“Yıllardır süren deprem : Başörtüsü Yasağı”
Sakarya Başörtüsü Platformunun gerçekleştirdiği 101. Başörtüsü eyleminde 17 Ağustos depreminde hayatını kaybedenler rahmetle anılırken...
“Yıllardır süren deprem : Başörtüsü Yasağı”
Sakarya Başörtüsü Platformunun gerçekleştirdiği 101. Başörtüsü eyleminde 17 Ağustos depreminde hayatını kaybedenler rahmetle anılırken, deprem sonrası Müslümanların sergilemiş oldukları dayanışmanın yasaklar karşısında da gösterilmesi gerektiği ifade edildi.
Sakarya Başörtüsü Platformu 101.Başörtüsü eylemi 17 Ağustos depreminde hayatını kaybedenlerin rahmetle anılmasıyla başladı. Müslümanların deprem sonrası göstermiş oldukları dayanışmanın Başörtüsü yasağının kaldırılması noktasında da tezahür etmesi gerektiği ifade edildi. Cumhurbaşkanı seçilmesine kesin gözüyle bakılan Abdullah Gül’ün ve eşi Hayrünnisa Gül’ün ilkeli bir tutum sergileyerek, başörtüsünün ne anlama geldiğinin bilincinde olarak hareket etmeleri gerektiğinin altı çizildi.
Sakarya Başörtüsü Platformu adına basın açıklamasını okuyan SABED(Sapanca Bilgi Eğitim ve Dayanışma Derneği) Başkanı Kemal Alpay 8 yıl önce yaşanan depremde hayatını kaybedenler için Allah’tan rahmet dileyerek başladığı açıklamasına şu cümlelerle devam etti: “Depremde Devlet inisiyatifini kaybetmiş etkisiz ve çaresiz bir görüntü çizerken, müslümanlar depremin hemen ardından halkın yardımına koşmuş ve hiçbir menfaat gözetmeden ve insanları hiçbir şekilde ayırmadan adaletle yardım faaliyetlerinde bulunulmuştu. Biz Sakarya Başörtüsü Platformu olarak Müslümanların 17 Ağustos depreminde göstermiş olduğu birliktelik ve dayanışmalarının yıllardır devam ettirilen başörtüsü yasağı karşısında da gösterebilmelerini ümit ediyoruz.”
Alpay Cumhurbaşkanı seçilmesine kesin gözüyle bakılan Abdullah Gül’ün ve eşi Hayrünnisa Gül’ün bundan sonraki süreçte başörtüsüne yapılacak saldırılara karşı nasıl bir tavır takınmaları gerektiğini şu sözlerle ifade etti: “Eşi başörtülü olan Abdullah Gül’ün, Cumhurbaşkanlığına gelmemesi için her türlü gerginliğin yaratılması göze alınmaktadır. Hep konuşulan şey, Hayrünnisa Gül’ün başörtüsünün Çankaya’ya nasıl uyum sağlayacağı olmaktadır. Ama asıl konuşulması gereken bu değildir. Burada özne başörtüsüdür. Önemli olan, Çankaya’nın başörtüsüne göre nasıl teşrif edileceği olmalıdır. Başörtüsü Müslüman halkın en önemli değerlerinden biridir ve Hayrünnisa Gül ‘de bunun idrakinde olarak bundan asla taviz vermemeli, kendisine başörtüsünü nasıl örtmesi gerektiğini öğretmeye çalışanlara aldırış etmemelidir. Çünkü Allah’ın emri her şeyin üzerindedir. Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül’de bunu bilmeli ve buna göre davranmalıdırlar. Eşleri başörtülü olan milletvekillerini fişleyerek ve başörtülü mü değil mi diyerek peşlerine muhabir takarak adeta bir kolluk kuvveti gibi çalışan Kartelin amiral gemisi Hürriyet ve yandaşlarının saldırılarına karşı onurlarını ve kimliklerini korumak zorundadırlar.”
