Mehmet GÖKTAŞ

Mehmet GÖKTAŞ

"Yeter ki siz Darbeyi önleyin Biz İslami taleplerimizden..."

İslami çevrelerin Türkiye"de kendi meselelerine karşı duyarsızlıkları, suskunlukları dikkat çekici boyutlara ulaşmıştır.

Acaba diyoruz, bugün elde ettikleri birtakım dünyevi şeylerle yetinerek yıllar yılı uğrunda mücadele verdikleri bu İslami taleplerinden artık vaz mı geçtiler, fifty fifty mi oldular?

Yoksa bu işi tamamen siyasilere mi havale ettiler?

Müslümanca bir hayatın önündeki engellerin kaldırılması eğer siyasi cepheye havale edilmişse, iyi bilinmelidir ki AKP İslami talepleri dile getirmeme hususunda tam anlamıyla rehin alınmış bir vaziyettedir.

Öncelikle, Anayasa Mahkemesi"nin "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu" gerekçeli kararıyla kapatılmaktan kıl payı kurtulan Ak Partinin, o günden bu yana kuşatılmış bir konumda olduğu, kendisini iktidara taşıyan seçmeninden gelen ufak bir İslami talebi dahi dillendiremez hale geldiği unutulmamalıdır.

Şimdi buna bir de Ergenekon davası eklenince, artık AKP için İslami talepleri dillendirilme imkanı tamamen ortadan kalkmıştır.

Öyle ya, ülkenin bağrına çöreklenmiş böylesine büyük bir bela ile uğraşırken, bu arada İslam adına birtakım taleplerde bulunmak, her şeyi alt üst etmek olmaz mı, ta başa dönmek olmaz mı?

Liberal kesimden Ak Partiye ödünç destek ve akıl veren Mehmet Barlas, Mehmet Altan ve benzeri yazarlar, Avrupa Birliği kriterleri doğrultusunda anayasanın tamamını değiştirmek Ak Partinin yapması gereken öncelikli bir iş olması gerekirken, sadece başörtü yasağını kaldırmaya teşebbüs etmesini en büyük hata olarak yazılarında ve katıldıkları oturumlarda sık sık dile getirmiyorlar mı?

Sizin anlayacağınız, gerek kapatılma korkusuyla olsun, gerek bu iş için Büyük Millet Meclisi"nde 411 parmak temin ederek kendi üzerine düşeni yapmış sayılması gerektiği sebebiyle olsun ve gerekse Ergenekon gibi büyük bir geçitten geçiliyor bahanesiyle olsun, hiç kimse şimdilik Ak Partiden bir şey beklemesin.

 

Gelelim siyasilerin dışındaki İslami kesime, İslami medyaya ve İslam adına ağzına bakılanlarımıza. Zaten bizim kastettiğimiz kesim de budur.

Sanki onlar da Ak Parti ile birlikte kendileri de kapatılma tehlikesiyle karşı karşıyaymış gibi aynı suskunluğa gömülmüşler.

Her hangi bir sohbette, sürüp gitmekte olan örtü yasağından söz etsek, müslümanca bir kimlik ibraz etme karşılığında ödenen bedellerden söz etsek, özellikle toplumsal hayatı kuşatan ahlaksızlıktan, savrulmuşluktan söz etsek,

"Şimdi bunun sırası mı? Görmüyor musunuz uğraşılan şu koskoca meseleleri? Her şey yeniden başa mı dönsün? Zaten adamların istediği de bu değil mi?

Ve benzeri cevaplarla susturuluyorsunuz, söylediklerinize pişman oluyorsunuz.

 

Sanki herkesin içten içe kabullendiği yazılı olmayan gizli bir mutabakat var ortada. Sanki İslami kesimle liberaller Türkan Saylan"ın "Ne şeriat ne darbe" sloganı üzerinde birleşmişler.

"Yeter ki siz Ergenekon belasından kurtarın ülkeyi, yeter ki darbeleri önleyin, biz İslami taleplerimizden vaz geçeriz" diyorlar gibi.

İslami kesim öyle bir rehavete kapılmış ki, eğer Ergenekon örgütü tam olarak çökertilir, bu ülkede askerin darbe yapmasının önü tam olarak kesilir ve bütün bunların neticesinde Avrupa Birliği"nin önündeki engeller kaldırılırsa, zaten müslümanca hayatın önündeki engeller de kendiliğinden kalkmış olacak onlara göre.

Peki gerçekten öyle mi olacak?

Unutulmamalıdır ki, o gün bizim elimizde kala kala baştan sona kokuşmuş bir toplum, ahlaki yönden tefessüh etmiş bir ülke kalmış olacaktır.

Doğru Haber

Bu yazı toplam 5992 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar