Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Akademik ahlak ve eksikliği (II)

Türkiyenin Kemalist ve fakat Marksist, ilerlemeci olduğu kadar tutucu, sosyalist ama kapitalist, dünya gezmez ve görmez, kendine “aydın” kesiminin akademisyen pelerini altındaki tutarsızlığından söz etmeye devam edelim. Türkiye’yi terör örgütü PKK’ya karşı teröristlikle yaftalayan bir kısım öğretim üyesi hangi verilere dayanarak bu sonuca varıyorlar? Bilimsel sorumluluğun neresinde sebep sonuç ilişkisinin bu denli çarpık bir kestirmedencilikle yapılabileceği düşünülüyor, anlayamıyoruz. Bilim insanı dediğiniz elindeki datayı doğru metodlarla analiz eder ve sonuca ulaşır. Mevzubahis bildiride bunun ne gayretini ne izini görüyoruz. Bilim ve ilim insanı ahlaki sorumluluk sahibi kişidir aynı zamanda da. Ne de olsa bilgi gibi önemli, ührevi, kutsal nasıl tasvir edecekseniz, “değer” addedeceğimiz bir şeyle iştigal eden insan bunun sorumluluğunun yükünü de taşır, bizim dünyamızda. Yerde kağıt parçası, gazete sayfası görünce üstüne bastırmayıp da kaldırtan bir medeniyetin mirasından söz ediyorum ben. Bilgiyi ahlaki sorumlulukla üretmek, nakış gibi işlemek, üzerine titremek ve kullanmaktan bahsediyorum. Bu bildirinin neresinde bu ahlaki sorumluluk? Bilgi diye ortaya koydukları şey, kendi ideolojik kusmalarından başka bir şey değilken, eksik, taraflı, yanlış ve yalan olması da cabası…

Hadiseye siyasi boyut üzerinden baktığımızdaysa sözde akademisyenlerin düştüğü durum daha da vahim. Güya bir bilen olacaklar, güya bir konuyu etraflıca, soğukkanlılıkla inceleyecekler, fikir beyan edecekler…nerdee…? Bir devlet makinesi ki, kendi için var olmaklıktan kurtulmanın çabası içinde halkı için devlet olmaya evrilmiş, bu anlamda önemli bir yol katetmiş, her devlet yapısı gibi önce vatandaşlarının yaşama hakkını, mal ve can güvenliğini sağlayacak. Daha önceki devlet makinesinin mağdur ettiği bir halkın taleplerine cevap vermiş, iyileştirmelere gitmiş, elinde silahı olan teröriste, gel evladım, bırak bunu siyaset yap demiş, bütün iyi niyetiyle çözüme odaklanmış, buradan bir HDP çıkmış ama terörist değil silah bırakmak daha da azgınlaşmış, çukurlar kazmış, kendi halkını esir almış, Kürd’ü tehdit etmiş “devlet öldürdü deyin” demiş, “cenazelerinizi almayın” demiş, bebekleri öldürmüş “ bahar erken geldi” diye müjdelemiş, bizim akademisyen geçinen güruh da devleti hedef almış. Neden? Halkının hayatını idame etmesine engel olan, halkını öldüren, Türk’ünü, Kürd’ünü öldüren bir terör örgütüne “dur” dedi diye. Dur demiyecekti de, silaha silahla karşılık vermeyecekti de ne yapacaktı, seyir mi edecekti? Geçmişte olduğu gibi oh ne ala, vurun birbirinize, kırın birbirinizi mi diyecekti? Hiçbir devlet buna müsaade etmez.

Şunu da yapmaz. Hiçbir devlet, bir terör örgütüne bunca zaman tahammül etmez, hiçbir devlet, bugün dağdasınız ama, yapmayın, yol yakınken dönün, inin, halkınızla kucaklaşın diye yapıcı bir şekilde yaklaşmaz. Şimdi kalkıp kimse devleti suçlamasın. İyi niyetini bir kere daha istismar etmesin. İçindeki Erdoğan düşmanlığını; ki biz biliyoruz onun temelindeki asli unsur nedir, Türkiye kendi insanını öldürüyor demesin….

Ayıptır, günahtır, zulümdür.

yeniakit

Bu yazı toplam 779 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar