ABD “kirli hesaplar” yaparken, Kılıçdaroğlu “Çoban Hesabı” peşinde!

Türkiye; hem “iç politika”da, hem “dış politika”da hayli “önemli ve gerilimli” günler yaşıyor...

Bir yanda “Suriye’den göç etmek zorunda kalan Türkmen ve Araplar”ın Türkiye’ye girişleri, bir yanda “koalisyon kurma” çalışmaları!..

Daha önce ve dün de yazdığım gibi; Tel Abyad bölgesindeki Türkmen ve Araplar, “havadan ABD bombardımanı, karadan ise PYD’nin kurşunları”arasında sıkıştıkları için “Türkiye’ye sığınmak” zorunda kaldılar!..

Geçen hafta Çarşamba gününden, düne kadar “Türkiye’ye sığınan Türkmen ve Araplar”ın sayısı 17 bin 844’ü bulmuştu... Dün gelen “20 bin”kişinin yanı sıra, önümüzdeki günlerde “20 bin” kişinin daha gelmesi bekleniyor!..

Görünen o ki;

“Toplam 50-60 bin civarında bir muhacir” kitlesi Türkiye’de “misafir”edilmiş olacak!..

TEHCİRİN DİK ALÂSI!

Bu, ne demektir?..

Demektir ki;

“Tehcirin dik alâsı!”

Hani, Batılı ülkeler, Türkiye’yi “1915 tehciri”nden dolayı suçluyorlardı ya,“Suriye’den zorunlu göç” fotoğrafını yüzlerine çarpıp, haykırmak gerekir:

“Al sana tehcir!”

Üstelik, bu insanlar; “1915 tehciri”nde olduğu gibi; “ayaklanmış” filân değiller!.. O tehcirde, “Osmanlı’nın haklılığı” söz konusuydu...

Peki, ya şimdi?..

“Topraklarından sürülen” Türkmen ve Araplar, “Suriye’ye isyan” mı ediyor?..

Elbette hayır!..

Peki, niye sürülüyorlar?..

Sırf, “PKK’nın Suriye kolu olan PYD’nin, Türkmen ve Araplar’a tahammülsüzlüğü”nden!..

Evet, onlara “tahammül” edemiyor PYD!.. İstiyor ki, “bölge boşaltılsın” ve bir “Kürt devleti”ne zemin hazırlansın!..

Bunu da, “müttefikimiz” olan ABD desteğiyle yapıyor ki; insan, sormadan edemiyor: “Bu, nasıl müttefik?!?”

Nerede NATO,

Nerede BM?..

Nerede Batı?..

Sınırımızda, resmen ve alenen “kanlı ve kirli bir oyun” oynanıyor amaNATO sessiz, BM sessiz, Batı sessiz!..

Açık ve net;

Hepsi de “orostopolluk” yapıyor!..

Demek oluyor ki;

“1916’da, bu coğrafyada yaptıkları ameliyatı tamamlayıp, bir devletçik daha kurdurmak istiyorlar!”

ASIL HEDEF, BÜYÜK İSRAİL

Haa, şunu da söyleyeyim;

Gerek PYD’nin başı Salih Müslim, gerek Kandil’in Baronları, oynanan oyunu göremeyip; “Ohh, adım adım Kürdistan’ı koruyoruz” diye boşuna sevinmesinler!..

Zira, merhum Erbakan Hoca, hayatı boyunca hep şuna dikkat çekmişti:

“Bölgede Kürdistan kurdurmak isteyenlerin asıl hedefi, Büyük İsrail Devleti’nin temellerini atmaktır!..”

Demek oluyor ki;

Önce “Kürdistan”ı kurduracaklar, sonra da aynı toprakları İsrail’e vereceklerdir!..

O vakit geldiğinde; bugün PYD’nin Türkmen ve Araplar’ı sürdüğü gibi,İsrail de Kürtleri sürecektir!..

Hiç kimsenin kuşkusu olmasın;

Bu, böyle olacaktır!..

