Yok mu İsrail'e dur diyecek bir Kudüs Konsolosu?

Bir diplomat arkadaşım, Mescid-i Aksa İmamı ve Türkiye'nin Kudüs Konsolosluğu'ndaki görevlilerden naklen anlatmıştı:

İsrailliler 1967'de Doğu Kudüs'ü işgal ettiklerinde hemen Harem-i Şerif'e girip Kubbet-us Sahra'nın tepesine İsrail bayrağını dikmişler.

Türkiye'nin Kudüs Konsolosu bunu görünce dayanamayıp Harem-i Şerif'e koşmuş ve oradaki İsrail askerlerine "Siz Ürdün'ü yendiniz, İslam'ı yenmediniz. Burası Ürdün'e değil bütün Müslümanlara aittir. O bayrağı derhal indirin, aksi takdirde karşınızda Türkiye'yi bulursunuz" demiş.

İsrail askerleri bunun üzerine bayrağı indirmişler.

***

Mescid-i Aksa ve Kubbetussahra'yı yıkıp Harem-i Şerif üzerinde "Süleyman Mabedi"ni inşa etmek isteyen İsrailliler, bu amaçla yıllardır sürdüre geldikleri "arkeolojik kazı çalışmaları"nın bir adım ötesine geçmiş bulunuyorlar.

Binlerce İsrailli militan, "bu işi artık bitirmek" için Harem-i Şerif'e akın ediyor.

İşgal ve yıkımın önüne geçmek için Harem-i Şerif'in çevresinde ve içinde nöbet tutan Filistinliler, hem bu "sivil eylemciler"le hem de onları kollayan İsrail askerleriyle çatışarak, Ümmet-i Muhammed'in namusunu korumaya çalışıyorlar.

Şeyh Raid Salah liderliğindeki mukaddesat fedailerinin ellerinde sadece taş var.

İsrailliler ise –hem asker hem 'sivil'- dişlerine kadar silahlı.

Harem-i Şerif'te ateş ediliyor, orada bulunmaktan başka suçu(!) olmayan Filistinliler vuruluyor.

Mescid-i Aksa'nın etrafına yerleştirilen keskin nişancılar, içeride namaz kılan Filistinlileri 'avlamak' için emir bekliyorlar.

İslam Dünyası olup bitenlere böyle seyirci kalmaya devam ederse, İsrail Terör Rejimi'nin Mescid-i Aksa'yı kan deryasında boğduğunu da göreceğiz!

Türkiye'nin liderliğinde yükselişe geçtiği söylenen İslam Konferansı Teşkilatı nerede?

"Kudüs'ün tapusu bizde" diyen Türkiye nerede?

Yok mu Harem-i Şerif'e koşup "Durun!" diyecek bir Kudüs Konsolosu?

***

İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Taksim Meydanı'ndan sesleniyor:

"Bu dava sadece Filistinlilerin davası değildir. Aksa'nın savunması bir buçuk milyarlık İslam Dünyası'na ve vicdan sahibi insanlığa aittir. Türkiye kendi topraklarına yapılan saldırılara nasıl karşılık veriyorsa burada da aynı refleksi göstermelidir. Türkiye, bu konuda, işgal gerçekleşmeden, Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa yıkılmadan, elindeki bütün kartları zamanında kullanabilmelidir. İslam Konferansı Teşkilatı acilen toplanmalı ve gerekirse İslam Dünyası'nın İsrail ile olan diplomatik ilişkilerini kesme de dahil olmak üzere çeşitli kararlar almalıdır. İsrail'in saldırıları dünyanın tepkilerine göre şekillenecektir. Kanla sulanmış bir Mescid-i Aksa hiçbir zaman temizlenemez."

***

İsrail, İslam Dünyası'nın ve bilhassa Türkiye'nin tepkisini ölçüyor.

Tepki zayıf kaldığı takdirde sonuna kadar gidecek.

Ses ver Ankara!

Bu yazı toplam 3546 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar