Abdurrahman Dilipak: Onların 'Kutsal Fahişeler' varsa bizim de 'Kutsal Hırsızlarımız' var

Abdurrahman Dilipak: Onların 'Kutsal Fahişeler' varsa bizim de 'Kutsal Hırsızlarımız' var

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

“Kutsal Fahişe” kavramı antik çağda İanna ile ilişkilendirilse de, Paganlarda “Senyoraj hakkı” olarak da kutsal yöneticinin kabilenin. Ortak babası olması anlamı da taşırken, Roma’da, Caligula zamanında Tanrı Kral’ın bütünleşik ailesi herkesin birbiri ile ilişkisi sonucu “tek Aile” ye dönüşmesini anlatır. Hristiyanlıkta, Yaşlı fahişelerin ahir ömürlerinde bütün varlıklarını kiliseye bağışladıktan sonra papaz tarafından günahlarının bağışlanıp, manastırda rahibe hayatı yaşamaları şeklinde tanımlanır.

Bugün belki Pedofili sonrası Ensest ilişki düzeyinde Şeytanın bunları kutsaması şeklinde yeni bir anlam kazanabilir. Zaten bugün LGBT pozitif ayırımcılığa tabi bir onu konusu haline getirilmedi mi? Trans Hümanizm cinsiyetsiz bir toplum öngörüyor. Ya da akışkan ve değişken bir cinsiyete de sahip olabilirsiniz. Sonuçta din, ahlak, gelenek ve biyolojik cinsiyetten bağımsız bir BİREY’seniz, bunu da Hak olarak görüyorsanız onu kutsamış oluyorsunuz. Swinger cemaatı da aslında kendilerini ve eylemlerimi kutsamış olmuyorlar mı! Satanist Pedefolikler tam da bunu yapıyorlar.. Bu şekilde Şeytana tapınmış oluyorlar. Hatta ona kurban da sunuyorlar.

Burada ben “bizim” derken, genel olarak tüm İslam dünyasını kastediyorum. 3 aşağı 5 yukarı doğusu batısı ile biz bize benziyoruz. Herkes ötekinin öne çıkan olumsuzluğuna saldırarak kendini gizlemeye çalışıyor. İyiler “İstisna” kaldı. Zaten hep öyle değil mi idi? “Asra yenin olsun ki, insanlar hüsrandadır, iman edip iyi işler yapanlar, sabreden ve sabrı tavsiye edenler müstesna”. Evet iyiler “İstisna”. Kavga “Tencere dibin kara, seninki benden kara” hesabı ya da “Laf ile verirler aleme binlerce nizamat, bin teseyyüb bulunur hanelerinde”.. Ne zaman “biz zalimlerden olduk deyip, tevbe edeceğiz bilmiyorum. O güne kadar Allah’ın yardımı bize ulaşmaz!

Gerçek anlamda kutsalını kaybetmiş bir toplumda, Şeytan herkesi ayrı ayrı kutsayacaktır. Devlet ve devlet adamı Tanrının yeryüzündeki gölgesi olduğunu iddia edecektir. Din adamı ayrıca kendini kutsayacak, halk ulus olarak kutsanacak. Herşeyin Hak için Hak adına, Hakkın rızasına uygun olması için değil de Halk için, halka göre, Halk tarafından dediğiniz de halkı kutsamış, onu üst değer, Norm olarak dayatmış olursunuz.

Dün Radikalken silahla yapacaklarını sandıkları şeyleri, bugün parayla yapacaklarını zannettikleri için eskiyi unuttular, kendilerine yeni bir yol tuttular.

Çalıyorlar ve bunu yaparken de çok rahatlar. Çünkü onlara göre kendileri yapmasalar başkaları yapacak ve bu para ile daha da kötü şeyler yapacaklar. Halbuki, bu parayı onların almasına engel olarak zaten onların zulümlerini, kötülüklerini engelliyorlar. Ayrıca kendilerinin yıllar yılı çalınan alın teri karşılığı olan deden babadan tevarüs eden bu mirası, geçen zamanın değer kaybı ile, bu yöntemle tekrar tahsil ediyorlar. Yani çalmıyorlar, çalınan paraları geri alıyorlar. Ayrıca, bu paraları doğru yönde kullanıyorlar. Cami, Kur’an kursu, okul, yurt yapıyorlar, burs veriyorlar.

Evet bu işler olurken çevreleri değişiyor, ibadetlerini aksatıyorlar ama Müslüman görünerek gördüler ki, İslam’a zarar veriyorlar. Namaz kılarlar, cem aata karışırlarsa, bu işi anlatmakta zorlanacakları eleştirilere uğrayacaklar, ayrıca namaz kılar, dini toplantılara katılırlarsa, bu adam hangi cemaatten diye üzerlerinde baskı oluşturuluyor, birileri de bunlarla o netameli işleri yapma konusunda işbirliğinden kaçınıyor.

İşte Şeytan insanları böyle kandırıyor.

Bazan Şeytan’a bakalım derken, Şeytanın dostlarını ıskalıyoruz, bazanda onlara bakalım derken Şeytanı unutuyoruz.

Bakın kim ne yapıyorsa Allah hepsinden haberdardır. Şeytanın ya da İnsin Şeytanına dönüşen Netenyahu’nun bile yaratılışından kaynaklanan öz, onun iradesi dışında Allaha secde eder.

(Rad 15)’de ne deniyordu: GÖKLERDE ve YERDE her kim ve her ne varsa, bilerek / isteyerek veya farkında olmadan ve ZORUNLU olarak, hem KENDİLERİ(ni meydana getiren yaratılmışlıktan kaynaklanan özleri itibarıyla) hem de GÖLGELERİ sabah- akşam her daim yalnızca ALLAH'A ’a SECDE ederler” Evet, HAYIR da, ŞER de Allah(cc)ın iradesine tabidir. ABD’de, İsrail de, AB’de, BM’de, NATO’da, Rusya da Çin de O’nun iradesine tabidir.

Ah şu hakikatin keşke Müslümanlar, İslam ülkelerinin yöneticileri de farkına varsa. İman ettik dedikleri, KADER, RIZIK ve ECELden habersiz yaşıyorlar. Kafirlerin yardımlarını umarak, ya da onların öfkesinden korktukları için onlara yaklaşıyorlar ya da onlara karşı seslerini kısıyorlar.

Onlar bu sebeple Allah’ın ipini bırakıp, Şeytanın ve Şeytanın mirasçılarının ipine tutunuyorlar. Onları veli, vasi, rehber ediniyorlar, Onlar ile ortak, müttefik, onlarla birlik oluyorlar ya da o yolda ilerliyorlar.

Turhan’ın çizgileri ile anlatmaya çalıştığı trajik komik bir olay, bugünün gerçeğini bir şamar gibi suratımıza çarpsa da hala içimizden birileri hala uyanmamakta ısrar ediyor. O çizgilerle anlatılan neydi, hatırlayın, 3 çeyrek asırdır, domuz ağılında, yavrularını emziren anaç domuzu emmek için ağılın kapısında bekleyen bir kuzuyu düşünün, işte o bugün bizim gerçeğimizdir.

Biliyorsunuz, Fuhuş, Fahşa, Fahişelik, eylem olarak iki cins içinde kullanılabilir. AK Parti KADEM davasında benden sadece kadınlar davacı oldu ama bu eylem karakteri icabı ve bugün gelinen noktada genel olarak kadın-erkek arasında olur ama, artık kadın kadına, erkek erkeğe de oluyor. Zaten alnımıza bir kara leke olarak GENDERi çaktıklarından beri, biyolojik cinsiyet yerine toplumsal cinsiyet kimliği kullanıyoruz. Yani kim kimdir. Öyle ya akışkan ve değişken cinsel kimlik sahipleri de var, kendini cinsiyetsiz olarak tanımlayanda. Trans Hümanizm projesi ile hepimizi bu anlamda TRANS ilan ettiler. Fuhşiyatta Level. Atladık, moda tabiri ile..

“Fahşa” aslında etimolojik olarak “Haddi aşmak” demektir. Bir başka ifade ile “sınır tanımamak”, Haksız yere halktan çalarak mal mülk edenler de aslında bu anlamda, Şeytanın kutsadığı (!?) “Fahişledirler. Kutsal hırsızlar da kutsal fahişelerdir. Şeytanın takdis ettiği insin şeytanlarını idol, rehber, önder edinenler de aslında Şeytanlarını takdis etmiş olurlar. Onun için Allahtan başka hiç kimseyi, din ya da de3evlet büyüğünü İlah ve Rab edinmememiz gerek. Evet, evet “Bu Fahişelerine ve türevlerine karşı dikkatli olmak gerek. 15 Temmuz yeni geçti AK Parti ya da CHP, MHP fark etmez, herkes, hepimiz, hatta tek tek fertler olarak nefsimize taht kurup oturan Şeytan ve Onun işbirlikçisi olan “İnsin Şeytanlarına ve onların papatyalarına, Nilüferlerine, Lalelerine karşı dikkatli olalım. Dikkat! Onlar zehirli hançerlerini çiçek demetleri, karanfil, sümbül denetlerinin içine de saklamış olabilirler.

Bu marka, trend, elbiseler ve aksesuarlar giydirilmiş, parfümlerle hoş kokularla albenisi artırılmış, PR uzmanlarının yazdıkları metinlerle insanlara kulağa hoş gelen sözler söyleyip, onlara vaatlerde bulunanların sözlerini dinlerken siz gözünüzle onların ayaklarının nereye gittiğine bakın.

Biz hep başkalarının ve şartların değişmesini bekliyoruz. Hayır, önce biz değişeceğiz. “Biz kendimizi değiştirmeden, Allah’ın bizim hakkımızdaki hükmü değişmeyecek”. İçeride ve dışarıda ne değişirse değişsin sonuç böyle.

Ne haksızlık edelim, ne de haksızlıklar karşısında sesiz kalıp, zalimlere boyun eğelim. Allahtan korkalım, “Hakkı söyleme konusunda sultan dahil hiç kimseden korkma” der İmam-ı Azam. Ona ve Onun Rabbine iltica edenlere, selam ve dua ile...