Demem o ki;

PKK, PYD veya HDP, bugünkü plâna bakıp da, boşuna sevinmesin!..

“Büyük Plân” geridedir!..

Yani;

“Turpun büyüğü heybede!”

Bunu bilsinler ki;

Hesaplarını, bugüne göre değil, yarına göre yapsınlar!..

Çünkü; o bölgeyi kimseye yedirmezler!.

ÇARŞI, HER ŞEYE KARŞI!

Gördüğünüz gibi; 

Türkiye, “kritik günler” yaşıyor!.. 

“Tehlikeli yıllar” ise, önümüzde!..

İşte bu “kritik günler”de, bütün partilerin “birlik ve beraberlik” içinde olması ve eğer mümkünse bir an önce “Hükümet” kurmaları gerekmez mi?..

Ama, durum öyle değil!..

AK Parti dışındaki bütün partiler, herhalde “ellerini güçlendirmek ve pazarlık gücünü arttırmak” için, “yorgunu yokuşa sürecek dayatmalar”da bulunuyor!..

Hani;

“Çarşı, her şeye karşı” diye bir slogan var ya, “siyaset çarşısı”ndaki partilerin de, “Çarşı”dan pek farkları yok!..

Onlar da, her şeye karşı!..

MHP, HDP’ye karşı!..

HDP, AK Parti’ye karşı!..

CHP’li Haluk Koç; Devlet Bahçeli’yi kastederek; “Alayınıza karşıyız tavrı ile bir yere varamayız” derken, MHP’li Semih Yalçın da ona cevap verip; “Biz de Sayın Koç’un sözlerinin alayına karşıyız” şeklinde konuşuyor!..

Gördüğünüz gibi;

Herkes, her şeye karşı!..

O halde;

Nasıl “koalisyon” kurulacak?..

Ya da;

Kim, kiminle kuracak?..

40’A KARŞI 60’LIK BLOK!

CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu’na bakarsanız, “hesap” ortada:

“60, 40’tan büyük!”

Hesabın açılımı ise şöyle:

“Seçim sonrasında yüzde 40’lık ve 60’lık bir denge oluştu; toplumun ortaya koyduğu bir denge... Bütün siyasal partilerin, bu dengeyi gözardı etmemesi gerekiyor. Ve asıl görev, hükümet kurma görevi yüzde 60’lık bloka düşüyor. 

Eğer toplumun beklentilerine uygun, onları yok saymayan bir irade ortaya koymak istiyorsak, 60’lık grubun ya da kitlenin beklentilerine uygun bir hükümet kurmak durumundayız.”

Gördüğünüz gibi;

“Hesap Adamı”(!) Bay Kılıçdaroğlu, AK Parti’yi “yok” sayıyor!.. Sonra da, bu“yok”un üstüne bir “hesap” yapıp, “CHP, MHP ve HDP’nin oyları”nı aynı torbaya doldurup, “yüzde 60” diyor!..

ÇOBAN HESABI!

Kılıçdaroğlu’nun hesabı, aynen, “Çoban Hesabı”na benziyor!..

Hikâyeyi bilirsiniz...

Ağanın biri; çobana “100 koyun” teslim eder... Yıl sonunda koyunları“eksiksiz” alacak, “çoban”ın parasını da o zaman ödeyecektir.

Aradan bir yıl geçer.

“Hesap görme” zamanı geldiğinde, ağa, çobanı eve çağırıp der ki;

“Koyunlar ne alemde?..

Doğuran veya ölen var mı?”

Çoban başlar hesap vermeye;

“Ağam; yağmur yağdı, gök çatladı, 

72’sinin ödü patladı.

Önden gitti baş toklu, 

Arkasından gitti beş toklu.

10’unu verdim kasaba,

10’unu da katma hesaba.

Kurt kaptı birisini, 

Birisinin de getirdim derisini...”

O anda “yemek” yemekte olan ağa, o kadar kızmış, o kadar öfkelenmiş ki; sofradaki “yoğurt kâsesi”ni alıp, çobanın suratına fırlatmış!..

Tabiî; çobanın yüzü bembeyaz yoğurtla kaplanmış!..

“Pişkin” çoban;

Büyük bir “yüzsüzlük”le;

“Şükürler olsun” demiş; “Bu hesabı da yüzümün akıyla verdim!”

Hele söyleyin;

Bay Kılıçdaroğlu’nun hesabının “çobanın hesabı”ndan bir farkı var mı?..

“40-60’lık bir denge”den söz ediyor ve diyor ki; “Hükümeti biz kuralım!”

İyi de;

Bu nasıl “yüzde 60’lık blok”tur ki, “3 parça”dan oluşuyor ve her bir parça da, “birbiriyle kan uyuşmazlığı” içinde!..

Yüzde 25 CHP,

Yüzde 16 MHP,

Yüzde 13 HDP

Ne etti?..

“Yüzde 54.”

O halde, “yüzde 60” nereden çıktı?..

Bay Kılıçdaroğlu; bırakın “hesap adamlığı”nı, daha “dört işlemi” yani“toplama, çıkarma, çarpma ve bölme”yi bile bilmiyor!..

25+16+13’ü hele bir toplayın... Ne eder?.. Yüzde 54!..

Peki, Kılıçdaroğlu’nun “yüzde 60’lık blok” hesabı nereden çıktı?.. 

Bana öyle geliyor ki; “toplama” işlemi yapacağına, herhalde “çarpma”yaptı!..

Daha “toplama” hesabını yapamayan bir adam, Türkiye’yi nasıl toparlayacak, anlayamadım!..

“Bugünün hesabı”nı yapamayan bir adam, “yarınların hesabı”nı yapabilir mi?..

BLOK İÇİNDE BLOK!

Sözü, madem ki “hesap”tan açtık, öyleyse devam edelim...

Devam edelim ki; 

“Hesap adamı”(!) Kemal Kılıçdaroğlu’na “hesap” yapmayı öğretelim...

CHP, MHP ve HDP’nin oyları “yüzde 54” çıksa da; Kılıçdaroğlu, “yüzde 60’lık blok”tan söz ediyor ki, hadi “doğru” kabul edelim...

Peki, “muhtemel senaryo”larda adı geçen “AK Parti-CHP Koalisyonu”nun toplam oyları ne ediyor:

Yüzde 41 artı yüzde 25.

Eşittir yüzde 66...

Demek oluyor ki;

“Yüzde 66’lık bir blok” var ve bu blok “yüzde 54’ten” daha büyük!..

Olmadı mı?..

O halde; AK Parti ile MHP’nin oylarını toplayalım...

AK Parti: Yüzde 41

MHP: Yüzde 16

Ne etti?..

“Yüzde 57”

Demek oluyor ki;

AK Parti ile MHP de, pekalâ bir “blok” oluşturabilir ve bu blok;“Kılıçdaroğlu’nun blokundan daha büyük” olur!..

Ama, Kılıçdaroğlu bu!..

Önce bir “rakam” söylüyor, onu “gerçek” kabul ediyor, sonra da yaptığı“yanlış haber” üzerine “koalisyon” inşa etmeye çalışıyor!..

Zaten; SSK’yı da, bu “yanlış hesap”lar yüzünden batırmamış mıydı?!?..

YÜZDE 41, KİMİN İRADESİ?

Ya, şu sözüne ne demeli?..

Beyefendi, diyor ki;

“Toplumun beklentilerine uygun, onları yok saymayan bir irade ortaya koymak istiyorsak; 60’lık grubun ya da kitlenin beklentilerine uygun bir hükümet kurmak durumundayız!”

Lütfen dikkat;

Hem “toplumun beklentilerine uygun bir iradenin yok sayılmaması”gerektiğini söylüyor, hem de “toplumun yüzde 41’lik iradesi”ni tamamen“yok” sayıyor!..