Alpay açıklamasının son bölümünde SBP’ nun mücadelesinin hedefinde ne olduğunu “Bizler insanlarımızın bilgi ve ahlaki erdemlilik açısından yükselmesini sağlayacak, sosyal düzeni adalet temeli üzerinde yeniden tesis edecek, halkı ekonomik, sosyal ve kültürel alanda yükseltecek ciddi adımlar ve çözümler arayacak ve üretecek bir açılım istiyoruz ve bunu ortaya koymuş olduğumuz örneklikle yarınlara taşıyan bir umut olmak istiyoruz. Bizler Allah’a ve ahiret gününe iman eden insanlar olarak namaz, tesettür, oruç, dua ve diğer amellerimiz ile kınanmayacağımız bir sosyal-siyasi yaşam alanı inşa edebilmek için mücadele ediyoruz.” cümleleriyle vurguladı.
“Tevhid, Adalet, Özgürlük” ve “Başörtüsü İslam’ın Emri, Müslüman Kadının Kimliğidir” yazılı pankartlar taşıyan platform mensupları, eylem boyunca “Darbeciler Yenilecek; İslami Direniş Kazanacak”, “Zulme Karşı Direneceğiz” ve “Direne Direne Kazanacağız” sloganlarını attılar. Eylemde “Yasak Sürüyor (D)uyuyor musunuz”, “Tevhid Adalet Özgürlük”, “İnancına, Örtüne, Kimliğine Sahip Çık”, “Yaşasın Başörtüsü Direnişimiz”, “Yasakçılar Yenilecek; Direnenler Kazanacak” ve “Başörtümüz Kimliğimiz; Vazgeçmeyiz” yazılı dövizler de taşındı.
Sakarya Başörtüsü Platformu 101. Basın Açıklaması Tam Metni:
Yıllardır süren deprem : Başörtüsü Yasağı
Bu haftaki açıklamamıza, bundan 8 yıl önce 17 Ağustos 1999 da yaşadığımız depremde hayatlarını kaybedenlere Rabbimizden mağfiret dileyerek başlamak istiyoruz. Bu deprem ile Devlet aygıtının acziyeti ve çöküşü ortaya çıkarken; aynı zamanda, dayanışma ve yardımlaşmanın örnekliğini sergileyen müslümanların depremde zarar gören binlerce insana nasıl yardım ettiği görülmüştü. Bu depremde Devlet inisiyatifini kaybetmiş etkisiz ve çaresiz bir görüntü çizerken, müslümanlar depremin hemen ardından halkın yardımına koşmuş ve hiçbir menfaat gözetmeden ve insanları hiçbir şekilde ayırmadan adaletle yardım faaliyetlerinde bulunulmuştu. Biz Sakarya Başörtüsü Platformu olarak Müslümanların 17 Ağustos depreminde göstermiş olduğu birliktelik ve dayanışmalarının yıllardır devam ettirilen başörtüsü yasağı karşısında da gösterebilmelerini ümit ediyoruz.
Çağdaş toplumların vazgeçilmez ve en örgütlü kurumu durumundaki devlet, yaptırım gücü ve siyasal durumları arasında iyi örgütlenmesiyle adalet mekanizmasını işleterek, vatandaşlarının can, mal, namus, din ve vicdan özgürlükleriyle beraber özgürce hayat sürmelerini sağlama iddiasındadır. Günümüzde ise bu topraklarda on yıllardır hüküm süren irade, adalet mekanizmasını iyi işletememiş, kendi halkının özgür irade ve düşüncesinden korkmuş din ve vicdan özgürlüğünü kazanmasından ürkmüştür. Yaklaşık iki yüz yıldır, halkın iradesi üzerinde dayatmalarıyla belirleyici rol oynayan batılılaşma anlayışı içerisindeki zihniyet, ezanın Türkçe okutulması dayatmasından günümüzde imam hatipli gençlerin önünün zorbalıkla kesilmesine kadar, halkın İslami kimlik ve taleplerini hafife almış hatta yok etmeye çalışmıştır. Bu tip despotik uygulamalar, ya darbe tehditleriyle ya da doğrudan askeri müdahalelerle topluma dayatılmıştır.
Kendi halkının refah ve mutluluğunu sağlayamayan irade, kamusal alan yalanlarıyla halkının saçı sakalı ve başörtüsüyle uğraşmıştır. Halkın acılarına dertlerine çare olmak bir tarafa başörtülü insanları okullarından hastanelerinden ve sosyal hayatın tüm alanlarından tecrit ederek yok etmeye çalışmıştır. Namaz kılan askeri personel YAŞ kararlarıyla irticacı damgası yiyerek görevinden uzaklaştırılmıştır. Halen de sakalı olanlar, başörtülü olanlar askeri bölge ve alanlara sokulmamaktadır. Müslümanlara karşı adeta vebalı muamelesi yapılmaktadır.
Eşi başörtülü olan Abdullah Gül’ün, Cumhurbaşkanlığına gelmemesi için her türlü gerginliğin yaratılması göze alınmaktadır. Hep konuşulan şey, Hayrünnisa Gül’ün başörtüsünün Çankaya’ya nasıl uyum sağlayacağı olmaktadır. Ama asıl konuşulması gereken bu değildir. Burada özne başörtüsüdür. Önemli olan, Çankaya’nın başörtüsüne göre nasıl teşrif edileceği olmalıdır. Başörtüsü Müslüman halkın en önemli değerlerinden biridir ve Hayrünnisa Gül ‘de bunun idrakinde olarak bundan asla taviz vermemeli, kendisine başörtüsünü nasıl örtmesi gerektiğini öğretmeye çalışanlara aldırış etmemelidir. Çünkü Allah’ın emri her şeyin üzerindedir. Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül’de bunu bilmeli ve buna göre davranmalıdırlar. Eşleri başörtülü olan milletvekillerini fişleyerek ve başörtülü mü değil mi diyerek peşlerine muhabir takarak adeta bir kolluk kuvveti gibi çalışan Kartelin amiral gemisi Hürriyet ve yandaşlarının saldırılarına karşı onurlarını ve kimliklerini korumak zorundadırlar.
Sakarya Başörtüsü Platformu olarak bizler, hasta ruhlu bu başörtüsü ve İslam düşmanlığı yapanların basit politik dedikoduları ve kısır fikirleri ve uygulamalarından hoşlanmıyoruz. Onların yapmış olduğu tüm saldırı ve karalamalar bizim azim ve cesaretimizi artırmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Bizler, toplumu kumpasa alan, kılık kıyafeti ile uğraşan, özgür düşünce ve hakları kısıtlayanlardan haz etmiyoruz ve onlar bu özelliklerini terk etmedikçe de bu böyle kalacaktır.
Bizler insanlarımızın bilgi ve ahlaki erdemlilik açısından yükselmesini sağlayacak, sosyal düzeni adalet temeli üzerinde yeniden tesis edecek, halkı ekonomik, sosyal ve kültürel alanda yükseltecek ciddi adımlar ve çözümler arayacak ve üretecek bir açılım istiyoruz ve bunu ortaya koymuş olduğumuz örneklikle yarınlara taşıyan bir umut olmak istiyoruz. Bizler Allah’a ve ahiret gününe iman eden insanlar olarak namaz, tesettür, oruç, dua ve diğer amellerimiz ile kınanmayacağımız bir sosyal-siyasi yaşam alanı inşa edebilmek için mücadele ediyoruz. Resmi ideoloji adına resmi muhafızları tarafından mağdur edilenler olmamak için 101 haftadır bir direniş örnekliğini santim santim büyütüyoruz.
Bizler biliyoruz ki Yüce Rabbimiz bize şerefli bir elçinin sözü olan Kur’an’ı ve onu en güzel şekilde yaşayan Rasul’ün örnekliğini bırakarak bizim yolumuzu aydınlattı ve bizler de o aydınlık yolun üzerinde yürümeye çalışıyoruz. Zalimlere aldırmadan ve zulme boyun eğmeden...
SAKARYA BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMU adına SABED (Sapanca Bilgi Eğitim ve Dayanışma Derneği)
Sakarya Başörtüsü Platformunun gerçekleştirdiği 101. Başörtüsü eyleminde 17 Ağustos depreminde hayatını kaybedenler rahmetle anılırken, deprem sonrası Müslümanların sergilemiş oldukları dayanışmanın yasaklar karşısında da gösterilmesi gerektiği ifade edildi.
Sakarya Başörtüsü Platformu 101.Başörtüsü eylemi 17 Ağustos depreminde hayatını kaybedenlerin rahmetle anılmasıyla başladı. Müslümanların deprem sonrası göstermiş oldukları dayanışmanın Başörtüsü yasağının kaldırılması noktasında da tezahür etmesi gerektiği ifade edildi. Cumhurbaşkanı seçilmesine kesin gözüyle bakılan Abdullah Gül’ün ve eşi Hayrünnisa Gül’ün ilkeli bir tutum sergileyerek, başörtüsünün ne anlama geldiğinin bilincinde olarak hareket etmeleri gerektiğinin altı çizildi.
Sakarya Başörtüsü Platformu adına basın açıklamasını okuyan SABED(Sapanca Bilgi Eğitim ve Dayanışma Derneği) Başkanı Kemal Alpay 8 yıl önce yaşanan depremde hayatını kaybedenler için Allah’tan rahmet dileyerek başladığı açıklamasına şu cümlelerle devam etti: “Depremde Devlet inisiyatifini kaybetmiş etkisiz ve çaresiz bir görüntü çizerken, müslümanlar depremin hemen ardından halkın yardımına koşmuş ve hiçbir menfaat gözetmeden ve insanları hiçbir şekilde ayırmadan adaletle yardım faaliyetlerinde bulunulmuştu. Biz Sakarya Başörtüsü Platformu olarak Müslümanların 17 Ağustos depreminde göstermiş olduğu birliktelik ve dayanışmalarının yıllardır devam ettirilen başörtüsü yasağı karşısında da gösterebilmelerini ümit ediyoruz.”
Alpay Cumhurbaşkanı seçilmesine kesin gözüyle bakılan Abdullah Gül’ün ve eşi Hayrünnisa Gül’ün bundan sonraki süreçte başörtüsüne yapılacak saldırılara karşı nasıl bir tavır takınmaları gerektiğini şu sözlerle ifade etti: “Eşi başörtülü olan Abdullah Gül’ün, Cumhurbaşkanlığına gelmemesi için her türlü gerginliğin yaratılması göze alınmaktadır. Hep konuşulan şey, Hayrünnisa Gül’ün başörtüsünün Çankaya’ya nasıl uyum sağlayacağı olmaktadır. Ama asıl konuşulması gereken bu değildir. Burada özne başörtüsüdür. Önemli olan, Çankaya’nın başörtüsüne göre nasıl teşrif edileceği olmalıdır. Başörtüsü Müslüman halkın en önemli değerlerinden biridir ve Hayrünnisa Gül ‘de bunun idrakinde olarak bundan asla taviz vermemeli, kendisine başörtüsünü nasıl örtmesi gerektiğini öğretmeye çalışanlara aldırış etmemelidir. Çünkü Allah’ın emri her şeyin üzerindedir. Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül’de bunu bilmeli ve buna göre davranmalıdırlar. Eşleri başörtülü olan milletvekillerini fişleyerek ve başörtülü mü değil mi diyerek peşlerine muhabir takarak adeta bir kolluk kuvveti gibi çalışan Kartelin amiral gemisi Hürriyet ve yandaşlarının saldırılarına karşı onurlarını ve kimliklerini korumak zorundadırlar.”
Alpay açıklamasının son bölümünde SBP’ nun mücadelesinin hedefinde ne olduğunu “Bizler insanlarımızın bilgi ve ahlaki erdemlilik açısından yükselmesini sağlayacak, sosyal düzeni adalet temeli üzerinde yeniden tesis edecek, halkı ekonomik, sosyal ve kültürel alanda yükseltecek ciddi adımlar ve çözümler arayacak ve üretecek bir açılım istiyoruz ve bunu ortaya koymuş olduğumuz örneklikle yarınlara taşıyan bir umut olmak istiyoruz. Bizler Allah’a ve ahiret gününe iman eden insanlar olarak namaz, tesettür, oruç, dua ve diğer amellerimiz ile kınanmayacağımız bir sosyal-siyasi yaşam alanı inşa edebilmek için mücadele ediyoruz.” cümleleriyle vurguladı.
“Tevhid, Adalet, Özgürlük” ve “Başörtüsü İslam’ın Emri, Müslüman Kadının Kimliğidir” yazılı pankartlar taşıyan platform mensupları, eylem boyunca “Darbeciler Yenilecek; İslami Direniş Kazanacak”, “Zulme Karşı Direneceğiz” ve “Direne Direne Kazanacağız” sloganlarını attılar. Eylemde “Yasak Sürüyor (D)uyuyor musunuz”, “Tevhid Adalet Özgürlük”, “İnancına, Örtüne, Kimliğine Sahip Çık”, “Yaşasın Başörtüsü Direnişimiz”, “Yasakçılar Yenilecek; Direnenler Kazanacak” ve “Başörtümüz Kimliğimiz; Vazgeçmeyiz” yazılı dövizler de taşındı.
Sakarya Başörtüsü Platformu 101. Basın Açıklaması Tam Metni:
Yıllardır süren deprem : Başörtüsü Yasağı
Bu haftaki açıklamamıza, bundan 8 yıl önce 17 Ağustos 1999 da yaşadığımız depremde hayatlarını kaybedenlere Rabbimizden mağfiret dileyerek başlamak istiyoruz. Bu deprem ile Devlet aygıtının acziyeti ve çöküşü ortaya çıkarken; aynı zamanda, dayanışma ve yardımlaşmanın örnekliğini sergileyen müslümanların depremde zarar gören binlerce insana nasıl yardım ettiği görülmüştü. Bu depremde Devlet inisiyatifini kaybetmiş etkisiz ve çaresiz bir görüntü çizerken, müslümanlar depremin hemen ardından halkın yardımına koşmuş ve hiçbir menfaat gözetmeden ve insanları hiçbir şekilde ayırmadan adaletle yardım faaliyetlerinde bulunulmuştu. Biz Sakarya Başörtüsü Platformu olarak Müslümanların 17 Ağustos depreminde göstermiş olduğu birliktelik ve dayanışmalarının yıllardır devam ettirilen başörtüsü yasağı karşısında da gösterebilmelerini ümit ediyoruz.
Çağdaş toplumların vazgeçilmez ve en örgütlü kurumu durumundaki devlet, yaptırım gücü ve siyasal durumları arasında iyi örgütlenmesiyle adalet mekanizmasını işleterek, vatandaşlarının can, mal, namus, din ve vicdan özgürlükleriyle beraber özgürce hayat sürmelerini sağlama iddiasındadır. Günümüzde ise bu topraklarda on yıllardır hüküm süren irade, adalet mekanizmasını iyi işletememiş, kendi halkının özgür irade ve düşüncesinden korkmuş din ve vicdan özgürlüğünü kazanmasından ürkmüştür. Yaklaşık iki yüz yıldır, halkın iradesi üzerinde dayatmalarıyla belirleyici rol oynayan batılılaşma anlayışı içerisindeki zihniyet, ezanın Türkçe okutulması dayatmasından günümüzde imam hatipli gençlerin önünün zorbalıkla kesilmesine kadar, halkın İslami kimlik ve taleplerini hafife almış hatta yok etmeye çalışmıştır. Bu tip despotik uygulamalar, ya darbe tehditleriyle ya da doğrudan askeri müdahalelerle topluma dayatılmıştır.
