Nureddin Şirin
Yetti Artık! Artık, Devrim ve Direniş'in Konuşma Zamanıdır Şimdi..!
İslam Cumhuriyeti"nin nükleer enerji programını durdurma amaçlı olarak sürekli tekrarlanan ve artık resmen en üst dereceden ifade edilen "saldırı tehditleri"ne karşı, İslam İnkılabı muhafızları Ordusu komutanından çok anlamlı bir yanıt geldi.
"Artık bundan böyle saldırı tehditleri karşısında boş oturmayacağız" diyen Tuğgeneral Muhammed Bakiri, İslam Cumhuriyeti"nin "savunma stratejisi"nde değişikliğe gidildiğini, İmam Hamenei"nin "eğer birileri İran"a karşı bir saldırıyı aklından geçiriyorsa, İran ordusunun, devrim muhafızlarının ve besicin vereceği sert karşılığı beklesin" şeklindeki ifadelerinin ise, bu değişikliğin işareti olduğunu belirtti...
Bu ifadelerden her kim ne anlarsa anlasın; halk deyimiyle bunun adı "yetti artık" dır; yani İran artık kendisine ne zaman saldırının yapılacağını durup beklemeyecek; aksine, başta Amerika ve İsrail olmak üzere bugüne kadar her türlü saldırganlık ve komplonun içine giren İslam inkılabı düşmanlarına ve onların yandaşlarına karşı "uygun zamanda ve uygun bir şekilde" karşılık verilecektir...
Ve bunun diğer bir anlamı, İslam Cumhuriyeti saldırganı kendi evinde beklemeyecek; saldırganın evine, bulunduğu yere, üssüne, merkezine, inine, yuvasına kendisi gidecektir"!
İranlı bir arkadaştan duyduğum bir anektodu burada aktarmak istiyorum:
Arkadaşım, İran"daki cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında çıkartılan fitnenin "büyük bir imtihan" olduğunu belirten İmam Hamenei"nin, yanındakilere "asıl imtihan bundan sonra geliyor" dediğini aktarmıştı.
Eğer siyonist rejim cumhurbaşkanından savaş bakanına, açıktan ve doğrudan İslam Cumhuriyeti"ne saldırıdan söz ediliyorsa, eğer emperyalistler, İran"a karşı bir saldırının planlarını yapıp senaryolarını çiziyorsa, İslam Cumhuriyeti"nin tüm bu küstahlıkları sineye çekmeyeceğini, düşmanın tüm azgınlığı ile üzerine gelmesini oturup beklemeyeceğini, o düşmanların kendileri pek yakında görecekler"
Zaten bu düşmanlar İslam Cumhuriyeti"nin kuruluşundan bu yana saldırılarından hiçbir zaman geri durmamışlardı ki! İslam İnkılabı"nın zaferinin üzerinden 19 ay 11 gün geçmeden, karadan, havadan ve denizden başlatılan tahmili savaşın anlamı neydi? İran"a uygulana ambargo ve ablukalara karşın düşmanın eline her tür silahın tutuşturulmasının anlamı neydi ki? Şehid edilen devrim liderlerinin, gerçekleştirilen bombalama ve suikastların manası neydi ki?
Düşmanın açıktan sürdürdüğü saldırılar aynı zamanda "örtülü operasyon" adı altında da durmaksızın devam etti. İran"da son dönemlerde bilim adamlarına yönelik gerçekleştirilen suikastlar, ülkede güvenliği sarsmak için düzenlenen bombalı saldırılar hep bu "örtülü savaş"ın göstergeleri değil mi?
İslam İnkılabı Önderi ve İslam Cumhuriyeti nizamının kurucusu İmam Humeyni, İran"da halkın devrimci mücadeleyi en ileri aşamaya götürdüğü zamanda bile, şaha karşı "cihad ilan ederim" diyordu. Belki garip gelecek ama, dünyanın beşinci en büyük ordusuna sahip olduğu söylenen, ABD"nin bölgedeki en güçlü jandarması İran şahlık rejimi "cihad ilan edilmeden" yıkılıp gitti. O halde İmam Humeyni bir de cihad ilan etseydi, ne olurdu..?
İslam İnkılabı Rehberi ve Silahlı Kuvetler Başkomutanı İmam Hamenei, "İran"a saldırmayı aklının ucundan geçirenler" diyerek öylesine ifadeler kullandı ki, aslında bu ifadeler düşmanın nasıl bir korku, endişe ve panik içine düştüğünü gösterir.
Şimdi gözler hep İmam Hamenei"nin üzerinde. Kulaklar onun ağzından çıkacak sadece bir kelimeyi bekliyor: "bismillah"
Lübnan"da 33 gün savaşında, siyonist düşmanı darmadağın eden Hizbullah, İmam Hamenei"nin emrindeki küçük bir birliğin adıdır sadece. Düşmanın kendisi de biliyor ki, bu savaşa İmam Hamenei"nin bizzat kendisi komuta etmiştir; savaşın her merhalesinde stratejik kararları hep o vermiş, emrindeki komutan ve askerler de bu talimatları yerine getirmiştir"
İmam Hamenei "bismillah" dediğinde ve emrindeki tüm birliklere "mukaddes savunma emri"ni verdiğinde, o zaman Amerika"sı da, İngiltere"si de, Fransa"sı da ve küstah siyonist rejimi de, onların etekleri altına dolan hain işbirlikçileri de, bunun ne anlama geldiğini yaşayarak göreceklerdir; tabi bu dünya hayatında gördükleri en son şey olmuş olacaktır"
Hiçbir mübalağa kastı ile değil, yakinen ifade ediyorum ki, her şeyden önce bu siyonist varlığın toz duman altında tarihe karışacağı günler gerçekten çok yakındır. Zaten gittikçe artan saldırı tehditlerinin, bölgede oynanmak istenen çok yönlü komploların, devrim ve direnişi çökertme amaçlı çırpınışların asıl sebebi de budur"
Devrim ve direnişle oynamaya kalmanın bedelinin ne olduğu, gün yüzü ağardığında bütün yalınlığıyla "İsrailsiz Ortadoğu" ile yüzleşildiğinde görülecektir"
Eleyse subhi bi garib ?
İşte o günün ağaracağı günler geldi çattı"
Devrim ve direnişin konuşma zamanıdır şimdi"!
[email protected]