Abdullah Büyük
Zafer niçin gecikir?
Hz. Âdem’den bugüne ve kıyamet kopuncaya kadar, yeryüzünde birbirine zıt olan iki kutup vardır. Bu kutup iman ve inkâr kutbudur. Diğer bir adıyla Hak ve batıl kutbu veya Hak- batıl mücadelesi.
Hak kutbunun kendine göre prensipleri, kuralları vardır. Bu kuralları, bu prensipleri Rabbimiz bildirmiş ve peygamberler de uygulamıştır. Batıl kutbun ise inkâra yönelik prensipleri ve kuralları vardır. Hak cephesi, mücadelesini fetih ile yaparken, batıl cephesi mücadelesini işgal ile sürdürür.
Bu haftaki mesajımızı, Hak cephesine yönelik sizlere sunmak istiyorum.
Ne sadece “Müslüman’ım” demek savaşın kazanılması için yeterlidir, ne de yalnızca kâfir damgasını yemek kaybedilmesi için kâfidir. Mümin, gerçek mümin olursa, savaşın şartlarını yerine getirmenin de imanın şartlarından biri olduğunu bilerek tedbirleri alırsa işte o zaman savaşı kazanabilir.
Kur’an-ı Kerim, Hac Suresinin 38. ayetinde şöyle der: “Muhakkak ki Allah, iman edenleri savunur, hainleri ve nankörleri hiç sevmez.” Müminler, bütün insanlığın inanç ve ibadet hürriyetlerini teminat altına almak için hareket ederler.
İlgili ayet açıkça Rabbimizin müminleri savunduğunu, koruduğunu ve onlara yardım ettiğini garanti etmektedir. Burada aklımıza bir soru gelebilir. Mademki Allah müminleri savunacağını garanti ediyor, o zaman neden onlara cihat emrini veriyor? Neden, savaşa katılarak, ölümle, yaralanma ile sıkıntılarla, fedakârlıklarla yüz yüze gelmektedirler? Hâlbuki netice bellidir. Onları hiç yormadan, üzmeden, acı çektirmeden, ölmeden, öldürmeden Rabbimiz neticeyi gerçekleştirebilirdi. Bütün bunların hikmeti nedir?
Bu sorulara verilecek cevap tek kelimeyle, Yüce Rabbimizin bir hikmetidir. Bizim kavrayabildiğimiz o hikmetin çok az bir kısımdır. Aklımızın, idrakimizin, bilgimizin derinliğine indiği hususlar bize sadece şu gerçeği anlatıyor: Rabbimiz, bu davayı omuzlayanların miskin ve uyuşuklardan meydana gelmesini istemiyor. Şurada burada keyif çatarak, yan gelip yatarak, yorulup yıpranmadan Allah’ın yardımını bekleyenlerden olmasını istemiyor. Hiçbir zahmete, sıkıntıya katlanmayan, dükkânlarından, bürolarından, pilajlarından vazgeçmeyen kişilere gelecekteki zaferlerin kaybedilmesi çok kolaydır. Böyle ucuz kazançlı zaferler çok çabuk kaybedilir. Bu ve bunun gibi bizim bilmeyip, Allah’ın bildiği hikmetlerden ötürü, Allah, müminlerin savunmasını yine müminlerin elleriyle gerçekleştirmektedir.
Zaman gelir müminler zulme uğrar, çiğnenirler, hücrelere tıkılır, ağızları kapatılır, elleri bağlanır. “Rabbimiz Allah’tır” demekten başka suçları olmayan bu mazlumların eline zafer gecikerek geçebilir. Bu gecikme de Allah’ın hikmetiyledir. Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Filistin’de senelerce devam eden hak-batıl mücadelesini bu ölçülerle ele alıp değerlendirmek, müminlere yakışan bir tavırdır.
Şimdi madde madde zaferin gecikme sebeplerini, hikmet dolu bilgilerle sizlere sunmaya çalışacağım. Çünkü şuurlu, bilinçli olan ülkemizin hakiki Müslümanları, İslam dünyasındaki savaşlara tribünlerden bakmıyor, izlemiyor. Dualarıyla, ulaştırabildikleri imkânlarıyla, seherlerde yaptıkları gözyaşlarının şahit olduğu tövbe ve istiğfarlarıyla tüm savaşların manen içerisinde olduğu hayal değil gerçektir.
Zaferin gecikmesinin sebebi, müminlerin imanlarının henüz kökleşmemesinden olabilir. Veya imkânlarının tümünü seferber edecek duruma gelmemiş olabilirler. Bu durumda zaferi elde etseler bile onu koruyacak durumda değildirler. Değişmez ilahi yasalardan biri de, müminlerin ellerinde kullanabilecekleri imkânlar olduğu müddetçe, Allah, hayata direkt müdahale etmez.
Müminler kuvvetlerinin son damlasını kullanarak Allah’ın yardımı olmadan hiçbir kuvvetin zaferi temin edemeyeceğini anlayıncaya kadar yani bütün gücünü kullanıp sonra da işi Rabbimize havale edinceye kadar zafer gecikebilir.
Zaferin gecikmesinin hikmetlerinden biri de şudur: Müslüman mücahitlere yapılan korkunç işkencelere, sıkıntılara, ızdıraplara maruz kalan müminlerin Allah’a bağlantısını, O’na sığınmasını artırmak için zafer gecikebilir. Alınları ve vicdanları paslanmış, namazı unutmuş olanların, cephede adeta kanlarıyla abdest alıp namaz kılacak kadar Allah’a dönmeleri için zafer gecikebilir. Devamı gelecek haftaya…
yeniakit