Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Akademisyenler hangi kirli oyunun figüranı idi?

Dün kaldığımız yerden devam edelim.

Aslında bu akademisyenler bildirisi 7 Haziran sonrası hazırlanan planın bir parçası. Evdeki hesap çarşıya uymayınca senaryo çöktü. PKK’nın şehire indirdiği silahlı birlikler barikatlar kurarak, hendekler kazarak eylemi başlattılar. Hükümetin silahlı grubların belli bölgeleri kurtarılmış bölge ilanına karşı başlattığı operasyon hâlâ devam ediyor.. Bugün bu bildiri, artık çatışmayı sona erdirmek adına özerklik taleplerini destekleyen bir bildiri değil, güvenlik güçlerinin operasyonu karşısında köşeye sıkışan teröristleri kurtarmaya yönelik bir bildiriye dönüştü. Bunu yapanlar, teröristlere karşı bir şey demezken, bildirilerinde hükümeti suçlamaya devam ettiler.

Ne terör ve ne de bu bildiri toplumdan destek göremedi. PKK, PYD ve bu yapılara sırtını dayayan HDP ne dışarıdan, ne  Anadolu insanından, ne liberal kesimden, ne Kürt halkından beklediği desteği görmedi.

AK Parti tek başına iktidar oldu ve kararlı bir şekilde bu olayın üzerine gitti. Aleviler ve solcular da bu süreçte HDP’nin yanında yer almadılar.. Basın ve STK’lar da bu kirli ve kanlı olaya destek vermedi.

Bugün HDP artık suç odağı haline gelmiş bulunuyor. HDP kapatılmasa bile, bazı milletvekillerinin milletvekillikleri düşürülebilir ve bunlardan bazıları da hapse girebilir.. HDP’de boşalacak koltuklar için yapılacak bir ara seçimde bu gerçekler ışığında HDP barajı aşamayabilir.. Yani mecliste grubunu kaybedebilir. Bunun sonucu, AK Parti yeniden mecliste anayasal çoğunluğa ulaşabilir.

Yani bu işin sonunda HDP ve paralel yapı Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan da olabilir.. Paralel yapı bir de terör örgütüne yardım ve yataklıktan sanık durumuna düşebilir.. İktidarı terörle ve yolsuzlukla suçlayıp, sanık sandalyesine oturtmak isterken, kendileri yolsuzluk ve terör örgütüne yardım ve yataklıktan sanık sandalyesine oturtulabilir..

Paralel yapı bunu bildiği için bu günlerde boş durmayacak, fazla mesai yapacak.. AK Parti, Erdoğan ve Davudoğlu’na yönelik yeni komplolar tezgahlamaya, Erdoğan’la Davudoğlu arasında fitne çıkartmaya çalışacaklar. AK Parti’den kurtulmak için her yolu deneyecekler. Aslında AK Parti’yi ele geçirmek istiyorlardı. Olmayınca düşman oldular.

Uzun bir aradan sonra Fuat Avni’nin yeniden göreve çağrılması boşuna değil. Ama saldırmak için mecalleri de kalmadı. Çoğu kendini kurtarma derdinde. Henüz bir mali sıkıntıları yok, ama atık stoktan tüketiyorlar, şirketlerini, gayrimenkullerini satıyorlar. Amerika’daki bankaları üzerinden en azından finansal açıdan zaaf içinde olmadıklarını, vaziyeti kontrol ettiklerini göstererek kendi tabanlarında güven oluşturmaya çalışıyorlar.

AK Parti sonrasını planlayamayanlar şimdi Gülen sonrasını kendi aralarında kendi geleceklerini konuşmaya başladılar, ama bu konuda görüş birliği yok. Gülen’in yerine geçecek 2. bir adam olmaması örgütün adamlarını kara kara düşündürüyor..

Ve tabii, eğer ABD Gülen’i iade edecek olursa ne olacak.. Bu kolay değil, ama imkansız da değil. Bu konu da ABD’de bir iç politika sorunu haline de gelebilir. İrangate gibi, Watergate gibi bir skandala dönüşebilir bu olay.. Bu olay sadece bir örgütü değil, BOP çerçevesinde ilk etapta bölgedeki 22 ülkenin rejim, sınır ve iktidar yapılarını ilgilendiren bir sorun.. Bu İslam’a karşı sopa değil, havuç politikası idi ve 25 yılda, yüz milyarlarca dolara maloldu. Öyle hemen üstü örtülecek, tasfiye edilebilecek bir olay değil. 100’den fazla ülkede 1000’lerce okul, şirket, basın kuruluşu, dernek gibi organizasyon sözkonusu bu örgütle ilişkili... Bu konu Amerikan seçimleri sırasında gündeme gelebileceği gibi, seçimden sonra da gündeme gelebilir.

Paralel yapı sadece Türkiye’nin değil, ABD’nin ve hatta dünyanın başının belası. Bu iş İsrail’i de, Vatikan’ı da, Almanya, İngiltere, Fransa’yı da ilgilendiriyor.. Yani sadece Türkiye ile, Türkiye’de başlayıp biten bir olay değil. Hele Gülen’le başlayıp biten bir olay hiç değil. Gülen bu senaryonun taşeronu.. Darbe senaryoları, derin komplolar, istihbarat savaşları, terör, kayıtdışı ekonomi tekmili birden bu kirli oyunda sözkonusu. Hedef ülke tek başına Türkiye değil. Türkiye, pilot, rol model, mihver ülke.

Şunu da belirtmem gerek ki, tek bir paralel yapı yok.. Paralelcilerin başına gelenler, ötekilerin de gözünu korkutmuş olmalı ki, seslerini kestiler.. HDP’nin arkasındaki Nişantaşı cemaati de artık seslerini kıstı.. Kimse artık Ergenekon’un ya da paralelin gönüllü avukatlığına soyunmuyor. CHP, MHP desen kendi derdinde, bir de bu partileri, bugünkü hali ile, kendi tabanlarında ve sokakta ciddiye alan fazla kimse kalmadı. Bundan sonra da onlar için gelecek günler geçen günleri aratacak gibi.

Bugün artık paralel yapı PKK’nın, PKK paralel yapının umudu. Her ikisi de hayallerini gerçekleştirmek için AK Parti’den kurtulmayı hayal ediyor.

Bu konuda CHP de, MHP de aynı hayal ile avunuyor.. Gezi’deki koalisyon bugün bu anlamda akademisyen bildirisi ile yeniden canladırılmaya çalışılsa da, sonuç ortada..

AK Parti yürüyüşünü sürdürüyor.. Terör de paralel yapı da bitirilecek. Anayasa da değişecek, başkanlık sistemine de geçilecek, birileri istemese de.

Şimdi o bildiriye imza atanlar, bakalım direnebilecekler mi? O bildiriye imza atan başkaları çıkacak mı? Bu bildiriyi yazan “ben yazdım” diye ortaya çıkabilecek mi? Kimmiş bu zat bir görelim. Bu bildiriyi kimlere danışarak hazırlamışlar? Gerçek ortaya çıktığında bildiriye imza koyan saf birtakım akademisyenler pişman olacaklar ama korkarım geç kalacaklar.

Bu bildiri çok önceden hazırlanan bir eylem planının parçası idi.. Sureti haktan gözükseler de aslında bu haliyle terör örgütünün ameline hizmet eden bir bildiri idi ve bu işe sağ, sol, liberal, paralel herkesten birilerini bulaştırmışlardı. Tek ortak özellikleri vardı, Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı. Tezgah, hazırlayanların elinde patladı. Deşifre oldular. Plan geri tepti.

Derin global senaryo çöktü. 40 yıllık PKK ve 25 yıllık paralel örgüt birlikte çöktü. Her iki örgüt için de yolun sonu. Bugünden yarına hemen tasfiye olmayacaklar ama, artık bundan sonrası için gelecek günler geçen günleri aratacak onlar için. “Derin aile”nin kadrosunda “hoca efendiler” de var, “terör örgütleri” de.. Politikacısı da var, sermaye sahibi de, bürokratı, bilim adamı, sanatçısı da var.. Bunların vefası yok. Deşifre olup, iş göremez hale gelenlere merhamet etmezler. Bakalım bunları ne yapacaklar. Selâm ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 899 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar