ZÜLEYHA YA DA YUSUF OLMAK
Hani şu babasıda peygamber olan yusufun gömleği, o gömlek ki yakubun ağlamaktan kör olan gözlerine sürülünce görmeye başlamasına vesile olan gömlek... o bir metre bez parçası, sahte ilahlar yüzünden kör olan çağımızın gözlerine sürülecekti....
" Sizin O'nu birakipta taptiklariniz ,bir takim kuru isimlerden ibarettir ki , onları sizler ve atalarınız takmışsınızdır.Yoksa Allah bunlara dair hiç bir delil indirmemiştir.HÜKÜM ANCAK ALLAH'INDIR.O kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir.Dosdoğru din iste budur. Fakat insanların coğu bilmezler." (Yusuf suresi 40 )
Bana başörtüsü mağduru biri olarak bir yazı hazırlayabilir misin dediklerinde farkettimde , ben kendimi asla bir başörtüsü mağduru olarak görmüyorum. Asıl mağdur olan ben değilim, beni örtümle kabul edemeyenlerdi. Çünki hüküm ancak Allah'ındır ve ben Rabbimin üzerimdeki hakkını yerine getirmeye çalışan Allah'ın garip bir kuluyum. Rabbim benden dışarıya çıkarken örtümü omuzlarımdan aşağıya düşürmemi , müslüman bir kadının ziynetlerinin gizlenmesi gerektigini istemiştir.O kendisinden başkasına ibadet etmememizi ister. Çünki şirk en büyük zulümdür ve Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamayacağını bir çok ayetinde bildirmiştir. Günümüz firavunları İbrahim zamanındaki firavun misali (ki firavunlar her devirde vardı ve varolmaya devam edecekler....)Benim Rabbim kapanmamı bedenimi haram gözlerden gizlememi istiyor diyen müslümanların karşısına , hayır ben sizin Rabbinizim ve vucudunuzu açmanızı emrediyorum diyerek sahnedeki yerlerini almaya calışmaktadırlar. İsin ilginci yıllar önce bir metre bez parçası olarak bahsedilen "aman canım başını ha kapatmışsın ha kapatmamışsın , altı üstü bir metre bez parçası" diyenler ,bu yasakları ile ne kadar aciz olduklarını ortaya koydular
Acizdiler çünki bir metrelik bez parçasından korktular... çünki onlarda anlamaya baslamışlardı ki bu kumaş bir dinin bayraği, tek olan Allah'ın emri idi... oysa onlar kendilerini ilah olarak göruyorlar ve kendilerine has olan dinlerinde başka bir dinden hiç bir iz olsun istemiyorlardı. Bu bir metrelik bez öyle bir yüce dinin semboluyduki, bütün peygamberlerin insanlığa tebliğ ettiği İslamın sembolü, Allah'ın emri idi... manası özü ise yusufun gömleğinden bir parça idi... Hani şu babasıda peygamber olan yusufun gömleği, o gömlek ki yakubun ağlamaktan kör olan gözlerine sürülünce görmeye başlamasına vesile olan gömlek... o bir metre bez parçası, sahte ilahlar yüzünden kör olan çağımızın gözlerine sürülecekti.... Müslüman kadın yıllarca "İslam kadını eve kapatıyor, ilimden uzaklaştırıyor" yaygaralarına aldırmadan, "ilim müslümanın yitiğidir onu nerede bulursaniz alınız" hadisiyle ....hastanede doktor, okulda öğretmen, fabrikada kimyager olmak için çaldığı üniversite kapısından, sırf Allah'ın emrini yerine getiriyor diye içeriye alınmıyor... çünki birileri ilahlıklarını kaybetmekten korkuyor... düşünün bir kere çağımızın gözleri açılır ve insanlar tek Rabbe iman ederse, sahte ilahların hali ne olur ?
Yasaklanan bir metre bez parcasi olsa idi.. bu yasak egitim kurumlarina, hastanelere.... değilde çarşı ve pazardaki kumaşçılara ya da tekstil fabrikalarına gelmeli degilmiydi........ ama öyle olmadı o örtüyü tehlikeli kılan başlara alınıp omuzlardan sarkıtılmasıydı.... çünki o zaman siz karşınızdakine bir doktor diye değil müslüman bir doktor olarak bakacaktınız.... ders veren öğretmen sadece kitaptakileri alıp bizlere aktaran olmanın ötesinde müslüman bir öğretmen oluverecekti gözlerde... bir metrelik bez parçası eşi ve ortağı olmayan Allah'ı hatırlatacaktı insanlara ........yani yusufun gömleği müslüman kadının vucudunu kapatınca, kapitalist düzenin çağdaş kölelerine tek olan Rabbe kulluğu hatırlatacaktı...
"hangi firavun emrinde calışan binlerce köleyi al senin olsun" diye Musa'lara verir ? (mehmed göktaş ) Hiç bir firavun bunu kabul etmez...ve etmediler de zaten yasaklarında benim kamusal alanımda sadece benim emirlerime uyarsan yer alabilirsin, başka bir Rabbi kabul etme dedi ve tesettür okullarda, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında yasaklandı......
Zuleyhanın tüm çekiciliğine, baskısına ragmen bir tek düğmesi bile açılmayan yusufun gömleğini taşımaya çalısanlar, önlerine sunulan diplomaları, kariyerleri yalan dünyanın sahte güzelliklerini ellerinin tersiyle itip "bir elime güneşi, bir elime ayı koysanız vallahi bu davadan vazgeçmem" diyen bir resulun ümmeti olduklarını ortaya koydular..... onlarki her çağda yusufun dediğini diyebilenlerdir "yusuf
onlara başörtüsü mağdurları dendi... oysa ki bu kocaman bir yalandı, çünki mağdur olan onların yaşayıp temsil etmeye çalıştığı Hak dini anlayamayanlardı... anlamalarına fırsat verilmeyenlerdi... Firavunların kamusal alanında zuleyha gibi olmaktansa, kendi özgür alanımda yusuf olmayı yeğlerim diyen müslümanlardı onlar... çünki biliyorlardı ki Zuleyha saraylarda köle, yusuf zindanlarda efendi idi.. evet yalnızca Allah'a kul olabilenler O'ndan gayrisinin efendisi olmuşlardır...
Firavunlar ben sizin Rabbinizim öldürür ve diriltirim diye dursun....... ...HÜKÜM ANCAK ALLAH'INDIR...(Enam Suresi 57) bilenlere selamlar olsun.......
HUMEYRA