11 Eylül 2001’den beri söylüyoruz: Yakan da yanar!

Dünkü Akit’in 1. sayfasındaki başlığı, yani “Yaktılar, yandılar” başlığını görünce, yine Akit’in 12 Eylül 2001’deki başlığını hatırladım...

“İkiz Kuleler’e saldırı”dan sonraki başlığımız şöyleydi:

“Yakan da yanar!”

Evet, “dünyayı yakan Amerika”, nasıl ki 11 Eylül 2001’de yanmıştır,“Afrika’nın 14 ülkesini hem sömüren, hem de bölgeyi ateşe veren Fransa”ise, 13 Kasım 2015 gününün Cuma gecesinde “geniş çaplı bir saldırı”ya maruz kaldı ve “129 Fransız vatandaşı”nı kaybetti!..

Hayır, kesinlikle sevinmiyorum...

Ama, itiraf edeyim;

Pek fazla üzülemiyorum da!..

Çünkü, bu dünya;

“Etme-bulma dünyası”dır!..

Ne edersen, onu bulursun!..

Ne ekersen, onu biçersin!..

“Adalet” eken, adalet bulur!..

“Terör” eken, terör bulur!..

Dedik ya;

“Etme-bulma dünyası bu!”

Fransa da, etti ve buldu!..

KİMİNLE SAVAŞACAKLAR?

Şimdi diyorlar  ki;

“Bu, bir savaş sebebidir!”

Herhalde hatırlarsınız;

11 Eylül 2001’de ABD’deki “İkiz Kuleler’e saldırı”dan birkaç saat sonra, ABD Başkanı Bush oğlu Bush da aynısını söylemişti:

“Bu bir savaş sebebidir!..

Bu bir Haçlı Savaşı’dır!..”

Sonra ne oldu?..

Savaştılar!..

“Özgürlük ve demokrasi getireceğiz” diyerek Afganistan ve Irak’ı “işgal”ettiler... Kadınlara “tecavüz” ettiler, binlerce insanı “Ebu Gureyb zindanları”na tıkıp, işkencede bulundular, binlerce insanı da katlettiler!..

Sonra ne oldu?..

Sonra, o zindanlarda, o işkence ve katliamlardan “DAEŞ” adlı terör örgütü doğdu!..

Aslında var ya;

DAEŞ denilen bu örgüt, “ABD ve İngiltere’nin çocukları”dır!..

İşte o DAEŞ, bugün Fransa’yı vurdu: 

129 ölü, 99’u ağır,  250 yaralı.

Peki, “DAEŞ’in saldırısı” üzerine, “Bu bir savaş sebebidir” diyen Fransa, gerçekten “savaş” ilân ederse, kime edecek?

Bir “ülke”ye mi,

Bir “terör örgütü”ne mi?..

Ama, unutulmamalı ki;

Bu “savaş”ın sonunda; ABD ve İngiltere’nin DAEŞ’i ürettiği gibi, Fransa da, bir başka “terör örgütü”nün tohumunu atar, onun filizlenmesine yol açabilir!..

O terör örgütü de, bir gün, gider bir başka ülkeyi vurur!..

O halde ne yapacaksın?..

Her şeyden önce “adil” olacaksın, “hep bana” demeyecek “paylaşmasını”bileceksin!..

ERDOĞAN’I DİNLEYİN ERDOĞAN’I!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün Antalya’daki “G-20 Zirvesi”nde liderlere hitap ederken, öyle dedi ya;

l  “Son terör eylemlerine şöyle bir baktığımız zaman; acaba bu terör eylemlerinin temelinde veya sebepleri arasında dünya sermayesinin kıskançlığı olması söz konusu mudur?

Fakirlik acaba buralara dayanıyor mu?.. İşsizlik acaba buralara dayanıyor mu?”

l  “Dünyadaki sermaye çevresi, işveren çevreleri biraz daha ellerini açacak olurlarsa, öyle zannediyorum ki terörün dünyada belini birlikte kırabiliriz. Aynı zamanda dünyadaki fakirliği birlikte giderme imkanımız olabilir.”

l  “Ben de işverenlere tavsiye ediyorum: Biraz az kazanın ve kazandıklarınızı özellikle dar gelirli insanlarla paylaşın.”

“Ölçü” ortada:

“Gerekirse az kazanın ama kazancınızı dar gelirlilerle paylaşın!”

