinden giderek artan bir şüpheci yaklaşımla agresifleştiklerini görüyoruz.

Hep söylüyorum: Bu kriz sadece ABD, AB ve NATO’nun krizi değil. Bu Batı uygarlığının / emperyalizminin sonunu getirecek, medeniyetlerarası / dinlerarası bir kıyamet savaşına dönme potansiyeli taşıyan bir krizdir. Bu temelde kriz kapitalizmin krizidir. ABD ve Batı’nın saldırganlığı korkusundan, çaresizliğinden, gücünden değil. Yarın çok geç olmasından, gelecek günlerin geçen günleri aratmasından korkuyor.

Onlar bir şeyler yapıyorlar ama bizim ne yapabileceğimizi henüz görmediler ve bilmiyorlar. Ama böyle giderlerse görecekler. O zaman son pişmanlık fayda vermeyecek. Gerçekle yüzleştiklerinde çok geç kalmış olacaklar. Birilerinin bunlara “zulm ile abad olunmayacağını”, eğer bir dönem bu şekilde gitseler bile, gün gelip mazlumların ahının yakalarını bırakmayacağını bilmeleri gerek. Ne demişler: “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste!” Göreceksiniz, Allah onların işlerini sarp dağlara sardıracak!

Selâm ve dua ile.

yeniakit

Bu yazı toplam 1024 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar