Abdullah Büyük
Zordan kolaya giden bir ümmet
Hayatımızı şekillendiren, yönlendiren ve hayat tarzımız olan İslam Dini, yapacağımız her geçerli veya meşru ibadetlerimizi, hizmet ve vazifelerimizi zordan başlatmıştır.
Kulluk kitabımız ise ilgili konuya açıklık getirmiş ve " Elbette zorluğun yanında kolaylık" vardır diyerek, son noktayı koymuştur. Siyasetten, ticarete; evlenmekten boşanmaya kadar her amelin, her konunun mayasında zorluk ve kolaylık adeta iç içe olmuştur.
Sadece müslümandan istenen ve beklenen tavrın, zorluktan başlatılması olması emredilmiştir.
Fazla detaya girmeden, bu haftaki mesajımızda evliliğin ilk adımlarının zor ve kolay yönlerini hatırlatmakla yetinmek istiyoruz. Niçin? Çünkü evlilik hayatının kısa zamanlarda boşanmak ile sonuçlandırması toplumumuzu ve hatta devleti bile zor durumda bırakmıştır.
Evlenecek adaylarımızın, evlilik müessesesinin altyapısını oluşturmadan adım atması, istenmeyen neticeleri doğurmuştur. Ekran görüntüleri, korsan buluşmaları, iletişim araçları ile kandırma tavırları, bu mübarek kurumu işlemez haline sokmaktadır.
Bir gecede koca olmak, kocalık konumunu; bir gecede baba olmak ise babalık makamını temin edememektedir.
Halkımız arasında, evliliğin ilk aylarına cicim, daha sonraki aylara ise geçim ayları denir. Geçim ayları başlayınca, geçimsizliğe yavaş yavaş adımlar atılmaya başlanır. Bundan daha kötüsü ise geçimsizliğin veya boşanmanın faturası Rabbimize çıkartılmasıdır.
Evliliğin temelini sevgi ve merhamete dayandıran Kur'an, evliliğin korunmasını hukuka ve fıkhi prensiplere havale etmektedir. Rabbimizin ilahi bir lütuf olarak verdiği meveddeh isimli sevgi ve muhabbeti en güzel sermaye olarak göremeyen eşler, bu güzel sermayeyi işletememekte ve iflas etmektedirler.
"Yoruluncaya kadar ara ve araştır ki, ölünceye kadar rahat edesin" prensibi, evlilik müessesesinin ilk adımını ne güzel ifade etmektedir. Kulaktan dolma bilgiler, hakkaniyet ölçüleriyle bağdaşmayan referanslar ve hakkımız olmayan yasak buluşma ve görüşmeler, adeta saatli bomba haline gelmekte ve bu bombanın ne zaman patlayacağını ise eşler idrak edememektedirler.
Tüm bu olumsuzluklardan en çok memnun olan ise, kadını erkeğe düşman etmek için geceli gündüzlü harıl harıl çalışan feminizim kuruluşu ve bu sinsi düşman kuruluşa bilerek ya da bilmeyerek arka çıkan feminist düşünceli hanımlar ve kızlarımızdır.
Evliliğin zorluktan kolaylıya doğru yürümesini üstlenmiş bir kurum, bu konuda paçaları sıvamış görünse bile, gücü, kuvveti sınırlıdır. Merkezi Konya'da bulunan Adef(Aile Dernekleri Federasyonu)nun, aile üzerindeki ciddi eğitim projeleri, ne yazık ki ülkenin tamamına açılmada zorlanmaktadır.
Bununla birlikte birçok kurum, dernek, kuruluş aynı gerekçelerle aileyi kurtarma adına gayret etmektedir. Aileden Sorumlu Sayın Bakanın, bu sahaya maddi ve manevi olarak el atmasını ve desteklemesini istiyoruz.
Hatta gerekiyorsa, aile üzerinde hizmet eden tüm kurum, kuruluş, dernek ve vakıfları araştırsınlar ve ülke halkımızın büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu inancı ile plan, program ve ehil eleman olan kuruluşları hakkında kamuoyunu bilgilendirsinler. Hıristiyan kültürünün etkisinde kalarak aile hakkında tedaviye yönelik projelerin, istenilen neticeyi elde edemediği acı bir gerçektir.
İnsanın, problemini, sıkıntısını en iyi bilen ve bu hususta kullarına ilahi mesaj gönderenin Rabbimizin emir ve tavsiyelerini devreye koymadan, bu problemin çözüleceğine inanmak mümkün değildir. Bu önemli ve ciddi konuyu, tüm vazifelerimizin ve yapılan hizmetlerin başına koyarak ülke halkımıza diyet borcu ödercesine düğmeye basmalıyız.
Bu sahada etkili, yetkili ve başarısını kanıtlamış tüm kuruluşlarımıza, dernek ve vakıflarımıza ve emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliyor, Aileden Sorumlu Bakan Hanımdan cevap bekliyoruz.
Sevgi ve saygılarımızla"
yeniakit