Aslında, var ya;

Dünya liderleri “Erdoğan’ın bu sözlerine kulak vermiş olsa” idi; ne“terörist saldırılar” olurdu, ne de kan ve gözyaşı!..

YAKTILAR, YANDILAR!

Bilmem hatırlar mısınız;

Henüz “Suriye’de iç savaş” başlamamıştı... Yanılmıyorsam 2011 yılıydı...

Erdoğan diyordu ki;

“Kudüs yanarsa, Ortadoğu yanar!.. 

Kudüs yanarsa, dünya yanar!.. 

Kudüs ağlarsa İstanbul ağlar!.. 

Gazze üzülürse, İstanbul üzülür... Kudüs’teki yangın söndürülmeden; ne Ortadoğu’ya barış ve huzur gelir, ne dünyaya!.. Yangın dünyaya sıçramadan, Kudüs’teki yangın söndürülmelidir.”

Ben de, o günlerde demiştim ki;

Kudüs, elbette “sembol” bir şehir... Orası, “Müslümanların ilk kıblesi”ne veMescid-i Aksa’ya ev sahipliği yapıyor!..

Dolayısıyla Erdoğan demek istiyor ki;

Bir “İslâm şehri”ni, bir “İslâm ülkesi”ni yakarsanız, sizin “şehir”leriniz, sizin “ülke”leriniz de yanar!..

O halde; 

“İşgal”lere, “zulüm”lere, “cinayet”le-re ve “tecavüz”lere son verin!..

Aksi halde;

“Yakan da yanar!”

Öyle olmadı mı?..

11 Eylül 2001’de Amerika, 13 Kasım 2015’te de Fransa yanmadı mı?..

GEZİ ZEKÂLI’LAR İBRET ALSIN!

“Fransa’daki 7 ayrı saldırı” konusunda yazacak çok şey var...

Ama özetleyecek olursak;

l Fransa’da 7 ayrı saldırı oldu, 129 kişi öldü, 250 kişi yaralandı ve hemen ardından “Olağanüstü Hal” ilan edildi... Havaalanları kapatıldı, Paris’e giriş yasaklandı...İnternet erişimi kısıtlandı, haberleşme zorlaştırıldı... Ama, hiçbir Fransız vatandaşı; “Türkiye’deki Gezi zekâlılar” gibi sızlanıp,“Özgürlüğe darbe!.. Özgürlüğümüz kısıtlanıyor” demedi!..

l Saldırıların üzerinden henüz 10 dakika  bile geçmeden, bir “Fransız siyasetçi” ortaya çıkıp da; “Katil Hollande!.. Katil sosyalistler” diye bağırmadı!..

“102 kişinin öldüğü Ankara Garı’ndaki patlama”nın üzerinden 10 dakika geçmeden “Katil Erdoğan!.. Katil AK Parti!” diye bağıran “Paralel beslemesi ahmaklara” kapak olsun!

l Ne ilginç değil mi; Ankara’daki “Canlı Bomba” saldırısı üzerine hemenMİT suçlanmıştı. Ama “Nasıl haberleri olmaz?.. Burada bir istihbarat zafiyeti var!” diye “böğüren aptallar”a karşılık, “Paris’teki 7 ayrı saldırı” ile ilgili, bir tek Fransız çıkıp da; “Hadi birini, ikisini atladılar, 7’sini birden nasıl atlarlar?” diye sormadı, iyi mi?..

Merak ediyorum;

Onlar mı ülkelerine “Fransız” yoksa bizdeki “gerzek”ler mi “Türkiye’ye Fransız?”

l Ankara’daki patlama esnasında; Amerikan CNN ve İngiliz BBC, hemen;“Türkiye’nin desteklediği IŞİD” demeye başlamışlardı... Ama, aynı IŞİDParis’te ortaya çıkınca, aynı CNN ve BBC, bu defa “Fransa’nın karşısında olduğu IŞİD” demeye başladılar, iyi mi?..

“Orospuluk” parayla değil ya!..

BESLE TERÖRÜ, OYSUN GÖZÜNÜ!

Paris’teki saldırıların “geniş ve derin bir analizi” elbette yapılacak...

“Terörün niye Fransa’yı hedef aldığı” kadar, “Fransa, bu saldırıyı hak edecek ne yaptı?” sorusu da masaya yatırılacak ve bu soruya elbette cevap aranacak!..