Daha açık ifadesiyle;

AK Parti’yi “yok” sayıyor!..

Bay Kemal Kılıçdaroğlu’nu dinleyen de zannedecek ki; “AK Parti diye bir parti yok”tur!.. Bu parti “yüzde 41” oy almamıştır!.. Hatta, “barajın altında”kalmıştır ki, “blok hesapları”na dahil edilmiyor!..

Ama, MHP’nin; “Yılanla aynı torbaya girmeyiz” deyip de, “yılan”a benzettiği HDP, Bay Kılıçdaroğlu’nun “yüzde 60’lık(!) bloku”ndadır!..

Be adam;

Sen niye kendi kendine “blok” icat edip de, “diğer partiler adına”konuşuyorsun?..

Sana ne MHP’den,

Sana ne HDP’den?..

Sen, CHP’ye baksana!..

Konuşacaksan;

“CHP’nin yüzde 25’i kadar konuş!”

Aksi halde;

“Çoban hesabı” gibi bir hesap yapıp, “blok”u kaybedersin, CHP seçmeni, suratına “yoğurt kâsesi”ni fırlattığında; “Hesabı yüzümün akıyla verdim”deyip pişkinliğe vurursun ama, sonunda “genel başkanlık” koltuğundan da olursun!..

Bugün görüşeceğin “TÜSİAD Baronları”na, sakın ola bu “hesap”tan bahsetme!.. Hem gülerler sana, hem de, “AK Parti-CHP koalisyonu”arzularından vazgeçip, “MHP’ye” razı olurlar!..

Sen, sen ol; ne “Çoban Hesabı”na bel bağla, ne de “SSK hesabı”na!..

Çünkü sen, hesap bilmiyorsun!..

Üstelik, siyaseti de bilmiyorsun!..

 *****************************************************************************************

Gül ile ilgili kitap... Bazı hatıralar “pazar”a çıkarılmaz, “mezar”a götürülür!

“Siyaset”le ilgili, “ciltlerce kitap” yazan Hasan Aksay ağabeye, bir defasında demiştim ki: “Böyle fikrî ve felsefî ağırlıklı kitaplar yazacağına, niye hatıra kitabı yazmadın?.. Hiç olmazsa, bazı olayların perde arkasını öğrenmiş olurduk.”

O zaman demişti ki: “Hatıra kitabı yazsam, olan-bitene kendi penceremden bakar ve ister istemez kendimi öne çıkarırdım... Ama, burada; olayın diğer muhatabına haksızlık etmiş olur ve belki de onun kırılmasına, gücenmesine ya da bana öfke duymasına yol açardım!”

Hasan Aksay ağabey haklıydı.

Zira, bunun bir örneğini de ben yaşamıştım... Birinin “hatıra kitabı”nda benim ve başka arkadaşların da adı geçmiş; olaylar hem “çarpıtılmış”, hem de “180 derece tersi” yazılmıştı!..

Son günlerde; “Taha Akyol’un referans, rica ve minneti” ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “başdanışman” olan Ahmet Sever; piyasaya yeni çıkan ve “Gül’ün hatıraları”nı anlattığı bir kitapla gündemde!..

Ama, “Gül’ün bilgisi dahilinde” yazılan kitapta anlatılanlar, “olayların muhatapları” tarafından “yalanlanıyor!..”

Demek ki, çoğu gerçek değil!..

İyi de, “Abdullah Gül’e güzellemeler”le dolu bu kitap; kime, neyi ispat edecek?.. Bu kitabın, Gül’e bir faydası mı olacak, yoksa “fitne ateşinin körüklenmesi”ne mi yol açacak?..

Bence, Abdullah Bey; bu kitaba onay vermekle, çok büyük bir yanlış yaptı!..

Bazı “hatıra”lar vardır ki, “pazar”a çıkarılmaz, “mezar”a götürülür!..

“Kalpleri kırmaya” değer miydi?..

yeniakit

Bu yazı toplam 563 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar