Ahmet Taşgetiren
Ak Parti nasıl okudu acaba?
Bayrama girilirken hararetli bir “Normalleşme – Yumuşama tartışması” yaşadı Türkiye. Böyle durumlarda “Gitti – geldi” gibi ifadeler bile kullanılabilir. “Cumhur İttifakı gitti geldi” gibi mesela…O kadarı olmadı ama, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özgür Özel ve Ayşe Ateş görüşmesinin ardından, hele Devlet Bahçeli, sürpriz bir “akşam üzeri” açıklaması yapınca bir şeyler olduğu da kesin.
Ben Ayşe Ateş’in açıklamalarının Devlet Bahçeli’nin kimyasını etkilediğini düşünüyorum. Ayrıca Ak Parti içinde “partideki oy erimesi”ni MHP’ye fazla benzeşmeye bağlayanların artıyor olmasının da Bahçeli’yi öfkelendirdiği açık.
O yüzden o “Biz feragat edelim, siz en iyisi CHP ile ittifak yapın” çıkışı geldi. “Feragat”ın peşine “Fedakarlığı” da katıp, “Cumhur İttifakını” hele “Cumhurbaşkanı’nı sonuna kadar destekleme” vadi gelince, siyasi kamuoyu ister istemez “Bahçeli neyi kurguluyor?” sorusunu sordu. Bahçeli böyle yapardı, bu bilinirdi.
Ak Parti cenahı Bahçeli’nin partiye yönelik sitemlerini önemsediği yönünde tavır sergiledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir yandan Özgür Özel’e “hazmedemedi” eleştirisini yöneltti, bir yandan da Cumhur İttifakı’nın süağlık haberi bağlamında Ömer Çelik’in açıklamalarını adres gösterdi, Ömer Çelik ise “Cumhur İttifakı dimdik ayakta” açıklaması yaptı.
MHP – Ak Parti cenahında işler böyle toparlanmaya çalışılırken, acaba olay Özgür Özel (CHP) cenahından nasıl görünüyordu?
T24’ten Murat Sabuncu bir görüşme yaptı Özgür Özel ile. Şu soruyu sordu:
- Devlet Bahçeli’nin ‘yumuşama-normalleşme üzerine yayınladığı’ metin. Size AKP ile beraberlik öneren, ‘ben çekileyim gerekirse’ diyen. Metni nasıl okuyorsunuz?
Özgür Özel’in cevabı biraz uzundu. Ama okumaya değer. En azından “Yeni CHP lideri”nin siyasi rakiplerinin bir yaklaşımını, bir sözünü nasıl analiz ettiğine bakmak için okumaya değer. Şöyle cevaplamış bu soruyu Özgür Özel:
“Tek bir metin yok orada. Orada iç içe geçmiş beş-altı tane metin var. Orada aynı anda hem tehdit var hem sadakat var hem strateji var hem sitem var. Hem de kendisi üzerinden bir sınırsız kredi tahsisiyle ne olursa olsun arkandayım deyip olası bir dışarıda kalma durumunda geri dönüşün veya her halükârda bir destek verme taahhüdüyle hep meselenin sadece AKP’nin siyasi duruşu, yapısıyla ilgili değil; Türkiye siyasetini kurgulayan bir başka aklın da verdiği bir görevin de ifadesi ve itirafı var. O yüzden, yani bir kısmına bakarsan tehdit ediyor, bir kısmına bakarsan sitem ediyor, bir kısmına bakarsan bir şey teklif ediyor, bir kısmına bakarsan kırılganlığını ifade ediyor falan ama bir kısmında da “Sen istesen de ben senden ayrılmam, sonuna kadar seni desteklerim” diyor. Bunun da siyasi bir karşılığı yok. Siyasi partiler birbiriyle böyle ilişkiler kurmazlar. Demek ki başka bir büyük planın içinde, büyük bir yapının içinde bir konumda demek ki. Onun da itirafı var orada .”
Özgür Özel özellikle “Sen istesen de ben senden ayrılmam, sonuna kadar seni desteklerim” tarzındaki duruşu yadırgıyor, “Bunun siyasi karşılığı yok, diyor. Siyasi partiler birbiriyle böyle ilişkiler kurmazlar” diyor.
Peki o zaman ne?
“Demek ki başka bir büyük planın içinde, büyük bir yapının içinde bir konumda demek ki. Onun da itirafı var orada .”
Murat Sabuncu, 16 Haziran tarihli t24 yazısında Özel’in sözlerindeki “Türkiye siyasetini kurgulayan akıl” ifadesinin ve bu “Akl”ın MHP ile ilişkisinin altını çiziyor. Şunu yazıyor:
“Buradaki bana göre en kritik cümle “Türkiye siyasetini kurgulayan bir başka aklın verdiği bir görevin de ifadesi ve itirafı var”… Özgür Özel çok net bir şekilde şimdilik ipucunu verdiği “siyaseti kurgulayan aklı” bildiğini ima ediyor. O aklın MHP içinde-MHP ile irtibatlı olduğunu belirterek “devlet içindeki farklı güç dengelerine” dikkat çekiyor. Bunu yaparken AKP’yi bu denklemin içinde anmıyor. İlgiyle takip edilecek bir konu…”
Yazının başlığında sorduğum soru, tam da burası için… Ak Parti nasıl okudu, daha önemlisi Cumhurbaşkanı Erdoğan nasıl okudu Bahçeli’nin “sonsuz desteği”ni? Özgür Özel’in yorumunu nasıl değerlendirdi? Bahçeli’nin ilk anayasa değişikliği çağrısı, ardından gelen Cumhur İttifakı oluşumu, süreç içinde Ak Parti’nin politikalarda daha çok MHP benzeşmesi yaşamasını nasıl okudu Cumhurbaşkanı ve AK Parti? “Siyaseti kurgulayan akıl” diye, daha bilinen ifadesiyle “Derin” bir yapı mı var? Özgür Özel “Boş mu atıyor?” yoksa bir bildiği mi var? Mesela MHP’yi o özel yapının parçası olarak görüyor da “Normalleşme” dediği şey ile, “İttifak”ın AK Parti kanadını daha “görünür ve makul siyaset alanı”na çekmek mi istiyor?
Ben hep işin ucu böyle değerlendirmelere gelince “Derin devlet varsa Cumhurbaşkanı Erdoğan onun neresinde olabilir, 22 yılda o yapıyı kontrol edecek duruma gelmedi mi, yoksa o yapıyı kontrol ederek mi işler yürütülüyor?” diye sordum. Bence MHP ile ilişkileri sorgularken bazı Ak Partililerin kafasında da benzeri sorular var.
Özgür Özel hassas konulara iğne batırıyor. İlginç. Bunlar siyasetin şeffaflaşması yolunda doğru aşamalar gibi geliyor bana.