Merve Kavakçı
Yeni Bir Paradigmaya Doğru
Paradigma değişiklikleri önemli kırılma noktalarının aynı zamanda ortaya çıkması sonucunda oluşurlar. Geceden sabaha olamayan bu değişimler, doğru zamanda doğru yerde görülen farklılaşmaların zaman içerisinde üst üste örtüşmesi sonucu meydana gelirler. Şimdi görüyoruz ki soğuk savaşın bitimi ile gelişen dünya siyasetinde çift kutuplu dünyadan ABD’nin ağırlıklı siyaseti ile oluşan belki yarım kutuplu diye tanımlayabileceğimiz bir dünyaya evrildikten sonra oradan da çok kutuplu bir döneme doğru geçmekteyiz. Bu, içinde çokça aktör barındıran yeni siyasi dünyada eski ittifaklarla görülen kırılmaların sosyokültürel ve ekonomik alanlara da sıçradığı müşahede edilmekte. Bu şu anlama geliyor: Gruplaşmalar, bu gruplaşmalardan kaynaklanan kutuplaşmalar, artık eskisi gibi keskin hatlarla belirginleşmiyor, bilakis, daha kaygan bir zemin üzerinde şekilden şekle girebiliyor, farklılaşıyor. Bu kendi başına bir paradigma değişikliği anlamına geldiği kadar paradigmanın tarifi icabı beklenilen değişimlerin de geçmiştekilerin aksine köklü, derin ve etraflı olmadığını gösteriyor. Bu paradigma değişikliğinde ve bizatihi paradigmanın kendi kavramsallaştırılmasındaki değişiklikte en büyük etkenin teknolojik ilerleme olduğu kanaatindeyim. Evet hiç şüphesiz, bu gezegenin vatandaşları olarak bizler, on, yirmi, otuz, kırk, elli ve fazlası yıllar önceki insanlardan dünyaya bakışımız, algılayışımız açısından farklılıklar arzedebiliriz ancak bunun böyle olmasında en önemli etken olarak teknolojik değişimle gelen bilgiye ulaşma ve bilgiyi yönetme gibi becerilerin olduğunu da düşünüyorum.
Bu hafta sonundan itibaren, cumartesi günleri, yine her sene olduğu gibi üniversitemizde öğrencilerimizle beraber, üçüncüsünü gerçekleştireceğimiz Siyaset Okulunda PAMER olarak yani Postkolonyal Çalışmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak insanlığı bu yeni paradigma değişikliğine iten sebepler üzerinde kafa yoracağız. Geçmişi de okuyacağız, bugünü de. Gelecekte bizi nelerin bekliyor olabildiği konusunda tahminlerimizi yapacağız. Küresel düzlemde etnik kimlik, sistem ve güvenlik sorunları üzerinde fikir teatisinde bulunacağız. Sıcak bölgelerden gelen gazetecilerle DAEŞ’i ve Musul’daki çatışmayı da konuşacağız, siyasetçilerle başkanlık sistemini de Darbe Komisyonunda muhtevayı da. Dünyanın beşten nasıl büyük olduğunu siyasi aritmetikle açıklayan akademisyenleri de dinleyeceğiz, 15 Temmuz’da darbeye dur diyen gençliğin sosyolojisini de tam da genç bir devlet adamını da. Kaya gazının petrolün yerine göz dikişine de ışık tutacağız, Türk sinemasının postkolonyal eleştiri ile incelenmesine de vesile olacağız. Velhasıl bu sene de Türkiye’nin ve dünyanın sağını ve solunu, kuzey ve güneyini, doğu batı ikilemini ve fazlasını konuşmaya devam edeceğiz. İnşaallah! (www.pamer.org)
yeniakit