Kendi halkının refah ve mutluluğunu sağlayamayan irade, kamusal alan yalanlarıyla halkının saçı sakalı ve başörtüsüyle uğraşmıştır. Halkın acılarına dertlerine çare olmak bir tarafa başörtülü insanları okullarından hastanelerinden ve sosyal hayatın tüm alanlarından tecrit ederek yok etmeye çalışmıştır. Namaz kılan askeri personel YAŞ kararlarıyla irticacı damgası yiyerek görevinden uzaklaştırılmıştır. Halen de sakalı olanlar, başörtülü olanlar askeri bölge ve alanlara sokulmamaktadır. Müslümanlara karşı adeta vebalı muamelesi yapılmaktadır.
Eşi başörtülü olan Abdullah Gül’ün, Cumhurbaşkanlığına gelmemesi için her türlü gerginliğin yaratılması göze alınmaktadır. Hep konuşulan şey, Hayrünnisa Gül’ün başörtüsünün Çankaya’ya nasıl uyum sağlayacağı olmaktadır. Ama asıl konuşulması gereken bu değildir. Burada özne başörtüsüdür. Önemli olan, Çankaya’nın başörtüsüne göre nasıl teşrif edileceği olmalıdır. Başörtüsü Müslüman halkın en önemli değerlerinden biridir ve Hayrünnisa Gül ‘de bunun idrakinde olarak bundan asla taviz vermemeli, kendisine başörtüsünü nasıl örtmesi gerektiğini öğretmeye çalışanlara aldırış etmemelidir. Çünkü Allah’ın emri her şeyin üzerindedir. Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül’de bunu bilmeli ve buna göre davranmalıdırlar. Eşleri başörtülü olan milletvekillerini fişleyerek ve başörtülü mü değil mi diyerek peşlerine muhabir takarak adeta bir kolluk kuvveti gibi çalışan Kartelin amiral gemisi Hürriyet ve yandaşlarının saldırılarına karşı onurlarını ve kimliklerini korumak zorundadırlar.
Sakarya Başörtüsü Platformu olarak bizler, hasta ruhlu bu başörtüsü ve İslam düşmanlığı yapanların basit politik dedikoduları ve kısır fikirleri ve uygulamalarından hoşlanmıyoruz. Onların yapmış olduğu tüm saldırı ve karalamalar bizim azim ve cesaretimizi artırmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Bizler, toplumu kumpasa alan, kılık kıyafeti ile uğraşan, özgür düşünce ve hakları kısıtlayanlardan haz etmiyoruz ve onlar bu özelliklerini terk etmedikçe de bu böyle kalacaktır.
Bizler insanlarımızın bilgi ve ahlaki erdemlilik açısından yükselmesini sağlayacak, sosyal düzeni adalet temeli üzerinde yeniden tesis edecek, halkı ekonomik, sosyal ve kültürel alanda yükseltecek ciddi adımlar ve çözümler arayacak ve üretecek bir açılım istiyoruz ve bunu ortaya koymuş olduğumuz örneklikle yarınlara taşıyan bir umut olmak istiyoruz. Bizler Allah’a ve ahiret gününe iman eden insanlar olarak namaz, tesettür, oruç, dua ve diğer amellerimiz ile kınanmayacağımız bir sosyal-siyasi yaşam alanı inşa edebilmek için mücadele ediyoruz. Resmi ideoloji adına resmi muhafızları tarafından mağdur edilenler olmamak için 101 haftadır bir direniş örnekliğini santim santim büyütüyoruz.
Bizler biliyoruz ki Yüce Rabbimiz bize şerefli bir elçinin sözü olan Kur’an’ı ve onu en güzel şekilde yaşayan Rasul’ün örnekliğini bırakarak bizim yolumuzu aydınlattı ve bizler de o aydınlık yolun üzerinde yürümeye çalışıyoruz. Zalimlere aldırmadan ve zulme boyun eğmeden...
SAKARYA BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMU adına SABED (Sapanca Bilgi Eğitim ve Dayanışma Derneği)