Ama, dünkü Akit’te, “teröre davetiye”nin bir fotoğrafı vardı...

Sizlerin de gördüğü gibi;

Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, terör örgütü YPG’nin kadın savunma birlikleri YPJ’nin komutanı Nesrin Abdullah ve PYD’nin eş başkanı Asya Abdullah’ı sarayında ağırlamış, fotoğrafları kamuoyu ile paylaşmıştı.

Sadece bu da değil;

Sen; terör örgütü PYD’nin yöneticilerini sarayda ağırlarsan, sen, Türkiye’nin kırmızı bültenle aradığı ve başına 4 milyon lira ödül koyduğuKCK üyesi Zübeyir Aydar’a meclisini açarsan; yani teröre destek verirsen, bunun bedelini ödersin!..

En başta dedik ya;

“Ne ekersen, onu biçersin!”

“PKK’NIN ANASI”NI UNUTMADIK!

Kaldı ki, tek örnek Hollande da değil... Bu “Fransız”ların bir de“madam”ları vardı...

Malûm;

Türkiye, 30 yıl boyunca “PKK terörüyle mücadele” etti... Bazı rakamlara göre “300 milyar dolar”ını, bazı rakamlara göre de “500 milyar dolar”ını terörle mücadele için harcadı...

Hadi, “para” bir yana;

Bu ülke, “Türk ve Kürt” olarak “40-50 bin insan”ını kaybetti!.. Ama, buna rağmen hâlâ “terörle mücadele”sine devam ediyor!..

Peki; Türkiye’yi “terörle mücadelesinde yalnız bırakan” kimdi?..

Bırakın Türkiye’nin “yalnız” bırakılmasını, “PKK’ya silah ve strateji desteği” veren bu Fransa, bu Almanya, bu Avrupa ve bu Amerika değil miydi?..

Dahası;

Kasım 1998’de, “Abdullah Öcalan’ın kalbimde çok özel bir yeri var” dediği için, “PKK’lıların annesi” olarak anılmaya başlanan Danielle Mitterrandadlı kadın; “Fransa eski Devlet Başkanı François Mitterrand’ın dul eşi”değil miydi?..

Bu madam; PKK’ya en büyük desteği vermedi mi?..

Demek istiyorum ki; Batı, hiç de “sütten çıkmış ak kaşık” değil!..

ERDOĞAN’A KULAK VERİN!

Hiç düşünmediler ki;

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi;

“Terörün dini, dili, kimliği ve etnik kökeni olmaz!.. Terör örgütleri, kendilerine hangi sıfatı takarlarsa taksınlar; cani, canidir!.. Terörist, teröristtir!”

Ama, Batı ne yaptı?..

“Terörle mücadele” için “işbirliği ve elbirliği” yapmak ve “terörün zararları”nı konuşmak yerine; hep “terör örgütünün kimliği” ile ilgilendiler!..

Yok El Kaide imiş,

Yok DAEŞ veya Boko Haram!..

Oysa, “sıfat”lar yerine “terör”ün kendisini konuşsalardı, anlarlardı ki; Türkiye’deki saldırılar ile, Paris’teki saldırılar, kesinlikle “birbirlerinden bağımsız değil”dir!..

Hele hele;

Paris’teki saldırıların, “Antalya’daki G-20 Zirvesi öncesi”nde meydana gelmesi, hiç de “tesadüfi” değildir!..

2011’de ne diyordu Erdoğan;

“Kudüs’teki yangın söndürülmeden; ne Ortadoğu’ya barış ve huzur gelir, ne de dünyaya... 

Yangın dünyaya sıçramadan, Kudüs’teki yangın söndürülmelidir!”

Peki, Haçlı-Siyonist İttifakı, Erdoğan’ın bu “uyarı”sına kulak astı mı?..

Nerdeeee!..

“Kudüs’teki yangını söndürmek” yerine, 2011 yılında Esed’i kışkırtıp,Suriye’yi ateşe verdiler, iyi mi?!?..

İşte neticesi:

“Yaktılar!.. Yandılar!”

Demek oluyor ki;

Yanmak istemiyorsan, yakmayacaksın!.

Acaba ders aldılar mı?..

Hepinize selâm ve saygılarımızla..

yeniakit

Bu yazı toplam 636 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar