Abdurrahman Dilipak: Global sistemin “yerli ve milli” mandacıları!?

Abdurrahman Dilipak: Global sistemin “yerli ve milli” mandacıları!?

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

ABDURRAHMAN DİLİPAK: GLOBAL SİSTEMİN “YERLİ VE MİLLİ” MANDACILARI!? /HABERVAKTİ.COM

“Genç siviller”in bir sloganı vardı, “dünya 5’ten büyüktür” diye. Sonra bunu Erdoğan aldı, kullandı ve bıraktı. “Rabia” işareti de öyle olmadı mı? “Rabia”nın adı “Bizim Rabia” oldu, adı kaldı yadigar ama “bizim” olunca muhtevası da değişti. Ne Rabiatül Adeviye kaldı ne de “Mısır’daki Rabia Meydanındaki direnişe selam” kaldı. Kullanıldı ve o da bırakıldı.

Şimdi her fırsatta. Birileri durduk yerde “uluslararası sistemle birlikte hareket etme sözü veriyor. 666 sayısı üzerinden Lucifer’e selam gönderiliyor. Yeni Delhi’den geldiklerinden beri yeni bir sloganımız oldu: “One Earth, One Family, One Future”, (Tek Dünya - Tek Aile - Tek Gelecek). Tek Millet”i geçtik, Trump’la, Biden’le Macron’la, Kral Charles ile tek aile oldu. “Tek dünya” “Siyonistler”in “Tek devlet”inden de büyük bir idealdi. “Bizim Rabia”nın “Tek Millet, Tek bayrak, Tek vatan, Tek devlet” sınırlarını da aştık, Yeni Delhi’de Hinduların Nirvana’sına uçtuk. Bu akılla, bu gidişle Satanist Pedefolik Siyonistlerin yeni dünya düzenine doğru emin adımlarla ilerliyoruz, İktidar ve muhalefet kanatlarının, AK Parti, CHP, MHP ve HDP’si içine sinmiş Mandacıların zihniyet ikizi Habatçı, Agarthacı, Epstein cemaatı (!?)nın ayak izlerinde cehenneme doğru sürükleyen bir Şeytan vardır, içlerindeki iyilik çabalarını canlı tutmaya çalışanlara inat.

Lut kavminin helak sebeblerinden daha fazlası var bugün. Gazze halkı Filistin devleti için canını feda etmiyor. Onların davası din davası, vatan davası değil. Ülkeleri olmasını isterler elbette, yurtları olsun isterler, ama bugünkü davaları toprak davası değil. Gazze halkı İslam dünyasının taşımayı göze almadığı. Bir dava uğruna canlarını feda ediyorlar. “Binbirbaşlı bir ejderhayı taşımaya aday bir kanarya” o çocukların her biri. Bir mucize gerçekleşiyor ve o çocukların ruhları ebabillerin kanatlarında cennete yükseliyor olsa gerek. Mazlumların çığlığı arşı alayı inletirken, ebabiller ağızlarında cehennem taşları ile geri döndüklerinde sadece Siyonist, Pedefolik, Satanist’lerin değil, onların işbirlikçilerinin, onlar karşısında sessiz kalanların da başlarına, evlerine, iş yerlerine bırakacaklar o taşları.

Ogün, kimliklerimize, GlobalReset’çilerin inşa etmeye çalıştıkları “Uluslararası sitem”in temel projelerinden biri olan TransHumanizm projesi çerçevesinde “biyolojik insanın sonu”na işaret eden, bizi din ahlak ve gelenekten bağımsız BİREY’ler şeklinde ve bir NESNE tanımlayan, kimliklerimize. Bizi GENDER diye, bir GENOM olarak tanımlayanlar, alnımıza bu kara lekeyi çalanların vay haline.

Ve ben iman ettim: “insanların çoğu hüsrandadır, iman edenler, ameli salik olanlar, sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna” Ve ben İman ettim, yeryüzündeki bütün insanlar arasından ancak bir gemi dolusu insan kurtulmuştu, başlarında bin yıla yakın yaşayan bir peygamber olarak Hz. Nuh olduğu halde ve onun karısı ve oğlu da iman edenlerden değildi ve onlar da suda boğuldular. Hz. İbrahim’in yeğeni Hz. Lut’un kavmi de iman edenlerden değildi. Helak önce son gün daha önce o kavimden ayrılanlar müstesna ve son uyarı için kendilerine de uyarıcı melekler gönderilmesine rağmen iman etmediler. Hz. Lut karısı ile kavminden ayrıldı ama karısı yolda o da yoldan dönenlerden oldu da Hz. Lut yalnız başına kurtulmuştu. Kimse şahıs olarak ya da toplum olarak kendini mutlak anlamda güvende zannetmesin.

Bugünkü Agartha belasından daha büyük bir fitne ile karşı karşıyayız. LGBTQİP+ fitnesi o hale geldi ki, mabedlerin altında seks ayinleri düzenleyip bebekleri Şeytana kurban ediyor, onların kanını içiyorlar. Olimpiyad açılışını gördünüz. Kapanışında da “Samothrace” üzerinden “Kanatlanmış zafer” mesajı verdiler. O olimpiyatlara katılanların çok, çok büyük kısmı bu suçun ortağı oldular. “Çocuk evlilikleri“ konusunda mangalda kül bırakmayanlar PEDEFOLİK Cinayetler konusunda, neredeyse hiç seslerini çıkartmıyorlar nedense? Kaldı ki, İslam’da nikahın aleni olması gerekir ve evlenecek kişilerin cezai ehliyete sahip, AKİL ve BALİĞ olması gerekir. Yani biyolojik yaşı ve zeka yaşı itibarı ile olgunlaşmış olması, Doğru-Yanlış, İyi-Kötü, Hak-Batıl, Güzel-Çirkin’i ayırt edecek bir seviyede olması gerekir. Ha, bunu bugün hangi Müslüman uyguluyor, o ayrı bir konu. Bugün evlenenlerin kaçta kaçı bu ölçülere uyar, o da ayrı bir konu.

Biliyorum, böyle yazınca birileri rahatsız olacak. Olsunlar. Peygamberler müstesna, her insanın içinde nefsine taht kurup oturmuş bir Şeytan vardır. Her insanın içinde onu Hakka ve Hayra çağıran ruhunun yoldaşı, vicdanını uyaran bir Melek vardır. Hac’da hacılar niye Şeytan taşlarlar? O Şeytan taşlama olayı, Hz. İsmail’in KURBAN edilmesi konusunda, Hz. İbrahimi eyleminden vazgeçirmek için gelen Şeytana atılan taşlardır. Hz. Haacer de taşları o lanet olasın Şeytanı, Hz. İsmail de.. Peki bugün İİT ülkeleri liderleri Şeytanın ve onlarla birlik olan İnsin Şeytanlarının davetleri konusunda ne yapıyorlar.

Politikacıların ağzından çıkanlara değil, ayakları nereye gidiyor ona bakın. Birileri sanırım siyasetin haramları helal kıldığını düşünüyor olsalar gerek. NAS dediklerinin bile bir anda tersi’ni yapabiliyorlar. Oysa, fıkhi bir mazeretleri yokken bir haramı alenen ve tekrar tekrar aksini yapmak FISK olur. (Maide 47. “(…) Allah'ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır”. Evet işte böyle. “İman ettik” demekle yakanızın bırakılıvereceğini mi sandınız?” (Münafikun 6) ”Onlara bağışlama dilesen de, dilemesen de onlar için birdir. Allah, onları asla bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez.” (Bakara 99)’da ne deniyordu: “Andolsun ki sana apaçık âyetler indirdik. Onları ancak fâsıklar inkâr eder”.

CoVID konusunda ilk uyaranlardan olduk da ne oldu? 5G konusunda uyardık, söz dinleyen mi var. Cinayet işliyorlar. Hava, su, toprak, bitkiler, hayvanlar, insanlar ve melekler onlara lanet ediyor. Yakın bir gelecekte nasıl bir gazabın sebeb olduğu afetle yıkılacaklarını görecekler. İnsanlar ekinleri talan edip hayvanları öldürmeye başladıklarında yoksullaşıp, birbirlerine düşecekler. Chemistrail konusunda bu cinayetin faillerinin dilleri bağlandı sanki. Dilsiz Şeytanlara döndüler. Karbon Vergisi'ne geldi sıra. Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar. İklim yalanının peşinden koşuyorlar. Ata tohumlarını yasakladılar, hayvanların geni ile oynadılar, fıtrata karşı savaş açtılar adeta. Rezerv alan sahtekarlığı ile mülkiyet hakları ellerinden alınıyor insanların. Adım adım performans Pass’la Nakitsiz topluma yelken açıyorlar, Şeytanın yurduna doğru. “Tek Para”ya geçince arkası gelecek. Tek orduya geçişte Milli ordular tasfiye edilecek, TransHumanizm projesi ile “gereksiz-çöp insanlar” bir şekilde hayatlarından kopartılırken, Humanoid askerler üslenecek bu rolü. “Biyolojik insanın sonu”ndan söz ediyorlar. Hayatta kalanların kafalarına Chip takıldıktan sonra onlar artık “Cyborg” olarak tanımlanan bir “Biyonik robot”a dönüşecek. “Nesnelerarası iletişim”de İnsan, Makine ve Hayvan eşitlenecek. TransHuman sonrası Cyborg olarak tanımlanacak olan bu trans İnsan “Nesnelerarası iletişimin NESNE”si olacak. Şimdi de “Cinsiyetsiz toplumun NESNE’si olarak kimlik kartlarına GENDER etiketi yapıştırıldı.

Bu işin emrini Beştepe verdi. Kararnamesini Efgan Ala imzaladı, uygulamasını Süleyman Soylu yaptı, bu rezaletin ortadan kaldırılması şerefi inşallah Ali Yerlikaya’ya nasib olur. Ama inşallah şu Yüz tanıma sisteminin arkasındaki Şeytani planı görür ve bu uygulamadan vazgeçer.. Hatırlatalım: bunlar, “ağuyu altın tas içre, bala karıştırıp sunarlar” ve Chemistrail, 5 G, CoVID konusunda olduğu gibi kendi projelerinin gerekliliği, önemi üzerinden 40 tane madde sayarlar. İşlerine gelmediği zaman, bin tane faydası olan Keneviri, Tiner kadar bile zarar taşımayan bir bahane ile yasaklatan şeytani akıl da buna tersten bir misaldir.

Birilerinin Maliye bakanına “One minute” demesi gerek, yoksa bu millet, “bak yoksa CHP gelir korkutmacasının sebeb olduğu ölümü gösterip hastalığa razı olma” psikolojisinden çıkıp AK Partiye “One minute” diyecek. Verginin de vergisinin üstüne bir de Karbon vergisi bindirirseniz, bu millet sizi o makamdan indirir. Adalet olmayınca, yapanın yanına kar kalıyor gibi oluyor ama, bu devran hep böyle gitmez. Allah’ın gazabını ertelemesi, gazabın şiddetini artırmaktan öte bir anlam taşımaz bu gibi durumlarda. Allahtan korkmaz, kuldan utanmaz, “Uluslararası sistem” dedikleri Satanist, Pedofilik Siyonistlerin peşinden gitmeye devam edenlerin o Şeytanın efsunladığı derin uykularından uyandıklarında kurtuluş için çok geç olmayabilir. Güçlendiğiniz zaman yapacağınızı zannettiğiniz işler bu akılla hiçbir zaman yapamayacaksınız. Ama Güç ve kuvvet sahibi olan Allah’ın ipine tutunursanız, muhtaç olduğunuz güç ve kuvveti Allah size ihsan edecektir. Ama önce Şeytanın ipini bırakın, Şeytanı veli edinen İnsin Şeytanlarından uzaklaşın ve onları yanınızdan uzaklaştırın.

Eskiden “İngiliz, Amerikan mandacıları” vardı. “Amerikan Muhibler cemiyeti” vardı. Bugün de “AB Muhibleri cemiyeti” var, dünkülerden bin beter. Yarım asra yakın zamandır, “AB kapısında, domuz ağılında yavrularını emziren anaç domuzu emmek için, o ağılın kapısında bekleyen koyun” gibi “AB muhibleri” var. Canını Batı değerleri uğruna fedaya hazır BÇG’lerimiz, kapısında “Ucuz asker” olmaya razı olduğumuz Masonik kafalı “NATO muhibleri cemiyeti” üyeleri var. Sözle PKK ya, FETÖ’ye karşılar, ama onların efendileri, onların eğitip donatan, koruyan NATO’ya karşı bir söz söyleyemezler. Yunanistan’a, Kıbrıs Rum kesimine karşıdırlar ama, girmek istedikleri AB’ye üyelikleri bunların iki dudakları arasındadır, bunu bilirler ama o konulara hiç girmezler. Ama halka karşı konuşurken, mangalda kül bırakmazlar. Onlar “İsrail Muhibleri”dir, biz de onların. BM’si, DSÖ’sü, FAO’sı, UN WOMAN’ı, IMF’ hepsi onların taşeron örgütüdür, biz de onlara diplomatik muafiyet, vergi ve yargı bağışıklığı ve daha başka imtiyazlı statüler tanırız. İstanbul sözleşmesinden çekildik derken, Lanzarote’den hiç söz etmeyiz, yasayı değiştirmeyiz ama aynı zamanda UN WOMAN’a kapıyı ardına kadar açarız.

Bu Modern mandacılığın şekli “Uluslararası Sistem Mandacılığı”. Bu sistem SATANİST, PEDEFOLİK, SİYONİST bir sistemdir. DECCALİYET SİSTEMİdir.

“İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım”. Onları yakacak ateşin kendilerine dokunmasını istemeyenler, onlara yardım etmesinler ve onlar, onların yaptıkları karşısında sessiz kalmasınlar, elleri, dilleri ve kalpleri ile dirensinler. Dünya ve ahiret hayatındaki dereceniz yaptıklarınız ve yapmanız gerekirken yapmadıklarınızla ilgilidir. Bu konuda din ve devlet büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin. Peygamberlerin dahi elinde olmayan yetki ve imkanların liderlerinizin, önderlerinizin elinde olmadığını bilin. Dikkat edelim, Şeytan bizi Allah’la, siyasetle aldatmasın!

Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı durabilecek miyiz, zalim babamız da olsa, mazlum düşmanımız da olsa!. Bu sorunun cevabını vermek zorundayız. Allah’ın indinde makamınızın cennet mi, cehennem mi olacağı, bu dünyada izzet sahibi mi olacağız yoksa zillete mi düçar olacağımız bu sorunun cevabına bağlı. Selam ve dua ile.